YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5747
KARAR NO : 2023/6988
KARAR TARİHİ : 20.11.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/74 E., 2014/75 K.
SUÇLAR : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama, kasten yaralama
KARARLAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararların kanun yararına bozulması
Malazgirt Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.01.2014 tarihli ve 2013/74 Esas, 2014/75 Karar sayılı kararı ile hükümlüler hakkında
1. Katılan …’e karşı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) bendi, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına,
2. Katılan …’e karşı kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) bendi, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ilişkin hükümlerin, temyiz edilmeksizin 25.03.2014 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştikleri belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 12.05.2023 tarihli ve 2022/23031 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.07.2023 tarihli ve KYB-2023/61360 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.07.2023 tarihli ve KYB-2023/61360 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“…olay tarihinde çobanlık yapan sanıkların katılanlara ait keçileri eksik teslim etmeleri nedeniyle taraflar arasında çıkan tartışmada, sanıkların tanık beyanlarına istinaden beden ve ruh bakımından kendilerini savunamayacak durumda olduğu değerlendirilen katılanları darp ettiklerinden bahisle kasten yaralama suçundan yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de;
1) Katılan … hakkında düzenlenen Muş Adli Tıp Kurumunun 16.05.2013 tarihli geçici raporunda, ‘duyularından veya organlarından birinin sürekli zayıflamasına ya da işlevinin yitirilmesine neden olup olmadığının olay tarihinden 12 ay sonra ortopedi ve travmatoloji bölümünce yapılacak kontrol muayenesi ile belirlenebileceği’ şeklinde belirtilmesi karşısında, katılan hakkında kati raporun aldırılmadığı ve geçici hekim raporu hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmakla; mağdura ait tüm tedavi evrakları, adli raporları, varsa film ve grafileri temin edilip, en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek kati rapor aldırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiğinin gözetilmemesinde,
2) Tanıkların beyanlarına istinaden beden veya ruh bakımından kendilerini savunamayacak durumda olduğu değerlendirilen katılanlar ile ilgili yönetimince rapor aldırılarak sonucuna göre sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 86/3-b maddesinin uygulama alanı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
3) 5271 sayılı CMK’nın ‘Suçun niteliğinin değişmesi’ başlıklı 226. maddesinde yer alan; ‘1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez. 2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır. 3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir. 4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafiiye yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır’ şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından birinin yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkı olduğu, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılmasının mümkün olmadığı, nitekim 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli hakkında Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun, 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanmasının mutlak bozma nedenlerinden olduğu, anılan maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerektiği,
İnceleme konusu somut olayda; sanıklar hakkında iddianamede katılan …’a yönelik kasten yaralama eylemleri nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 86/2. maddesinin uygulanmasının istenmesine rağmen yargılama safhasında, sanıklar hakkında anılan Kanun’un 86/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen 5271 sayılı Kanun’un 226. maddesi uyarınca, ek savunma hakkı tanınmadan mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. Hükümlüler hakkında katılan …’e karşı neticesi sebebiyle ağırlamış yaralama suçundan kurulan hükme esas alınan, katılan … hakkındaki Muş Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 16.05.2013 tarihli adlî muayene raporunda yer alan; “…Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da işlevinin yitirilmesine neden olup olmadığının olay tarihinde (09.09.2012) 12 ay sonra Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünce yapılacak kontrol muayenesi ile belirlenebileceği…” şeklinde görüş bildirilmiş olmasına göre katılan …’in tüm tedavi evrakları, film ve grafileri ile geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adlî Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, yaralanmasının duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da işlevinin yitirilmesine neden olup olmadığı belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması Kanun’a aykırı bulunmuştur.
2. Hükümlüler hakkında 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi uygulanmış ise de; katılanların ne şekilde beden veya ruh bakımından kendilerini savunamayacak durumda olduklarının belirlenmesine yönelik adlî muayene raporları alınmadan anılan maddenin uygulanmasında isabet görülmemiştir.
3. Bununla birlikte hükümlüler hakkında katılan …’e karşı kasten yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden suç tarihinde katılan …’in adlî muayene raporunun alınmamış olması nedeniyle iddianamede adı geçen katılanın yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasının talep edildiği dikkate alınmadan ve hükümlülere ek savunma hakkı tanınmadan iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının uygulanması suretiyle savunma haklarının da kısıtlanması suretiyle fazla ceza verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talepleri yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Malazgirt Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.01.2014 tarihli ve 2013/74 Esas, 2014/75 Karar sayılı kararlarının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca hükümlülerin kazanılmış haklarının dikkate alınması suretiyle gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.11.2023 tarihinde karar verildi.