Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2023/7473 E. 2023/6944 K. 10.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/7473
KARAR NO : 2023/6944
KARAR TARİHİ : 10.11.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/401 değişik iş
KARAR : İtirazın reddine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Esrar satmak ve bu amaçla bulundurmak ve uyuşturucu madde kullanmak suçlarından İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ceza Muhakemesi Kanun’un 250 … madde ile görevli) 05.07.2006 tarihli ve 2006/332 değişik iş sayılı içtima kararı ile 7 yıl 6 ay hapis cezasına hükümlü …’in, bu cezasının infazı sırasında, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2006 tarihli ve 867 müteferrik sayılı kararı ile 07.10.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere şartla tahliye edilmesini müteakip, hükümlünün denetim süresi içerisinde 10.07.2009 tarihinde işlemiş olduğu kasıtlı suçtan mahkum edilmesi sebebiyle şartla tahliyenin geri alınmasına, ikinci suçun işlendiği 10.07.2009 tarihi ile hak ederek tahliye tarihi olan 03.04.2011 arasındaki sürenin aynen çektirilmesine yönelik talebin, hükümlünün denetim süresinin ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin yarısı olduğu bu nedenle

ikinci işlenen suçun denetim süresinin bitiminden sonra olduğundan bahisle reddine ilişkin İstanbul İnfaz Hakimliğinin 24.02.2022 tarihli ve 2022/135 Esas, 2022/4214 Karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair mercii İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2022 tarih ve 2022/401 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 18.07.2023 tarihli ve 94660652-105-34-13502-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.09.2023 tarihli ve 2023/86792 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuryet Başsavcılığının, 04.09.2023 tarihli ve 2023/86792 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
Dosya kapsamına göre, İstanbul İnfaz Hâkimliğinin 24.02.2022 tarihli kararı ile hükümlü tarafından işlenen ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmemesi sebebiyle yasal şartların oluşmadığından bahisle şartla tahliyenin geri alınması talebinin reddine hükmedilmiş ise de,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 10.12.2018 tarihli, 2018/2219 Esas, 2018/5254 Karar sayılı ilamında ” Hükümlünün infaza konu cezasından dolayı koşullu salıverilme hakkından yararlanabilmesi bakımından infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin belirlenmesinde 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yapılan uygulamanın 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılacak uygulamaya göre lehe olduğundan, somut olayda 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre değil 765 sayılı TCK’nin 17 nci maddesi hükümlerine göre koşullu salıverilme kararının geri alınmasına karar verilmesi gerektiği, koşullu salıverilme ile ilgili uygulama bakımından 647 sayılı Kanun hükümleri ile 5275 sayılı Kanun hükümlerinin sadece lehe olan bölümlerinin alınıp karma uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlerin bir bütün olarak uygulanmasının zorunlu olduğu,…” şeklinde açıklamalar karşısında,
İnfaz hukukunda hükümlünün ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken süre ile koşullu salıverildikten sonra belirlenen denetim süreleri bakımından lehine olan hükümlerin alınarak karma bir uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlünün 647 sayılı Kanun uyarınca şartla tahliye edildiği, bu nedenle 647 sayılı Kanun’un hükümlünün ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken süre bakımından da lehe olduğu, çapraz ve karma bir uygulama yapılamayacağının anlaşılması karşısında, denetim süresinin 5275 sayılı Kanun’a göre tayin edilemeyeceği ve hükümlünün koşullu salıverildikten sonra belirlenen denetim süresinin 647 sayılı Kanun’a göre belirlenmesi gerektiği, bu sürenin ise bihakkın tahliye tarihi olan 03.04.2011 olacağı, bu haliyle bu tarihten önce 10.07.2009 tarihinde denetim süresi içinde işlenen suç dolayısıyla koşullu salıverilme kararının geri alınması gerektiği,
Bu halde, hükümlünün denetim süresinde 10.07.2009 tarihinde işlediği uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2015 tarihli ve 2010/46 Esas, 2015/99 Karar sayılı kararı ile 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği cihetle, şartla tahliye kararının geri alınmasına ve 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 48 … maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin 13 üncü fıkrasının (a) bendinde yer alan

“kalan cezasının aynen” ibaresi “başlamak ve hak ederek tahliye tarihini geçmemek koşuluyla sonraki işlediği her bir suç için verilen hapis cezasının iki katı sürenin” ibaresi şeklinde değiştirilmesi nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin iki ve üçüncü fıkraları ve 5275 sayılı Kanun’un 98 … maddesinin birinci fıkrası dikkate alınarak yeni düzenleme gereğince hesaplama yapıldığında ise, ikinci suçun işlendiği 10.07.2009 tarihi ile 10.07.2021 tarihi arasındaki sürenin bihakkın tahliye tarihi olan 03.04.2011 tarihini geçtiği gözetilmek suretiyle, 10.07.2009 ile 03.04.2011 tarihi arasındaki sürenin aynen infazına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;
(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.
Şeklinde düzenlenmiştir.

2. Uyuşturucu madde ticareti yapmak ve uyuşturucu madde kullanmak suçlarından cezalandırılan hükümlü hakkında, Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen bila tarihli, 206/1232-1233 sayılı müddetnameye göre, 7 yıl 6 ay hapis cezasının infazı amacıyla, 17.11.2004 tarihinde ceza infaz kurumuna alınan hükümlünün, cezasından 647 sayılı Kanunun 19 ve ek 2 nci madde hükümleri uyarınca ½ oranında ve ayda 6 gün indirim yapılmak suretiyle koşullu salıverilme tarihinin 07.10.2006, bihakkın tahliye tarihinin ise 03.04.2011 olarak belirlendiği, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2006 tarihli ve 2006/867 müteferrik sayılı kararı ile 07.10.2006 tarihinden geçerli olmak üzere koşullu salıverilmesine karar verildiği, hükümlünün koşullu salıverildikten sonra bihakkın tahliye tarihi olan 03.04.2011 tarihinden önce denetim süresi içerisinde 10.07.2009 tarihinde işlediği uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 6 yıl hapis cezasına mahkum olduğu anlaşılmıştır.

3. Hükümlünün infaza konu cezasından dolayı koşullu salıverilme hakkından yararlanabilmesi bakımından infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin belirlenmesinde 647 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan uygulamanın 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak uygulamaya göre lehe olduğu, koşullu salıverilme ile ilgili uygulama bakımından 647 sayılı Kanun hükümleri ile 5275 sayılı Kanun hükümlerinin sadece lehe olan bölümlerinin alınıp karma uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlerin bir bütün olarak uygulanmasının zorunlu olduğu, denetim süresi ile ilgili 5275

sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin altıncı fıkrasında 7242 sayılı Kanun’un 48 … maddesi ile yapılan değişiklik öncesi “Koşullu salıverilen hükümlünün tabi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre koşullu salıverilme süresinin belirlenmesi ve koşullu salıverilme kararı verilmesi durumunda denetim süresinin uygulanmasının sözkonusu olabileceği, somut olayda hükümlü hakkında koşullu salıverilme süresi bakımından lehe kabul edilen 647 sayılı Kanun hükümleri uygulandığı anlaşılmakla, denetim süresinin 647 sayılı Kanun’a göre belirlenmesi ve bihakkın tahliye tarihine kadar devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu ve denetim süresi dolmadan kasıtlı suçtan hapis cezası ile cezalandırılan hükümlü hakkında daha önce verilen koşullu salıverilme kararının geri alınmasına, işlediği ikinci suçun ceza miktarıda dikkate alınarak ikinci suç tarihinden başlayarak 10.07.2009 ile bihakkın tahliye tarihi 0lan 03.04.2011 tarihi arasında kalan sürenin aynen infazına karar verilesi gerektiği gözetilmeksizin, 647 sayılı Kanun ve 5275 sayılı Kanun hükümleri karma uygulanmak suretiyle ikinci suçun denetim süresi dolduktan sonra işlendiği gerekçesiyle, koşullu salıverilme kararının geri alınması ve aynen infaza ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin reddine dair İnfaz Hakimliğince verilen karar usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle bu karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine dair itiraz merciince verilen karar Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.03.2022 tarih ve 2022/401 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.11.2023 tarihinde karar verildi.