Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2023/2690 E. 2023/3672 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2690
KARAR NO : 2023/3672
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

Katılan sanık … hakkında kurulan hüküm yönünden; sanık hakkında hükmolunan netice cezanın türü ve miktarı gözetildiğinde 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2 nci maddesi uyarınca hükmün kesin nitelikte bulunduğu ve Yargıtay (Birleşen) 3.Ceza Dairesinin 11.01.2021 tarihli ve 2020/16284 Esas, 2021/676 Karar sayılı ilamıyla bu hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilerek ilgili hükmün kesinleştiği anlaşıldığından katılan sanık … müdafiinin bu hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Katılan sanık … hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde Esas No : 2023/2690

olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.06.2016 tarihli ve 2014/163 Esas, 2016/257 Karar sayılı kararı ile;
a. Katılan sanık … hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi, 87 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü fıkraları uyarınca 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

b. Katılan sanık … hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 1.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesi kararının katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Birleşen) 3. Ceza Dairesinin 11.01.2021 tarihli ve 2020/16284 Esas, 2021/676 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında kurulan hükmün kesin olması sebebiyle temyiz isteminin reddine, sanık … hakkında kurulan hükümde yüzde sabit iz ve organ işlevinin yitirilmesinden dolayı iki kez artırım yapılarak fazla ceza tayin edilmesi, birden fazla nitelikli hal ihlal edilmiş olması nedeniyle temel cezanın sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararı yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.12.2022 tarihli ve 2021/122 Esas, 2022/651 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, 87 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü fıkraları uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkindir.

2.Katılan vekilinin temyiz isteği; sanık hakkında haksız tahrik şartları oluşmadığı ve fazla indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayinine, vesaire ilişkindir.

3.Sanık müdafiinin temyiz isteği; meşru savunma hükümlerinin uygulanması gerektiğine vesaire ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanığın eşi tanık … ile katılanın ortak emlakçı dükkanı işlettikleri, olay tarihinden önce ortaklıklarının bozulduğu ve taraflar arasında alacak verecek meselesinden dolayı anlaşmazlık çıktığı, olay günü tarafların emlak dükkanında karşılaştıkları tartışmaya başladıkları, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, katılan …’in cüsse itibariyle daha iri yapıda olduğu, karşılıklı etkili eylem ve hakaret sırasında katılanın sanığı yere yatırdığı devam eden etkili eylem esnasında sanığın katılanın gözüne parmağını soktuğu ve kolundan ısırarak yaraladığı anlaşılmıştır.

2.Sanık aşamalarda üzerine atılı suçlamayı tevil yollu ikrar etmiştir.

3.Katılan ve olaya ilişkin bilgisi ve görgüsü olan tanık beyanlarının dava dosyasında bulunduğu anlaşılmıştır.

4.Katılan hakkında tanzim olunan adli muayene raporlarında yaralanmalarının yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, sağ kornea perforasyonuna sebeb olan yaralanmasının organlardan birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu bildirilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, katılanın sanığı yere yatırarak üzerine çıkarak etkili eylemde bulunduğu sırada sanığın eylemini gerçekleştirdiği bu itibarla katılandan sanığa yönelen ve haksız tahrik oluşturan eylemlerin doğru olarak belirlendiği ve haksız eylemlerin ulaştığı boyut dikkate alındığında belirlenen indirim oranının isabetli olduğu, sanıktaki mevcut yaralanmalar dikkate alındığında katılanın saldırısı karşısında sanığın orantılılık ilkesini ihlal etmesi nedeniyle olayda meşru savunma şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
1.Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Sanık hakkında hükmolunan netice cezanın türü ve miktarı gözetildiğinde 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2 nci maddesi uyarınca hükmün kesin nitelikte bulunduğu ve Yargıtay (Birleşen) 3. Ceza Dairesinin 11.01.2021 tarihli ve 2020/16284 Esas, 2021/676 Karar sayılı ilamıyla bu hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilerek ilgili hükmün kesinleştiği anlaşılmakla, sanık müdafiinin bu hükme yönelik temyiz isteğinin karar tarihi itibarıyla 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesinin birinci fıkrası ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, oy birliğiyle REDDİNE,

2.Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.12.2022 tarihli ve 2021/122 Esas, 2022/651 Karar sayılı kararında Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy çokluğuyla ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

29.05.2023 tarihinde karar verildi.

K A R Ş I O Y

Tüm dosya kapsamı ve mahkemenin kabulüne göre; Sanığın eşi tanık … ile katılanın ortak emlakçı dükkanı işlettikleri, olay tarihinden önce ortaklıklarının bozulduğu ve taraflar arasında alacak verecek meselesinden dolayı anlaşmazlık çıktığı, olay günü sanık …’ın eşi … ile birlikte katılanın bulunduğu emlak dükkanına geldikleri ve katılan ile tartışmaya başladıkları, tartışma sırasında sanık ve katılanın karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etikleri tartışmanın kavgaya dönüştüğü, katılan …’in cüsse itibariyle daha iri yapıda olduğu, karşılıklı etkili eylem ve hakaret sırasında katılanın sanığı yere yatırdığı devam eden etkili eylem esnasında sanığın katılanın gözüne parmağını soktuğu ve kolundan ısırarak yaraladığı, karşılıklı etkili eylem nedeniyle sanık …’ın İstanbul Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen rapora göre yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmasının basit tıbbî tedavi ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, katılan sanık … hakkında Adlî Tıp 2. İhtisas Kurulu ve Adlî Tıp Genel Kurulu tarafından düzenlenen raporlara göre sağ gözdeki yaralanmasının yüzde sabit iz niteliğinde ve sağ kornea perforasyonu yaralanmasının duyu ve organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.

Bozma öncesi İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesince verilen kararda katılan sanıklar hakkında hakaret suçundan açılan dava yönünden sanıkların karşılıklı hakaret ve darp neticesi gerçekleşen hakaret nedeniyle TCK’nin 125 ve 129 uncu maddeleri uyarıca ceza verilmesine yer olmadığına, katılan sanık … hakkında katılan sanık …’a yönelik etkili eylem nedeniyle olayın hakaret ve emlak dükkanındaki ekonomik nedenlerden oluşan tahrikle gerçekleştiğinden bahisle TCK’nin 29 uncu maddesi uyarınca yarı oranında indirim uygulandığı, katılan …’in cüsse itibariyle daha iri yapılı olduğu ve Esas No : 2023/2690

sanık …’ı altına yatırıp etkili eylemde bulunması ve devam eden etkili eylem nedeniyle sanığın içine düştüğü ruhsal korku ve kendini savunma refleksiyle karşı etkili eylemde bulunduğu parmağını katılanın gözüne soktuğu eylem bütünlüğü içerisinde duyduğu haksız tahrik altında eylemi gerçekleştirdiğinden bahisle TCK’nin 29 uncu maddesi uyarıca cezasından 2/3 oranında indirim yapıldığı, Yargıtay (Birleşen) 3. Ceza Dairesinin 11.01.2021 tarihli ve 2020/16284 Esas, 2021/676 Karar sayılı bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesince verilen kararda da aynı gerekçe ile sanık hakkında TCK’nin 29 uncu maddesi uyarıca cezasından 2/3 oranında indirim yapıldığı, mahkemece ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının kesin olarak saptanamadığı olayda katılan sanıklar hakkında farklı oranlarda tahrik indirimi yapıldığı, tarafların aralarındaki alacak verecek meselesinden dolayı karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ederek etkili eylemde bulundukları, sanığın basit tıbbı tedavi ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, bu nedenle katılan sanık hakkında makul düzeyde haksız tahrik indirimi yapıldığı halde sanık hakkında 2/3 oranında indirim yapıldığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih 2002/4-238 Esas -367 Karar sayılı kararı ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren içtihatlarında benimsendiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, sanık lehine TCK’nin 29 uncu maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi uygulanırken TCK’nin 3 üncü maddesinde belirtilen orantılılık ilkesi gereğince asgari hadden (1/4) indirim yapılması gerekirken sanık hakkında yanılgılı değerlendirme sonucu 2/3 oranında indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırı olduğundan İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesince verilen hükmün bu yönüyle bozulmasına karar verilmesi görüşünde olduğumdan Dairemiz sayın çoğunluğunun kararının onanmasına ilişkin kararına katılmıyorum.