Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2023/4972 E. 2023/6955 K. 10.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4972
KARAR NO : 2023/6955
KARAR TARİHİ : 10.11.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/669 değişik iş
KARAR : İtirazın reddine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Hakaret, yaralama, güveni kötüye kullanma, tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından Bergama İnfaz Hâkimliğinin 15.04.2022 tarihli ve 2022/844 Esas, 2022/841 Karar sayılı içtima kararı ile 3 yıl 64 ay 380 gün hapis cezasına hükümlü …’ün, bu cezasının infazı sırasında, hükümlünün kalan cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına ilişkin Bergama İnfaz Hâkimliğinin 20.04.2022 tarihli ve 2022/892 Esas, 2022/885 Karar sayılı kararını takiben, hükümlünün denetim süresi içinde işlemiş olduğu suçtan dolayı hakkında kamu davası açılmış olması sebebiyle açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesine yönelik Bergama Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin, hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri

uygulanmaya başladıktan sonra cezasının alt sınırını bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı suçtan kamu davasının açılmasının gerektiği, Bergama 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2022/354 Esas sayılı dosyasında açılan kamu davasının suç tarihinin 16.12.2020 olduğu, bu tarih itibari ile hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulamaya başlanılmadığından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine ilişkin yasal şartlar oluşmadığından bahisle talebin reddine dair Bergama İnfaz Hâkimliğinin 01.06.2022 tarihli ve 2022/1092 Esas, 2022/1185 Karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin 31.08.2022 tarihli ve 2022/669 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 02.05.2023 tarihli ve 94660652-105-35-31347-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.06.2023 tarihli ve 2023/54792 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuryet Başsavcılığının, 05.06.2023 tarihli ve 2023/54792 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin yedinci fıkrasında, “(Yeniden Düzenleme:14.4.2020-7242/46 md.) Hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebilir. Kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir” şeklinde düzenleme ve 5275 sayılı Kanun’un geçici 9 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlülerin 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayıldığı ve salgının devam etmesi hâlinde bu sürenin Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere yedi kez uzatılabileceğinin belirtildiği ve anılan düzenleme uyarınca Adalet Bakanlığınca söz konusu sürenin 2 aylık sürelerle uzatıldığı, yine bahse konu düzenleme uyarınca izinli sayılanlar hakkında anılan Kanun’un 95 ve 97 nci madde hükümlerinin uygulanacağı, bu itibarla Covid-19 sebebiyle izinli sayılan hükümlülerin izinde geçirdikleri sürenin infazdan sayıldığı gözetilerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, hükümlü hakkında Bergama İnfaz Hâkimliğinin 20.04.2022 tarihli denetimli serbestliğe ayırma kararından önce 16.12.2020 tarihinde işlediği iddia olunan kasten yaralama suçuna
ilişkin olarak Bergama Cumhuriyet Başsavcılığının 11.06.2022 tarihli ve 2021/1347 soruşturma, 2022/632 esas, 2022/502 sayılı iddianamesi ile kamu davasının açıldığı,
Hükümlünün işlemiş olduğu kasıtlı bir suçtan dolayı hakkında denetim süresi içinde kamu davası açılmış olması sebebiyle Bergama Cumhuriyet Başsavcılığınca hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesi talebi üzerine, hükümlünün Covid-19 tedbirleri kapsamında izne gönderildiği, izin süresinin 2023 yılına kadar uzatıldığı, bu haliyle denetimli serbestliğin uygulanamadığından açık ceza infaz kurumuna gönderilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle Bergama İnfaz Hâkimliğinin 01.06.2022 tarihli kararıyla talebin reddedildiğinin anlaşılması karşısında,
5275 sayılı Kanun’un 105/A maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesi gereğince denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olan hükümlü hakkında denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesi hususunda İnfaz Hâkimliklerine takdir hakkı tanındığı, somut olayda, Bergama İnfaz Hâkimliğince belirtilen gerekçe gösterilmek suretiyle hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesi talebinin reddine karar verilmiş ise de, Covid-19 sebebiyle izinli sayılan hükümlülerin izinde geçirdikleri sürenin infazdan sayıldığı, bu haliyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına başlandığı gözetilerek, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;
(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.

2. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86 ncı maddesinin konu ile ilgili (2) ve (3) üncü fıkraları;
“(2) (Ek fıkra: 31.3.2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(Ek cümle:12.5.2022-7406/3 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f) (Ek:14.4.2020-7242/11 md.) Canavarca hisle,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.”

3. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesinin konu ile ilgili yedinci fıkrası;
“(7) (Yeniden Düzenleme:14.4.2020-7242/46 md.) Hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebilir. Kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir.
Şeklinde düzenlenmiştir.

4. Hükümlü hakkında verilen ve kesinleşen 3 yıl 64 ay 380 gün hapis cezasının infazı sırasında, 02.12.2021 tarihli İnfaz Hakimliğinin kararı ile hükümlünün şartla tahliye tarihi olan 21.08.2023 tarihine kadar denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği ve bu karar sonrası Covid 19 sebebiyle izinli sayıldığı, hükümlünün 16.12.2020 tarihinde işlediği iddia olunan silahla kasten yaralama suçundan cezalandırılması istemi ile 09.05.2022 tarihinde Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, hükümlü hakkında dava açıldığını öğrenen yetkili ve görevli Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün, İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonu’nun kararını da ekleyerek hükümlünün işlediği iddia olunan kasıtlı suçun cezasının alt sınırının bir yıldan fazla olduğu gerekçesiyle açık ceza infaz kurumuna gönderilmesi için dosyasını Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla İnfaz Hakimliğine gönderdiği anlaşılmaktadır.

5. 5275 sayılı Kanun’un 105/A maddesinin yedinci fıkrasına göre, hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, somut olayda, hükümlünün işlediği iddia olunan ve kamu davasına konu yapılan silahla basit kasten yaralama suçunun 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasını” gerektirmesi, aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre suçun “silahla” işlenmesi nedeniyle “yarı oranında” arttırılması gerektiğinden verilebilecek cezanın alt sınırının altı ay hapis veya adli para cezası olacağı ve hükümlünün işlediği iddia olunan kasıtlı suçun hapis cezasının alt sınırının bir yılın altında kalması nedeniyle 5275 sayılı Kanun’un 105/A maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, İnfaz Hakimliğince gösterilen gerekçe yerinde ve yasal değil ise de, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna iade edilmemesi yönünde verilen kararın sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmakla, hükümlü hakkında uygulanan denetimli serbestlik kararının kaldırılarak, işlediği kasıtlı suç nedeniyle kamu davasının açıldığı tarih ile koşullu salıverilme tarihine kadar sürenin açık ceza infaz kurumunda çektirilmesi gerektiğine yönelen ve haklı sebebe dayanmayan kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.11.2023 tarihinde karar verildi.