Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/8455 E. 2023/7186 K. 27.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8455
KARAR NO : 2023/7186
KARAR TARİHİ : 27.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1266 E., 2022/246 K.
SUÇ : Eşi kasten öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun’un) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.03.2021 tarihli ve 2020/6 Esas, 2021/179 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, eşi kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir.

2. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 16.02.2022 tarihli ve 2021/1266 Esas ve 2022/246 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan Kurum vekili, o yer Cumhuriyet savcısının lehe ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 … maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 … maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında eşi kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir.

3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.08.2022 tarihli bozma görüşünü içeren Tebliğname ile dosya Dairemize tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Kurum Vekilinin Temyiz Sebepleri
Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haksız tahrik indiriminin ve aynı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdirî indirim nedeninin uygulanmaması gerektiğine,
İlişkindir.

B. Katılan … Vekilinin ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının Temyiz Sebepleri
Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haksız tahrik indiriminin uygulanmaması gerektiğine ilişkindir.

C. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
1. Beraate,
2. Sanık hakkında ceza tayin edilirken alt sınırdan ayrılarak uygulama yapılmasının hatalı olduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanık ile maktulün resmî nüfus kayıt örneklerine göre 20 yıldır evli oldukları, yaklaşık 8 yıl kadar önce sanığın, maktulün ağabeyinin eşini kuma olarak getirdiği ve bu şekilde birlikte yaşamaya devam ettikleri, ancak sanığın maktulün üzerine kuma getirmesi ve yaptığı baskılar nedeniyle maktulün sanıktan ayrılmak istediğini söylediği, sanığın maktulü tehdit etmesi nedeniyle kolluk kuvvetlerine şikâyette bulunduğu, sanık hakkında 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir kararı alındığı, maktulün olay tarihinden önceki 2 aylık süreçte annesinin yanına giderek burada kalmaya başladığı, bu arada sanık ile görüşmediği, 23.07.2019 tarihinde teyzesi….. ile eniştesi … .’nin değişiklik olması için maktulü evlerine davet etmesi üzerine maktulün teyzesinin evine geldiği, bundan haberdar olan sanığın da buraya gelmesi üzerine maktulün korkup saklandığı, babası ile gelen oğlu…’i görüp konuştuğu ancak sanığın kendisine bir kötülük yapacağını düşünerek evden dışarıya çıktığı, mahallede gezindiği sırada oğlu…’in motosikletle geldiğini görünce arkasında sanığın da olabileceğini düşünüp korkarak o anda aracı ile geçen ve daha önce birlikte çalışmaları nedeniyle tanıdığı … . isimli şahsa el işareti yaparak aracını durdurduğu ve araca bindiği, oğlunun kendilerini takip ettiğini anlayınca araç ile oğlunu atlattıkları ve bir süre sonra ….., Mahallesi mezarlık civarında araçtan indiği, yaya olarak gezindiği sırada tanık ….’nin kendisini telefonla arayıp “nerdesin, kiminlesin, ortalık karıştı, biz karakolluk olduk, seni oğlun görmüş, sen kimin arabasına bindin, çocuk eve geldi” demesi üzerine o korkuyla kendisinin …’in yanında olduğu yönünde mesaj attığı ancak …’le birlikte olmadığını daha sonra alınan ifadesinde beyan ettiği, ertesi sabah saatlerinde hakkında kayıp başvurusu yapıldığını öğrendiği, şikâyetinden dolayı eşi sanık hakkında 90 gün süreli önleyici tedbir kararı uygulandığı, 26.07.2019 günü saat 14.00 sıralarında maktulün yanında yeğeni …. ve onun nişanlısı … . ile birlikte pazar yerine girecekleri sırada sanığın arkalarından gelerek maktulün saçından tuttuğu ve arkaya doğru çektiği, bıçak ile maktulün karın boşluğuna, boynuna ve ardından hedef gözetmeksizin diğer hayati organlarına vurmak suretiyle yaralaması neticesinde maktulün iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç ve dış kanama sonucu öldüğü anlaşılmakla sanık hakkında eşini kasten öldürme suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.
2. Sanığın suçlamayı kabul ettiği belirlenmekle, olay anını gören tanıklar …., … .,…..,’nin beyanları, kovuşturma aşamasında dinlenen maktul ile aralarında gönül ilişkisi olduğunu bildiren tanık … ……’nin beyanı ile farklı hususlarda beyanları alınan diğer tanıkların beyanları dava dosyasında mevcuttur.
3. Maktulün kesin ölüm sebebinin belirlenmesine yönelik … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 27.07.2019 tarihli otopsi raporunda; 11 adet kesici delici alet yarasından 5 tanesinin müstakilen öldürücü nitelikte olduğu belirlenerek kişinin ölümünün bıçak yaralanmasına bağlı iç organ kanaması sonucu meydana gelmiş olduğu görüşünün açıklandığı anlaşılmıştır.

4. Olay yeri inceleme raporu ve basit krokisi dava dosyasında bulunmakla, olayı uzak açıdan görüntüleyen olay yerinde bulunan işyeri güvenlik kamerası kaydının izlendiği görüntü izleme tutanağı dava dosyasına eklenmiştir.

5. Sanığın suçta kullanmış olduğu bıçağın 6136 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığına ilişkin bilirkişi raporu dava dosyasında mevcuttur.

6. Maktul ile tanık ……, arasında yapılan telefon görüşmelerine ilişkin HTS kayıtları dava dosyasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde, olayın gelişim süreci aynı kabul edilmiş ise de; sanığın eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükmün kaldırılmasına karar verildiği ve yeniden hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Kurum Vekilinin Takdirî İndirim Sebebi Yönünden
5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiri indirim sebebi uygulanması Mahkemenin takdirinde olup Bölge Adlîye Mahkemesince, sanık lehine, sanığın yargılama sürecindeki … davranışları, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak takdiri indirim sebebi uygulandığı belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Tebliğname Görüşü ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, Katılan Kurum ve Katılan … Vekillerinin Haksız Tahrike İlişkin Temyiz Sebepleri Yönünden
Bölge Adliye Mahkemesince bu durumun tartışılarak sanık ile resmî nikahla evli olduğu hâlde başka biriyle gönül ilişkisi yaşadığı belirlenen maktulü bu nedenle öldüren sanık lehine asgari düzeyde haksız tahrik indiriminin uygulanmasında isabetsizlik görülmediğinden bu husustaki tebliğname görüşüne de iştirak olunmamakla hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Beraat Talebi Yönünden
Sanığın ikrarı, tanık anlatımları, kamera kaydı ile maktulü bıçakla 11 yerinden yaralayarak öldüren sanığın eyleminin sübuta erdiği kabul edilerek hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Fazla Ceza Belirlenmesi Yönünden
Sanık hakkında olay tarihinde resmi nikahlı olduğu eşini kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun’un 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulduğu, bu madde kapsamında temel cezanın alt ve üst sınırı olmayıp eylem için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ön görüldüğü ve temel cezanın bu şekilde belirlendiği, alt sınırdan uzaklaşılarak fazla ceza tayininin söz konusu olmadığı anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 16.02.2022 tarihli ve 2021/1266 Esas ve 2022/246 Karar sayılı kararında Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılan … vekili, katılan Kurum vekili ve sanık müdafii tarafından öne sürülen

temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Silifke Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.11.2023 tarihinde karar verildi.

(Karşı Oy) (Karşı Oy)
K A R Ş I O Y

Sanık … hakkında eşi maktul …’a yönelik nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin esastan reddiyle hükmün onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanamayacağı düşüncesiyle katılmıyoruz. Şöyle ki;
Sanık … ve maktul … olay tarihinde 20 yıllık evlidirler. Bu evliliklerinden iki çocukları olmuştur. Suç tarihinden yaklaşık 8 yıl önce sanık … maktul eşinin ağabeyi …’in boşandığı eşi olan Burcu Kından’ı maktulle yaşadıkları ikametgaha kuma olarak getirerek o tarihten itibaren karı-koca olarak aynı evde resmi nikahlı eşi maktul … ile beraber yaşamaya başlamışlardır. Nitekim sanığın Burcu Kından ile olan bu birlikteliğinden de başka bir çocuğu daha doğmuştur.
Bu süreçte sanık …’nin üzerine getirdiği kuma ve onunla birlikte aynı evde yaşanmaya zorlanması nedeniyle tarafların arası açılmış, evde kavga ve huzursuzluklar başlamıştır. Ancak gerek sanığın baskı ve tehditleri gerekse eğitimi ve ekonomik özgürlüğü olmayan maktul …’nin içinde bulunduğu çaresizlik nedeniyle evliliğini sona erdirmesi mümkün olmamıştır. Burada maktulün suç tarihinden kısa bir süre öncesine kadar evlilik birliği içinde yaşamaya devam etmek zorunda kalmasını Anadolu coğrafyası içinde halen varlığını geniş ölçüde sürdüren ataerkil bakış açısı ve erkeğin öncelendiği hatalarının kusurlarının görmezden gelindiği ve hatta hoş karşılandığı buna karşılık olarak kadından ılımlı, hoşgörülü, fedakar ve affedici olmasının beklendiği düşünce yapısı içinde değerlendirmek de elbette mümkündür. Bu sağlıksız ilişki biçimine uzunca bir süre katlanmak
durumunda kalan maktulün özellikle son dönemlerde belki içine düştüğü mutsuzluk sarmalının etkisi, belki sanığın şiddeti gittikçe artan baskısı, belki eşinin evine kuma olarak getirdiği Burcu’dan olan çocuğuna da bakmasının kendisinden istenmesi, belki de olaydan yaklaşık 1,5 yıl kadar önce sanığın evden ayrılıp hırsızlık olabileceğinden bahisle açmış olduğu lokantada Burcu ile beraber kalmaya başlamasının yarattığı öfke, hayal kırıklığı ve duygusal boşluk içinde suç tarihinden 1,5 ay kadar önce dosya tanığı … ile birlikte cinsel ilişki boyutuna ulaşmayan duygusal nitelikli bir gönül ilişkisi yaşamaya başladığı dosya kapsamıyla sabittir. Bu süreç içinde aslında fiilen sona eren ancak hukuken devam eden evlilik birliğinin kendisine yüklediği sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı şüphesiz olan maktul …’nin artık gönül bağının koptuğu eşi sanık …’ye karşı uzaklaştırma kararı almasını, boşanma davasını açmasını ve tehditleri nedeniyle ondan şikayetçi olmasını şaşırtıcı bulmamak gerekir. Nitekim taraflar arasında yaşanan tüm bu olayların sonucunda maktul eşinin üzerine kuma getirip 8 yıl boyunca onunla yaşamak zorunda bırakan sanık kendisine ihanet ederek sadakatsiz davrandığı gerekçesiyle olay günü maktulü pazar yerinde 5’i öldürücü mahiyette 11 bıçak darbesiyle öldürmüştür.
Dosya kapsamıyla sabit olduğu anlaşılan bu süreçte tartışılması gereken temel husus sanık bakımından TCK’nin 29. maddesindeki haksız tahrik koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesidir. TCK’nin 29. maddesinde kusurluluğu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimse hakkında cezadan indirim yapılmasını öngörmektedir. Haksız tahrikten söz edilebilmesi için öncelikle tahrik oluşturan haksız bir fiil olmalı, fail öfke ve şiddetli elemin etkisi altında kalmalı, failin işlediği suç bu ruhsal duruma bir tepki olarak işlenmeli ve haksız tahrik oluşturan eylem mağdurdan kaynaklanmalıdır. Dairemizin haksız tahrike ilişkin uygulamalarında her iki tarafın karşılıklı olarak haksız fiillerinin bulunması halinde kabul edilen temel ilke haksız davranışların tüm yönleriyle irdelenmesi, failin başlangıçtaki haksız davranışına mağdurun gösterdiği tepkide aşırılık ve orantısızlık tespit edilirse fail hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması yönündedir. Buna göre haksız davranışlar birbiri ardına değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları, birbirine etki-tepki şeklinde gelişip gelişmediği dikkate alınmalı, ulaştıkları boyut, vahamet düzeyleri ve derecelerine göre etki-tepki arasında denge bulunmadığı gözetilerek failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir orantısızlık varsa failin haksız tahrikten faydalanması yoluna gidilmelidir. Etki-tepki dengesinin bozulmadığı durumlarda fail hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanamaz.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde sanık … kendisiyle yaklaşık 20 yıldır evli olan ve iki çocuğunun bulunduğu maktul …’nin üzerine olaydan 8 yıl önce kuma getirmiş ondan da bir çocuğu olmuştur. Evlilik birliği içinde bu nedenle yaşanan bazı huzursuzlukların üzerine suç tarihinden bir süre önce evi terk edip açmış olduğu iş yerinde Burcu Kından ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Bu duruma … süre katlanan maktulün sanık eşinin bu davranışlarına hoşgörü göstermesi söz konusu olmadığı gibi olaydan bir süre önce uzaklaştırma kararı alması ve boşanma davası açması hayatın onun için katlanılmaz hale geldiğini göstermektedir. Öte yandan sanığın evlilik birliği içinde olduğu halde eşinin üzerine kuma getirmesi ve ondan çocuk sahibi olması her ne kadar Anadolu’da sıkça rastlanan bir durum olsa da hukuki anlamda Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde düzenlenen zinaya dayalı boşanma nedenidir ve diğer eş bakımından haksız bir fiil kabul edilmelidir. Maktulün bundan sonra gerçekleşen davranışı ise ölümünden yaklaşık 1,5 ay öncesinden itibaren tanık … ile cinsel ilişki boyutuna ulaşmayan duygusal bir arkadaşlık yaşamaya başlamasıdır. Halen devam etmekte olan evlilik birliği içinde değerlendirdiğimizde bu davranış Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesindeki boşanma nedenlerinden … sarsıcı davranış olarak kabul edilmelidir. Bu iki haksız davranışı etki-tepki biçimleri, dengeleri, vahamet düzeylerine göre birlikte değerlendirdiğimizde sanığın uzunca bir süreye yayılan ve zina boyutuna ulaşan haksız fiilinin maktulün duygusal sadakatsizliği aşmayan haksız davranışına göre daha ağır mahiyette olduğu bu bakımdan sanığın haksız tahrik altında kalarak atılı suçu işlediği biçimindeki savunmasına itibar edilemeyeceği ve TCK’nin 29. maddesinin koşullarının somut olayda sanık lehine oluşmadığı görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kabul ve düşüncesine katılmıyoruz.