Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2023/4672 E. 2023/4831 K. 07.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4672
KARAR NO : 2023/4831
KARAR TARİHİ : 07.07.2023

K A N U N Y A R A R I N A
B O Z M A

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İnfaz Hakimliği

Taammüden adam öldürmek ve silahla gasp suçlarından Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.1995 tarihli ve 1994/110 Esas, 1995/39 Karar sayılı kararı ile bir yıl geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezasına hükümlü …’ın, bu cezasının infazı sırasında, 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun gereğince 29.04.2002 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine ilişkin Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 24.09.2002 tarihli ve 2002/276 müteferrik sayılı kararını müteakip, hükümlünün cezasının 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca uyarlama yargılaması sonrasında Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2011 tarihli ve 2011/510 değişik iş sayılı kararı ile müebbet hapis ve 8 yıl 4 ay hapis cezaları

olarak içtimasını takiben, adı geçen hükümlünün denetim süresi içinde 30.06.2014 tarihinde işlemiş olduğu hırsızlık suçundan Fethiye 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.04.2016 tarihli ve 2014/379 Esas, 2016/277 Karar sayılı kararı ile 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine, Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 48 nci maddesiyle değişik 107 nci maddesinin 13 ncü fıkrası gereğince karar verilmesine yönelik talebinin, ihbara konu suçun denetim süresinden sonra işlendiğinden bahisle koşullu salıverilme kararının geri alınmasına yer olmadığına dair Fethiye İnfaz Hakimliğinin 10.06.2022 tarihli ve 2022/2335 Esas, 2022/2807 Karar sayılı kararı ile ilgili olarak;

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 31.03.2023 tarihli ve 94660652-105-48-28361-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.05.2023 tarihli ve 2023/41526 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.05.2023 tarihli ve 2023/41526 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 tarihli ve 2007/1-214-181 sayılı kararında belirtildiği üzere infaza ilişkin lehe oluşan hataların kazanılmış hakka konu olmayacağı gözetilerek yapılan incelemede,
Suç tarihinde yürürlükte bulunan koşullu salıverilme ile ilgili mevzuat incelendiğinde;
Mülga 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un “Şartla Salıverilme” başlıklı 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının, “(Değişik fıkra: 11.03.1986 – 3267/1 md.) ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 25 yıllarını; müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 20 yıllarını; diğer şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkum edilmiş olanlar hükümlülük süresinin ½’ni; çekmiş olup da tüzüğe göre iyi halli hükümlü niteliğinde bulundukları takdirde, talepleri olmasa dahi şahsi şartla salıverilirler.” ,
Aynı Kanun’un Ek nci maddesinin, “Hükümlülerin yarı açık veya açık cezaevlerine seçilmelerine karar verme işlemi, Adalet Bakanlığınca her yılın Ocak ayı içerisinde tespit edilerek Cumhuriyet savcılıklarına bildirilen şartla salıverilme tarihine göre yapılır. Bakanlıkça bildirilen bu tarih aşılmamak ve kapalı kurumlarda çalışanlara öncelik tanınmak kaydıyla; 9,10 ve 11 … maddeler gereğince tabi tutulacakları müşahadeleri sonucu yarı açık veya açık müesseselere naklolunan hükümlülerin; anılan müesseselerde kaldıkları her ay için 6 gün, 19 uncu maddenin 1, 2 ve 3 üncü fıkralarına göre tespit edilecek şartla salıverilme tarihlerinden indirilmek suretiyle şartla salıverilme işlemi yapılır.” ,
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının, “(Değişik fıkra: 07.12.1988 – 3506/1 md.) şartla salıverilmiş olan hükümlü, geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları yerine getirmez ise, şartla salıverilme kararı geri alınır. Bu takdirde suçun işlendiği tarihten sonraki kısım hükümlünün ceza süresine mahsup edilmeyerek aynen çektirilir ve şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazı ile ilgili olarak bir daha şartla salıverilmeden yararlanamaz.” şeklinde düzenlendiği,
Suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un denetim süresi ile ilgili mevzuat incelendiğinde;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Koşullu Salıverilme” üst başlıklı 107 nci maddesinin altıncı fıkrasının ilk halinin,
“Koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez.” şeklinde ve
14.04.2020 tarihinde kabul edilen 15.04.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 48 nci maddesi ile değişik halinin ise,
“Koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez.” şeklinde düzenlendiği,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.06.2021 tarihli ve 2019/1-206 Esas, 2021/272 Karar sayılı kararında yer alan, “… Dolasıyla koşullu salıverilme kurumuna ve uygulanmasına ilişkin kanun hükümlerinin uygulanması bakımından derhal uygulama ilkesi değil, lehe kanunun uygulanması ilkesi geçerli olacaktır. Ancak lehe kanun uygulamasında temel kural, eski ve yeni kanun hükümlerinin ayrı ayrı bir kül olarak değerlendirilip, hangi kanunun lehe olduğunun bir kül olarak belirlenmesidir. başka bir ifadeyle, lehe kanun uygulamasında tek bir hükmün infazında karma kanun uygulaması yapılmaz…
Koşullu salıverilmede belirlenen denetim süresi de koşullu salıverilme kurumundan bağımsız düşünülemez. Bu doğrultuda denetim süreleriyle ilgili lehe kanun değerlendirilmesi yapılmalıdır. Denetim süresi, 647 sayılı CİK’da bihakkın tahliye tarihi sonuna kadar iken, CGTİHK’nın 107 nci maddesinin altıncı fıkrasının ilk hâlinde cezaevinde geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadardı. 7242 sayılı Kanun ile değişik CGTİHK’nın 107 nci maddenin altıncı fıkrasında ise denetim süresi infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre kadar şeklinde belirlenmiştir. Bu kapsamda denetim süresi açısından 5275 sayılı CGTİHK’nın 647 sayılı CİK’e göre, CGTİHK’nın 107 nci maddesinin altıncı fıkrasının ilk hâlinin de 7242 sayılı Kanun ile değişik CGTİHK’nın 107/6 ncı maddesine göre daha lehe olduğu yorumu yapılabilecektir….” ile
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 10.12.2018 tarihli, 2018/2219 Esas, 2018/5254 Karar sayılı ilâmında yer alan ” Hükümlünün infaza konu cezasından dolayı koşullu salıverilme hakkından yararlanabilmesi bakımından infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin belirlenmesinde 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yapılan uygulamanın 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılacak uygulamaya göre lehe olduğundan, somut olayda 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre değil 765 sayılı TCK’nin 17 nci maddesi hükümlerine göre koşullu salıverilme kararının geri alınmasına karar verilmesi gerektiği, koşullu salıverilme ile ilgili uygulama bakımından 647 sayılı Kanun hükümleri ile 5275 sayılı Kanun hükümlerinin sadece lehe olan bölümlerinin alınıp karma uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlerin bir bütün olarak uygulanmasının zorunlu olduğu,…” şeklindeki açıklamalara göre,
Denetim süresi açısından 5275 sayılı Kanun’un 647 sayılı Kanun’a göre, 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin altıncı fıkrasının ilk hâlinin de 7242 sayılı Kanun ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin altıncı fıkrasına göre daha lehe olduğu, ancak infaz hukukunda hükümlünün ceza evinde geçirmesi gereken süre ile koşullu salıverildikten sonra belirlenen denetim süreleri bakımından lehine olan hükümlerin alınarak karma bir uygulama yapılmasının mümkün olmadığı,
İnfaz dosyası incelendiğinde;

Adı geçen hükümlünün, Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.1995 tarihli ve 1994/110 Esas, 1995/39 Karar sayılı kararıyla verilen bir yıl geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezasının Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 647 sayılı Cezalarının İnfazı Hakkında Kanun’un 19 ve ek 2 nci madde hükümleri dikkate alınarak 1/2 oranında ve ayda 6 gün indirim yapılmak suretiyle düzenlenen 12.03.2002 tarihli ve 2002/302 sayılı müddetnameye göre hakederek tahliye tarihinin 28.06.2028, koşullu salıverilme tarihinin ise 29.06.2005 olarak belirlendiği,
Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 24.09.2002 tarihli ve 2002/276 müteferrik sayılı kararı ile 4616 sayılı Kanun’un ½ nci maddesi uyarınca 29.04.2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere şartla tahliye edildiği,
5237 sayılı Kanun kapsamında yapılan uyarlama yargılaması sonrasında hükümlünün cezasının Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2011 tarihli ve 2011/510 değişik iş sayılı kararı ile müebbet hapis ve 8 yıl 4 ay hapis olarak içtimasına karar verildiği,
Hükümlünün koşullu salıverildiği tarih ile bihakkın tahliye tarihi arasında (deneme süresi içerisinde) 30.06.2014 tarihinde işlediği hırsızlık suçundan Fethiye 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.04.2016 tarihli ve 2014/379 Esas, 2016/277 Karar sayılı kararı ile 2 yıl 9 ay 22 gün sayılı kararıyla cezalandırıldığı,
Bu haliyle, adı geçen hükümlünün 4616 sayılı Kanun uyarınca şartla tahliye edildiği, bu nedenle 647 sayılı Kanun’un hükümlünün ceza evinde geçirmesi gereken süre bakımından lehe olduğu, çapraz ve karma bir uygulama yapılamayacağından denetim süresinin de 5275 sayılı Kanun’a göre tayin edilemeyeceği ve hükümlünün koşullu salıverildikten sonra belirlenen denetim süresinin 647 sayılı Kanun’a göre belirlenmesi gerektiği, bu sürenin ise bihakkın tahliye tarihi olan 28.06.2028 tarihine kadar devam edeceği, hükümlünün 30.06.2014 tarihinde işlediği hırsızlık suçundan Fethiye 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.04.2016 tarihli ve 2014/379 Esas, 2016/277 Karar sayılı kararıyla 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu cezanın iki katı olan 2044 günlük sürenin hükümlünün bihakkın tahliye tarihini geçmediği, bu haliyle aynen infazı gereken süre açısından 7242 sayılı Kanun’un 48 nci maddesiyle değişik 107 nci maddesinin 13 üncü fıkrasının hükümlü lehine olduğu değerlendirilerek şartla tahliyenin geri alınmasına, denetim süresi içerisinde işlediği suça ilişkin cezanın iki katı olan 2044 günlük sürenin aynen infazına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;
(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.

2. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un, 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 48 … maddesiyle değişik 107 nci maddesinin13 üncü fıkrası;
“Koşullu salıverilme kararının geri alınması hâlinde hükümlünün; a) Sonraki suçu işlediği tarihten itibaren başlamak ve hak ederek tahliye tarihini geçmemek koşuluyla sonraki işlediği her bir suç için verilen hapis cezasının iki katı sürenin, b) (Değişik: 25.5.2005-5351/8 md.) Yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde, bu yükümlülüklere uymama tarihi ile hak ederek salıverilme tarihi arasındaki süreyi geçmemek koşuluyla ihlalin niteliğine göre takdir edilecek bir sürenin, Ceza infaz kurumunda aynen çektirilmesine karar verilir.”
Şeklinde düzenlenmiştir.

3. 09.05.1992 tarihinde işlemiş olduğu tasarlayarak, bir uçun işlenmesini kolaylaştırmak ve suç delillerini ortadan kaldırmak amacıyla öldürme ve nitelikli yağma suçlarından mahkum olan ve hakkında verilen müebbet ağır hapis ve süreli hapis cezası kesinleşen hükümlü hakkında alınan içtima kararı sonrası Cumhuriyet savcılığınca düzenlenen 12.03.2002 tarihli ve 2002/302 sayılı müddetnameye göre, bir yıl geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezasının infazı amacıyla, 05.07.1994 tarihinde ceza infaz kurumuna alınan hükümlünün, suç tarihi dikkate alınarak cezasından 4616 sayılı Kanun hükümleri gereğince çekmesi gereken toplam cezadan 10 yıl indirim yapıldıktan sonra 647 sayılı Kanun’un 19 ve ek 2. madde hükümleri uyarınca ½ oranında ve ayda 6 gün indirim yapılmak suretiyle koşullu salıverilme tarihinin 23.11.2002, bihakkın tahliye tarihinin ise 28.06.2028 olarak belirlendiği, Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 24.09.2002 tarihli ve 2002/276 müteferrik sayılı kararı ile 29.04.2002 tarihinden geçerli olmak üzere koşullu salıverilmesine karar verildiği, hükümlünün koşullu salıverildikten sonra bihakkın tahliye tarihi olan 28.06.2028 tarihinden önce denetim süresi içerisinde 30.06.2014 tarihinde işlediği hırsızlık suçundan 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezasına mahkum olduğu anlaşılmıştır.

4. Hükümlünün infaza konu cezasından dolayı koşullu salıverilme hakkından yararlanabilmesi bakımından infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin belirlenmesinde 4616 sayılı ve 647 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan uygulamanın 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak uygulamaya göre lehe olduğu, koşullu salıverilme ile ilgili uygulama bakımından 647 sayılı Kanun hükümleri ile 5275 sayılı Kanun hükümlerinin sadece lehe olan bölümlerinin alınıp karma uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlerin bir bütün olarak uygulanmasının zorunlu olduğu, denetim süresi ile ilgili 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin altıncı fıkrasında 7242 sayılı Kanun’un 48 … maddesi ile yapılan değişiklik öncesi “Koşullu salıverilen hükümlünün tabi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre koşullu salıverilme süresinin belirlenmesi ve koşullu salıverilme kararı verilmesi durumunda denetim süresinin uygulanmasının sözkonusu olabileceği, somut olayda hükümlü hakkında koşullu salıverilme süresi bakımından lehe kabul edilen 647 sayılı Kanun hükümleri uygulandığı anlaşılmakla, denetim süresinin 647 sayılı Kanun’a göre belirlenmesi ve bihakkın tahliye tarihine kadar devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu ve denetim süresi dolmadan kasıtlı

suçtan hapis cezası ile cezalandırılan hükümlü hakkında daha önce verilen koşullu salıverilme kararının geri alınmasına, denetim süresi içerisinde işlediği suçun ceza miktarıda ( 2 yıl 9 ay 22 gün hapis) dikkate alınarak 5275 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin 13 üncü fıkrasında 7242 sayılı Kanun’un 48 nci maddesi ile yapılan sonrası düzenleme lehe olduğundan, denetim süresi içerisinde işlediği suçun cezasının iki katı sürenin suç tarihinden başlayarak aynen infazına kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, 647 sayılı Kanun ve 5275 sayılı Kanun hükümleri karma uygulanmak suretiyle ikinci suçun denetim süresi dolduktan sonra işlendiği gerekçesiyle, koşullu salıverilme kararının geri alınması ve aynen infaza ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin reddine dair İnfaz Hakimliğince verilen karar Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. Fethiye İnfaz Hakimliğince verilen 10.06.2022 tarihli ve 2022/2335 Esas, 2022/2807 Karar sayılı kararın 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

07.07.2023 tarihinde karar verildi.