Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2011/3464 E. 2011/4509 K. 18.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3464
KARAR NO : 2011/4509
KARAR TARİHİ : 18.04.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki davadan dolayı ….. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 25.06.2009 gün ve 2006/226 esas 2009/217 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 23.12.2010 gün ve 12490-13934 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, kayıt miktar fazlası yönünden sicil kaydının iptali ile tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kesinleşen kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Öyleyse, davacı Hazinenin bu yöne değinen karar düzeltme istekleri yerinde değildir, reddine.
Dava, yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa nedeniyle hak düşürücü süreden reddedilmiştir. Bilindiği üzere, hak düşürücü süre kamu düzeniyle ilgilidir ve davanın görülebilirlik koşuludur. Başka Bir ifadeyle, olumsuz dava şartlarından olup, Hakim, davanın her aşamasında doğrudan bu yönü gözönünde tutmak zorundadır. Hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın esasını hakim inceleyemez. (YHGK 18.2.2009 tarih 2009/14-12 Esas, 2009/79 karar, Y 1.H.D. 21.11.1989 tarih 1989/8589 Esas, 1989/13805 karar)
Davacı davasında haklı da olsa, tasfiye amacı güden 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde değişiklik yapan 5841 Sayılı Yasa geçmişe etkili olarak hakkın özünü ortadan kaldırmıştır.
Bunun sonucu olarak; davacı davasında haksız çıkmış bulunduğundan, davalı lehine yargılama giderleri ve avukatlık ücreti tayini gerekir ise de yasa değişikliği nedeniyle dava reddedildiğinden, hak düşürücü sürenin hukuki niteliği ve yerleşik Yargıtay kararlarına göre, genel kuralın istisnası olarak yargılama gideri ve davada kendini vekille temsil ettiren davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilemez. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5.cilt, sayfa 5338.dip not 159; 10.H.D. 21/12/1976 , 8770/8739 ve dip not 160; 5. H.D. 12/09/1977, 5445/5655, dip not 161; 10 H. 24/02/1976, 6296/1297 )
Keza; dava yeni yasa nedeniyle de olsa davacının aleyhine sonuçlandığından, davacı yararına yargılama gideri ve avukatlık ücreti takdiri de hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.
Hal böyle olunca, yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa, dava tarihi itibariyle geçmişe etkili olarak hakkın özünü ortadan kaldırdığından, on yıllık hak düşürücü süre nedeniyle dava reddedilmiş bulunduğundan, davacı aleyhine vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru değil ise de, anılan bu husus karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, HUMK’nun 440 maddesi gereğince Hazinenin karar düzeltme isteğinin
kabulüyle, Dairenin 23.12.2010 tarih ve 2010/12490 E. 2010/13934 K. sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 25.06.2009 tarih ve 2006/226 E. 2009/217 K. sayılı kararındaki hüküm fıkrasının 4. nolu bendinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.