Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2011/3257 E. 2011/7732 K. 29.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3257
KARAR NO : 2011/7732
KARAR TARİHİ : 29.06.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM

Taraflar arasında görülen davada;
Davacıların, kayden maliki oldukları 36 parsel sayılı taşınmazda, davalıya ait dükkan ile bitişik nizam durumdaki dükkanı ayıran duvarın kaldırıldığını, her iki parsel üzerine gelecek şekilde kaçak ilave kat inşa edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı … İdaresi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup,Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacıların, çekişme konusu 36 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki oldukları, davalı Vakflar İdaresinin ise, bu taşınmaza komşu 14 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu anlaşılmaktadır.
Davacılara ait çekişmeli 36 parsel sayılı taşınmazda, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen ve dükkan olarak kullanılan yapının dava dışı …’ya; 14 parsel sayılı dükkan niteliğindeki taşınmazın ise davalı … İdaresince …’nın temsilcisi olduğu dava dışı şirkete kiralanarak kullandırıldığı; davacıların, … ve Şirket aleyhine açtıkları tahliye davasının Samsun 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/821-1738 esas-karar sayılı kararıyla kabul edilerek, kararın kesinleştiği, ancak, kararın infaz edilemediği ve adı geçen kiracıların kullanımlarına devam ettikleri; diğer taraftan, davalıya ait dükkan ile …’ya kiralanan davacılara ait bitişik nizam durumdaki dükkanı ayıran duvarın kaldırıldığı, her iki parsel üzerine gelecek şekilde kaçak ilave kat inşa edildiği görülmektedir.
Davacılar, öncelikle ilave edilen ve kaçak olduğu saptanan katın yıkımını ve el atmanın önlenmesini istemişlerdir. Her ne kadar, alınan tahliye kararının infazı sonucu kiraya verilen yerin tahliyesi temin edilebilir ise de, kaçak kat ortadan kaldırılmadıkça, el atma olgusunun devam ettiğinin kabulü gerekir.
Somut olayın bu özelliğine göre, bu istek bakımından komşuluk hukuku değil, davacı tarafın mülkiyet hakkına dayandığı açıktır.
Hemen belirtilmelidir ki, TMK’nun 683. maddesi hükmü uyarınca bir şeye malik olan kimse kanunların müsaade ettiği ölçüde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı her türlü haksız el atmanın önlenmesine isteyebilir.
Buna göre, bahis konusu sonradan ilave edilen katın yıkılması gerekeceğinde kuşku yoktur.
Ne var ki, davalı … idaresi kaçak olduğu saptanan bu yapının kiraca tarafından yapıldığını savunduğuna göre, gerçektende ilave katın dava dışı kiracı tarafından yapıldığının kanıtlanması halinde, husumetin ona yöneltilmesi, başka bir ifadeyle, davada yer alması zorunludur.
O halde, öncelikle kaçak yapıyı inşa edenin tespit edilmesi, dava dışı kişi ya da kişiler tarafından inşa edildiğinin saptanması halinde onlarında davada yer almasının sağlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Diğer taraftan, davacılar, yukarıda ki istekleri yanında kaçak olarak inşa edilen yerden önce varolan ve kiraya verilen dükkanlarını yıkacaklarını, yerine yeni inşaat yapacaklarını, oysa, aradaki duvarın yıkılması ve her iki dükkanın bir bütün halinde kullanılması sebebiyle davalıya ait 14 sayılı parseldeki dükkanında zarar göreceğini belirterek, eski hale getirilmesi, olmazsa davalı Vakıflara ait dükkanında yıkılmasını istemişlerdir.
Mahkemece, bu konuda yapılan araştırma ve uygulama neticesinde, söz konusu bitişik nizam şeklindeki iki dükkanı ayıran duvarın kiracı tarafından yıkılarak bir bütün halinde kullanıldığı saptanmıştır.
Anılan duvarı kaldıranın dava dışı kişi olduğu belirlendiğine göre, kayıt maliki davalı … İdaresinin yanında, kiracı …’nın da davada yer almasının sağlanması gerekli olup, esasen eski hale getirmenin gerektiği belirlenir ise, bunun yerine getirilmesinin muhatabının kiracı … olacağı açıktır.
Oysa, kiracı …’ya bu konuda dahi yer verilmemesi isabetsizdir.
Hal böyle olunca, öncelikle … ve Şirketin davada yer almalarının temini, kaçak olarak gerçekleştirilen yapı sebebiyle el atmanın önlenmesine ve yıkım isteğinin kabulüne; iki dükkanı ayıran ortak duvarın yeniden yapılması suretiyle eski hale getirilmesi mümkün ise bu isteğin kabulüne, aksi takdirde davacıların kendi mülkiyet alanında bulunan eski yapıyı yıkması mülkiyet hakkının bahşettiği bir hak olup, yıkım sırasında davalı … İdaresine ait komşu dükkana zarar verilmemesi için gerekli önlemlerin hükme bağlanması gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.