YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2376
KARAR NO : 2023/1539
KARAR TARİHİ : 03.04.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
KARAR : İddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın reddine dair karar
Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının, 14.01.2022 tarihli ve 2021/14768 Soruşturma, 2022/505 Esas, 2022/429 İddianame sayılı evrakı ile tanzim olunan iddianamenin iadesine ilişkin Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.01.2022 tarihli ve 2022/425 İddianame Değerlendirme numaralı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair merci Gebze 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.02.2022 tarihli ve 2022/165 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin olmakla 16.02.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 27.12.2022 tarihli ve 2022/6380 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.02.2023 tarihli ve KYB-2023/1268 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.02.2023 tarihli ve KYB-2023/1268 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘Akıl Hastalığı’ başlıklı 32. maddesinde yer alan ‘1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur. (2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.’ şeklinde düzenleme ile;
Benzer bir olay nedeni ile Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.11.2021 tarihli ve 2021/11559 esas, 2021/13763 karar sayılı ilamında ; ‘…şüphelinin ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda tek hekim tarafından düzenlenen rapor alındığından bahisle suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delilin toplanmadığı gerekçe gösterilerek iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de; şüphelinin akıl hastalığına ilişkin raporunda belirtilen eksikliğin suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut delil niteliğinde bulunmadığından, iddianamenin iadesi nedeni olamayacaktır. Böylece iddianamenin iadesine itirazın kabulü yerine reddine dair mercii kararında isabet görülmemiştir. Bu nedenle,… KANUN YARARINA BOZULMASINA…’ şeklindeki açıklamalar nazara alındığında;
Dosya kapsamına göre, Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.01.2022 tarihli kararı ile, şüpheli hakkında 5237 sayılı Kanun’un 32. maddesi gereğince işlediği fiili hukuki anlam ve sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmiş olup olmadığı hususunda düzenlenen raporun tek hekim imzası ile hazırlanması nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya esas alınamayacağı gözetilmeden iddianame düzenlendiği gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verildiği anlaşılmış ise de,
Şüphelinin işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algıladığı ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu yönündeki adli tıp uzmanı tarafından düzenlenen adli tıp raporunun iddianame düzenlenmesi için yeterli olduğu ve Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.01.2022 tarihli iade kararına konu raporun alınması yönündeki araştırma ve değerlendirmenin ise mahkemesine ait olduğu cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un 170 inci maddesinin birinci fıkrasında kamu davasını açma görevinin Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirileceği belirtildikten sonra, aynı maddenin devam eden fıkraları gereği soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet savcısının, bir iddianame düzenleyeceği, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede şüphelinin kimliğinin, varsa müdafisinin, maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliğinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin vekilinin veya kanunî temsilcisinin, açıklanmasında sakınca bulunmaması hâlinde ihbarda bulunan kişinin kimliğinin, şikâyette bulunan kişinin kimliğinin, şikâyetin yapıldığı tarihin, yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddelerinin, yüklenen suçun işlendiği yerin, tarihin ve zaman diliminin, suçun delillerinin, şüphelinin tutuklu olup olmadığının, tutuklanmış ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların sürelerinin gösterileceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı düzenleme uyarınca iddianamede yüklenen suçu oluşturan olayların, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanacağı, iddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususların değil, lehine olan hususların da ileri sürüleceği, iddianamenin sonuç kısmında da, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiğinin; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbirinin açıkça belirtileceği öngörülmüştür.
2. 5271 sayılı Kanun’un, “İddianamenin iadesi” başlıklı 174 üncü maddesinde yer alan düzenleme ile Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle aynı Kanun’un 170 inci maddesinde öngörülen hususlara aykırı olarak veya suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen ya da ön ödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaşma usûlü uygulanmadan düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verileceği, ancak suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceği hüküm altında alınmıştır.
3. Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesince şüphelinin ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda alınan adlî raporun tek hekim tarafından düzenlenmiş olduğu gerekçe gösterilerek iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de; şüphelinin akıl sağlığına ilişkin raporunda belirtilen eksikliğin suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut delil niteliğinde bulunmadığından, iddianamenin iadesi nedeni olamayacağı belirlenmekle merci tarafından iddianamenin iadesine itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Gebze 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.02.2022 tarihli ve 2022/165 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.04.2023 tarihinde karar verildi.