YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1848
KARAR NO : 2011/3023
KARAR TARİHİ : 16.03.2011
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 324 ada 37 parsel sayılı taşınmazdaki payından bir kısmının 17.2.2003 tarihli özel vekaletnameye istinaden, davalı … tarafından vekaletnamede belirtilen bedelle ancak vekaletname tarihinden birbuçuk yıl sonra 12.8.2004 tarihinde yakını ve taşınmazda paydaş olan diğer davalıya temlik edildiğini, anılan vekaletnamenin gerçek irade ve beyanına aykırı olarak düzenlendiği gibi davalı …’in vekalet görevini kötüye kullandığını, diğer davalı …’ın da bunu bildiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istemiştir.
Davalı …, çekişme konusu taşınmazda davacı ve dava dışı 6 paydaşın paylarını satın aldığını, ancak şuf’a hakkının kullanılması olasılığı nedeniyle davacı adına işlem yapıldığını, akit tarihinde toplam 65 Milyar lirayı davacının oğluna ödediğini ve davacıdan satış yetkisini içerir vekaletname aldığını; ne var ki, davacının kendi payı bakımından satış yetkisi vermemesi sebebiyle aralarında sorunlar yaşandığını; davacının üçüncü kişilere satış yapacağını öğrendiğini ve bunun üzerine anılan vekaletname ile ve vekalette gösterilen payı vekalette gösterilen değer üzerinden taşınmazda paydaş olan diğer davalıya sattığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, hukuken geçerli bir vekaletname ve satış işlemi bulunduğunu, iddiaların doğru olmadığını, iyiniyetin asıl olup, aksini iddia edenin ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “ … Toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, özellikle tanık anlatımları ve bilirkişi saptamalarına göre, vekaletnamenin düzenlendiği tarihten 1,5 yıl gibi uzunca bir süre geçmiş olmasına karşın, vekaletnamede gösterilen bedel ile temlik edilmiş olması ve esasen gerçek değeri ile açık ve aşırı fark bulunması, vekil ile davalı alıcının, davacıyı zararlandırıcı sonuç doğuracak suretle el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini gösterdiği, vekilin asıl olan özen borcu yönünden gereğince samimi ve vefalı hareket etmediği, bu sebebe bağlı olarak davacının hakkının muhtel olduğunun kuşkusuz olduğu, vekaletnamede bir bedelin yazılı olmaması durumunda da belirtilen unsurun gerçekleşeceği bir vakıa olduğuna göre, bedel yazılı olması, davacının zarara uğratılmasına gerekçe olmaması gerektiği, aksi düşüncenin fırsattan yararlanarak zarar vermeye hukuksal görüntü verme çabası niteliğinde olup, yasaca korunmasının doğru görülemeyeceği, hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle reddedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı … tarafından süresinde, davalı … tarafından ise temyiz süresi geçirildikten sonra temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü:
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı …’ın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA,
Davalı … yönünden temyiz süresinde olmadığından REDDİNE, 16.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.