Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2011/12381 E. 2012/1012 K. 08.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12381
KARAR NO : 2012/1012
KARAR TARİHİ : 08.02.2012

MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2011
NUMARASI : 2007/522-2011/379
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, davalı Z. F. tarafından aleyhine icra takibi yapıldığını, icra takibinin iptali ve borcunun olmadığının tespiti için davalı Z. aleyhine menfi tespit davası açtığını, fakat bu davanın devamı sırasında Z.’nin icra takibini devam ettirerek 140 ada 99 parsel sayılı taşınmazı satışa çıkartarak alacağına karşılık icra yoluyla aldığını, daha sonra da yakın arkadaşı olan diğer davalı N. A.’a muvazaalı olarak devrettiğini, Z. ve N.’nin birlikte hareket ettiklerini ileri sürüp, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava ve birleşen dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, subut bulmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmaz davacıya ait iken davalılardan Z.. tarafından davacı aleyhine girişilen icra takibi neticesinde, icra ihalesi ile davalı Z..’nin taşınmaza malik olduğu ve Z. tarafından da 16.3.2007 tarihinde N..’ye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı M. E., her nekadar taşınmazın ihale yoluyla satılmış ise de ihalenin dayanağı olan icra takibine ilişkin herhangi bir borcunun olmadığını belirterek Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2006/233 E. sayı ile açmış olduğu menfi tespit davasının mahkemece 30.5.2007 tarih ve 2007/318 sayılı kararla kabulle sonuçlandığı ve davalı tarafın temyiz ettiği, ancak dosya temyiz aşamasında iken davacı tarafından 2.5.2007 tarihli dilekçe ile ibranamedeki imzanın sahte olduğu ve menfi tespit davasından feragat ettiğini bildirmesi üzerine anılan dilekçe dikkate alınarak bir karar verilmek üzere kararın bozulduğu ve dosyanın yerel mahkemesine iade edildiği, ancak feragat eden davacının feragatı ikrah sebebiyle yaptığını bildirdiğinden davalılar hakkında Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde 2008/42 E. sayılı derdest ceza davasının açıldığı, ayrıca menfi tespit davasının da derdest olduğu görülmektedir.
Öte yandan, açılan menfi tespit davasının lehte sonuçlanması halinde icra ihalesi suretiyle yapılan satışın hukuki dayanaktan yoksun kalacağı ve Z. adına oluşan sicil kaydının T.M.K. 1025. maddesi gereğince yolsuz tescil durumuna düşeceği sabittir. Böylesi bir durumda da ikinci el konumunda bulunan davalı N.. bakımından T.M.K.’nun 1023. maddesinin koşullarının gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, menfi tespit davasının sonucunun beklenmesi, ondan sonra yukarıda anlatılan ilkeler gereğince işin değerlendirilmesi, menfi tespit davası ve ceza davası ile ilgili dosyalarda irdelenmek suretiyle eldeki davada sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.