Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/8373 E. 2022/7542 K. 03.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8373
KARAR NO : 2022/7542
KARAR TARİHİ : 03.10.2022

(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

Basit yaralama suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10.02.2022 tarihli ve 2020/1840 soruşturma, 2022/1452 Esas, 2022/1207 sayılı iddianamenin iadesine dair Gebze 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.03.2022 tarihli ve 2022/146 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.03.2022 tarihli ve 2022/324 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 03.07.2022 tarihli ve 2022/10470 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.07.2022 tarihli ve 2022/100767 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Her ne kadar Gebze 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.03.2022 tarihli kararı ile şüpheliye usulüne uygun uzlaştırma teklifinin yapılmadığı ve tebligat çıkarılmadığı, anılan nedenle 07.06.2021 tarihli uzlaşmanın teklif aşamasında kaldığına ilişkin raporun hukuken geçerli bir rapor olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de;
02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.” şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak
suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin bulunması halinde 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, mernis adresinin bulunmaması halinde ise önceden usulü ile tebliğ yapılmış adresi var ise o adrese anılan Kanun’un 35. maddesine göre, böyle bir adres de mevcut değil ise ilanen tebliğ yapılarak tebligat işlemlerinin sonuçlandırılması gerektiği,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 27.06.2019 tarihli ve 2019/2131 Esas, 2019/7836 karar sayılı ilâmında, “…. uzlaştırma teklifinin şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görene bizzat yapılması gerektiği, somut olayda uzlaştırma teklifinin yalnızca müştekiye yapıldığı, şüphelinin uzlaştırma işlemleri ile hukuki şartları hususunda bilgilendirilmediği, usulüne uygun uzlaştırma işlemleri yapılması yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini gözetilmemesinde isabet görülmediği gerekçeleriyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması bozulması…Sanığa isnat edilen taksirle yaralama suçunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/1. maddesi gereğince uzlaşmaya tabi olduğu, soruşturma aşamasında katılanın uzlaşmak istemediğini beyan ettiği, taraflar arasında uzlaşma gerçekleşmediğinden sanık hakkında dava açıldığı, kovuşturma aşamasında 28.06.2018 tarihli duruşmada sanığın, katılan ile uzlaşamadıklarını ifade ettiği, adli soruşturmanın başladığı tarihten hüküm tarihine kadar geçen süre içerisinde gerek sanığın gerek şikayetini devam ettiren katılanın uzlaşma konusunda bir çabaları ve dosyaya yansıyan bir iradelerinin bulunmadığı dikkate alındığında, bir fayda sağlamayacağı ve yargılamayı gereksiz yere uzatacağından mahkemenin kabul ve takdirinde isabetsizlik görülmemiş olup, CMK’nin 309. maddesi uyarınca REDDİNE..” şeklinde yer alan açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, müştekiler … ve …’in uzlaşma teklif formunun uzlaşma teklifini “kabul etmiyorum” bölümü işaretleyip 08.12.2021 tarihinde imzaladıkları anlaşılmakla, sanığın uzlaşma konusunda dosyaya yansıyan herhangi çabasının ve iradesinin bulunmaması karşısında teklif formunun şüpheliye
ayrıca tebliğ edilmesinin yargılamayı gereksiz yere uzatacağı gibi iddianamenin usulüne uygun olduğu gözetilerek, anılan nedenle itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
5271 sayılı CMK’nin 253. maddesinde uzlaştırma kapsamında olan suçlar ve uzlaştırma usulüne ilişkin düzenleme bulunmaktadır.
İncelenen dosyada; uzlaştırma bürosu tarafından müştekiler … ve …’e uzlaşma teklifinde bulunulmuş, müştekiler yapılan uzlaşma teklifini kabul etmediklerini bildirmiş ve formun uzlaşma teklifini “Kabul etmiyorum.” bölümünü işaretleyip 08.12.2021 tarihinde imzalamışlardır. Müştekilerin yapılan uzlaşma teklifini kabul etmemeleri nedeniyle müştekiler ile şüpheli arasında uzlaştırma işlemi yapılması mümkün olmadığından uzlaşma teklifinin şüpheliye usulüne uygun olarak yapılmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmesi ve bu karara vaki itirazın reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.03.2022 tarihli ve 2022/324 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.