YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4408
KARAR NO : 2023/4872
KARAR TARİHİ : 10.07.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığının, 15.04.2022 tarihli ve 2021/6317 Soruşturma, 2022/743 Esas, 2022/702 İddianame sayılı evrakı ile tanzim olunan iddianamenin iadesine ilişkin Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.04.2022 tarihli ve 2022/270 İddianame Değerlendirme numaralı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair merci Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.05.2022 tarihli ve 2022/951 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271 … maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin olmakla 20.05.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 29.03.2023 tarihli ve 2022/19874 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 10.05.2023 tarihli ve KYB-2023/38881 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 10.05.2023 tarihli ve KYB-2023/38881 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesince, Uzlaşma teklifinin yalnızca taraflara, şüphelinin … olmaması hâlinde ise kanunî temsilcilerine yapılması gerektiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/13. maddesinde uzlaştırma müzakerelerine katılabilecek kişiler arasında vekil ve müdafi sayılmışken uzlaşma teklifinde bulunulacak kişilerin sayıldığı, anılan Kanun’un 253/4. maddesinde vekil ve müdafiye yer verilmediği, yine anılan Kanun’uın 253/4. maddesine göre; şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin … olmaması hâlinde uzlaşma teklifinin kanunî temsilcilerine yapılması gerektiği, Kanun’un 29/1. maddesine göre şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin … olmaması ya da kısıtlı olması hâli ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılması gerektiği ve söz konusu iddianamede suça sürüklenen çocuk müdafiilerine teklif formu imzalatıldığından bahisle iddianamenin iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de,
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 15.01.2019 tarihli ve 2018/3188 Esas, 2019/1323 Karar sayılı ilâmında yer alan ‘…Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/1. maddesinde; ‘Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170. maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut delil toplanmadan düzenlenen,
c) Ön ödemeye veya uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.”
Aynı kanunun 253/4. maddesinde; ‘Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin … olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.’ hükümleri yer almaktadır.
Kişinin uzlaştırma hususundaki beyanı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olup, hak sahibinin açık beyanı ya da açıkça (varlığı halinde) vekaletnamede bu hususta vereceği yetki ile vekili kullanabilecektir. İnceleme konusu somut olayda, uzlaştırma bürosu tarafından müşteki vekiline uzlaşma teklifi yapılmıştır. 26.10.2016 tarihli vekaletnamede müşteki tarafından vekiline uzlaştırma hususunda yetki verdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle yapılan uzlaştırma teklifi geçerli olup iddianamenin iadesi gerekçesi yerinde
olmadığından mercii tarafından itirazın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır … CMK’nin 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE…’ şeklinde belirtildiği üzere, kişinin uzlaştırma hususundaki beyanı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olup, hâk sahibinin açık beyanı ya da açıkça (varlığı hâlinde) vekâletnamede bu hususta vereceği yetki ile vekili aracılığı ile de kullanabileceği, inceleme konusu somut olayda, uzlaştırma bürosu tarafından suça sürüklenen çocuk … vekiline uzlaşma teklifi yapıldığı, 03.06.2021 tarihli vekâletnamede suça sürüklenen çocuk tarafından vekiline uzlaştırma hususunda yetki verdiği, izah edilen gerekçeler doğrultusunda yapılan uzlaştırma teklifinin geçerli olacağı,
Fakat,
Somut olayda, uzlaştırma tarihi itibariyle 18 yaşını ikmal ettiği anlaşılan suça sürüklenen çocuk … (D.T: 01.01.2004)’un ‘Bahar Mahallesi 7. Güneş Sokak No:14 İç Kapı No:1 Osmangazi/…’ adresine 19.03.2022 tarihinde ablası Gadir Beydun’a usulüne uygun tebliğ yapıldığına ilişkin mazbatanın dosya muhtevasında mevcut olduğu, suça sürüklenen çocuk …’un yasal süre içerisinde uzlaştırmacı ile irtibata geçmeyerek uzlaştırmayı kabul etmemesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/4. maddesinde yer alan, ‘… Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.’ hükmü gözetildiğinde uzlaştırma teklifinin reddedilmiş addedileceğinin anlaşılması karşısında , itiraz merciinin iade gerekçesine konu, suça sürüklenen çocuk … ile ilgili olarak yapılan uzlaştırma teklifinin usulüne uygun olduğu kabul edilse dahi, suça sürüklenen çocuk … yönünden uzlaştırma teklifinin reddedildiğinin kabulü ile artık uzlaştırma işlemlerinin gerçekleştirilemeyeceği cihetle, bu hususun iddianamenin iadesi sebebi yapılamayacağı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un 170 … maddesinin birinci fıkrasında kamu davasını açma görevinin Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirileceği belirtildikten sonra, aynı maddenin devam eden fıkraları gereği soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet savcısının, bir iddianame düzenleyeceği, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede şüphelinin kimliğinin, varsa müdafisinin, maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliğinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin vekilinin veya kanunî temsilcisinin, açıklanmasında sakınca bulunmaması hâlinde ihbarda bulunan kişinin kimliğinin, şikâyette bulunan kişinin kimliğinin, şikâyetin yapıldığı tarihin, yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddelerinin, yüklenen suçun işlendiği yerin, tarihin ve zaman diliminin, suçun delillerinin, şüphelinin tutuklu olup olmadığının, tutuklanmış ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların sürelerinin gösterileceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı düzenleme uyarınca iddianamede yüklenen suçu oluşturan olayların, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanacağı, iddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususların değil, lehine olan hususların da ileri sürüleceği, iddianamenin sonuç kısmında da, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiğinin;
suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbirinin açıkça belirtileceği öngörülmüştür.
2. 5271 sayılı Kanun’un, “İddianamenin iadesi” başlıklı 174 üncü maddesinde yer alan düzenleme ile Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle aynı Kanun’un 170 … maddesinde öngörülen hususlara aykırı olarak veya suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen ya da ön ödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaşma usûlü uygulanmadan düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verileceği hüküm altında alınmıştır.
3. 5271 sayılı Kanun’un, Uzlaştırma başlıklı 253 üncü maddesinin birinci fıkrasında, aynı fıkrasının (a) bendinde ve aynı maddenin aynı fıkrasının (c) bendinde yer verilen;
“(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar,
b) …,
c) (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
“
Şeklindeki düzenleme karşısında, uzlaştırma kurumunun, şikâyet şartına bağlı suçlar yönünden uygulanabileceği ön koşul olarak belirlenmiştir. Aynı hükmün (b) bendinde şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın 5237 sayılı Kanun’da yer alan bazı suçlar yönünden de uzlaştırma hükümlerinin uygulanması öngörülmüş ve aynı hükmün (c) bendinde suça sürüklenen çocuklar bakımından özel bir düzenlenme yapılmıştır.
4. Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyasının değerlendirilmesinde; şikâyetçi suça sürüklenen çocuk … hakkında Murat’ı, şikâyetçi suça sürüklenen çocuk … ve suça sürüklenen çocuk … hakkında Besil’i kasten yaralama suçundan cezalandırılmaları istemiyle iddianame düzenlendiği, suç tarihinde 15-18 yaş grubunda yer alan adı geçenlerin soruşturma konusu eylemlerini, 5237 sayılı Kanun’un, “Tanımlar” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin dördüncü cümlesinde yer alan; “Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,” kapsamında silahtan sayılan bir cisim ile gerçekleştirdikleri eylemlerinin, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası ve aynı maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendi kapsamında kaldığı, bu itibarla uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği belirlenmiştir.
5. Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesince suça sürüklenen çocuk … adına uzlaştırma teklifinin usulüne uygun yapılmadığı gerekçe gösterilerek iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de; şikâyetçi suça sürüklenen çocuk …’e usûlüne uygun şekilde tebliğ edilen uzlaşma teklifi üzerine adı geçenin teklifi kabul ettiğini bildirmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının ilgili bölümünde yer alan “…kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde
kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.” şeklindeki düzenleme gereği uzlaşma teklifini reddetmiş sayıldığı anlaşılmakla Mahkemece iddianamenin iadesine ve merci tarafından iddianamenin iadesine itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.05.2022 tarihli ve 2022/951 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.07.2023 tarihinde karar verildi.