Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/8320 E. 2023/363 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8320
KARAR NO : 2023/363
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü;

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.11.2021 tarihli ve 2021/435 Esas 423 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81 … maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 11.05.2022 tarihli ve 2021/2307 Esas 2022/691 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 … maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan vekilinin temyiz istemi,

1. Sanık hakkında tasarlayarak adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının verilmesi gerektiğine,
2. Tahrik hükümlerinin uygulanmasının haksız olduğuna,
İlişkindir.

B. Sanık müdafiinin temyiz istemi,
1. Meşru savunmada sınırın aşıldığına, sanığın beraatine ve ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğine,
2. Tahrik hükümlerinin üst hadden uygulanması gerektiğine,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanık ve maktulün amca çocukları oldukları ve aynı binada sanık alt katta maktul üst katta olacak şekilde ikamet ettikleri, taraflar arasında olaydan önceye dayalı gürültü kaynaklı tartışmaların yaşandığı, olay günü saat 23:30 sıralarında sanığın üst kattan gürültü gelmesi üzerine maktulün dairesine giderek kapısını çaldığı, maktulün kızının kapıyı açarak babasının lavaboda olduğunu söyleyerek kapıyı kapattığı, sanığın bir süre sona tekrar maktulün kapısını çaldığı, sesler üzerine maktulün teyze oğlu olan ve aynı yerde ikamet eden tanık …’nin sanığın yanına geldiği, bu sırada maktulün ikametinden çıktığı ve sanık ile maktul arasında çıkan tartışmada aynı anda birbirlerinin yakasını tuttukları ve kavga etmeye başladıkları, tanık …’nin tarafları ayırdığı, sanığın kavgayı bırakıp “dur ben bıçak almaya gidiyorum” diyerek ikametine gittiği, tanığın ise önce maktulü ikametine iterek kapısını çektiği sonra da sanığın ikametine gittiği, bu esnada sanığın elinde bıçak ile beklediği, tanık sanığı konuyu uzatmaması için ikna etmeye çalışsa da sanığın elindeki bıçağı alamadığı, tanığın sanığın ikametinden çıkarak kapıyı kapattığı, bu kez ikametine yönelmiş iken merdivende maktul ile karşılaştığı, maktülün de elinde bıçak olduğu, tanığın maktul ile de konuşarak kendisini ikna etmeye çalıştığı esnada sanığın konuşma seslerini duyması üzerine elindeki bıçak ile tekrar ikametinden dışarı çıktığı ve tarafların tekrar kavga etmeye başladıkları, kavga sırasında maktulün elindeki bıçak ile sanığı sol kol, sol omuz ve göğüs bölgesinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif şekilde yaraladığı, bunu üzerine sanığın da üzerindeki bıçak ile maktulü göğüs bölgesinden 3 adet müstakilen öldürücü nitelikte olacak şekilde, 1 adet sağ elinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif şekilde olmak üzere 4 yerinden yaraladığı, maktulün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kaburga kesisi ile birlikte iç organ (kalp, akciğer) kesilmesinden gelişen iç ve dış kanama sonucu öldüğünün belirtildiği, sanığın olay sonrası önce ikametine gittiği, sonrasında kaçtığı, anlaşılmıştır.

2. Sanık atılı suçu işlediğini ikrar etmiştir.

3. Tanık … ve katılan …’in beyanları dosya içerisinde mevcuttur.

4. 17.05.2021 tarihli ölü muayene otopsi tutanağı içeriğine göre:
”Vücudunda 4 adet kesici delici alet yaralanmasının olduğunun, bunlardan bunlardan 3 adedinin (göğüs bölgesinde) müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, kişinin ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kaburga kesisi ile birlikte iç organ (kalp, akciğer) kesilmesinden gelişen iç ve dış kanama sonucu meydana geldiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.”
Görüşlerini içeren rapor dava dosyasında mevcuttur.

5. 17.05.2021 tarihli adlî muayene raporu içeriğine göre; ”sol kol ön yüzünde dirsek eklemine yaklaşık 2 cm mesafede yaklaşık 1 cm lik çapta cilde nafiz derinliği yaklaşık 0,5 cm olan laserasyon, yine sol kol posteriorunda omuz eklemine 5 cm mesafede yaklaşık 1 cm uzunluğunda yüzeyel laserasyon, göğüs sol meme başının 2*1 cmlik alana sahip horizontal seyirli yaklaşık 0,5 cm derinliğine sahip cilt altına nafiz laserasyon izlendiği. Durumunun basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu”
Görüşlerini içeren rapor dava dosyasında mevcuttur.

6. … Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğünce sanığın kullandığı bıçak ile ilgili aldırılan rapor dosya içerisinde mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafiinin Meşru Savunma, Meşru Savunmada Sınırın Aşılmasına İlişkin Temyizi Yönünden
Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda vurgulandığı üzere;
5237 sayılı Kanun’un 25 … maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
a) Saldırıya ilişkin şartlar:
i) Bir saldırı bulunmalıdır.
ii) Bu saldırı haksız olmalıdır.
iii) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
iv) Saldırı ile savunma eş zamanlı bulunmalıdır.

b) Savunmaya ilişkin şartlar:

i) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.
ii) Savunma saldırana karşı olmalıdır.
iii) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.

Olayın meşru savunma içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için saldırıya ilişkin şartların yanında savunmaya ilişkin de şartların oluşması gerekmektedir. Savunmada zorunluluk bulunsa da savunmanın saldırı ile orantılı olması gerekir. Bu orantılılık belirlenirken saldırının yer ve zamanı, saldıran kişinin o anki durumu savunmada bulunan buna uygun bir tepki verip vermediği değerlendirilmelidir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın gürültü nedeniyle maktulün evine çıkması üzerine başlayan tartışmanın tanık …’nin tarafları ayırması üzerine sona erdiği ancak sanığın evine giderek bıçak aldığı, maktulün de evinden bıçak alarak sanığın evinin bulunduğu kata indiği, tanık …’nin maktulü de konuşarak ikna etmeye çalıştığı, bu sırada tarafların konuşmalarını duyan sanığın elindeki bıçak ile tekrar ikametinden dışarı çıktığı ve tarafların tekrar kavga etmeye başladıkları, kavga sırasında maktulün elindeki bıçak ile sanığın sol kol, sol omuz ve göğüs bölgesinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaraladığı, yaralanan sanığın da üzerindeki bıçak ile maktulün göğüs

bölgesinden 3 adet müstakilen öldürücü nitelikte olacak şekilde, 1 adet sağ elinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif şekilde olmak üzere 4 yerinden yaraladığı, sanığın bu şekilde gerçekleştirdiği eylemi nazara alındığında, suçta kullanılan aletin kullanılış biçiminin ve ölçüsünün saldırıyı sona erdirip tehlikeyi uzaklaştırmaya yeter düzeyde kaldığının kabulü mümkün görülmemektedir. Sanığın, kendisine yönelik saldırıya karşı ölçüsüz bir biçimde savunmada bulunduğu, karşı karşıya kaldığı saldırıya kıyasla çok ağır bir sonuca yol açacak şekilde karşılık verdiği, bu şekilde gerçekleştirdiği eylem ile ceza sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmanın mümkün olmadığı anlaşılmıştır.

5237 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, savunma ile orantılılık ilkesinin ihlâl edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, sınırın aşılması söz konusu olabilmektedir. Sanığın eyleminin, bu yönüyle de değerlendirilmesi gerekir.

Somut olayda sanığın, maktulü hayati bölgelerden olan göğüs bölgesinden 3 kez, sağ el bölgesinden de 1 kez olmak üzere bıçaklamak suretiyle yaraladığı ve ölümüne neden olduğu, sanığın bu şekilde gerçekleştirdiği eylemi nazara alındığında, suçta kullandığı aletin kullanış biçimine bakıldığında, maktulün hayati bölgelerine vurduğu, haksız saldırıyı daha az hasar vererek defedebilecek durumda olmasına rağmen orantısız biçimde hareket etmesi nedeniyle sanığın eyleminin, 5237 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının koşullarını aştığı belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Sanık Müdafiinin Haksız Tahrike İlişkin Temyizi Yönünden
Olay ve olgular bölümünde detayları açıklandığı üzere taraflar arasında olaydan öncesine dayalı gürültü sebebiyle bir husumetin olduğu, bu durumun tarafların aşamalarda verdiği beyanlarla da doğrulandığı, olay anında gece vakti sanık ve maktul arasında sözlü tartışma olarak başlayan tartışmanın tanık …’nin aralamasıyla sonlandığı ancak sanığın bıçak almak için evine gitmesi ve maktulün de bıçak alarak sanığın ikametinin önüne gelmesiyle tartışmanın büyüdüğü, her iki tarafta da silahlı şekilde karşı karşıya geldikleri, önce maktulün sanığı elindeki bıçakla sol kol, sol omuz ve sol göğüs bölgelerinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaraladığı, sanığın da bunun üzerine elindeki bıçakla maktulü göğüs bölgesinden 3 adet müstakilen öldürücü nitelikte olacak şekilde, 1 adet sağ elinden basit tıbbî müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif şekilde olmak üzere yaraladığı, bu hususların dosya içerisinde bulunan olay ve olgular kısmında 4. ve 5. Paragrafta belirtilen Adlî Tıp raporlarıyla da sabit olduğu anlaşıldığından, olayın seyri, sanıkta meydana gelen yaralanmaların niteliği de dikkate alındığında; sanık lehine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince ceza belirlenirken makul ile üst sınır arasında bir ceza tayini uygulanması gerekirken, yazılı şekilde 18 yıl hapis cezası uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.

C. Katılan Vekilinin Temyiz İstemi
1. Eylemin Tasarlanarak İşlendiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan

söz edilebilmesi için failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi gerekmektedir.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın maktulü öldürme kararını önceden verdiğine, bu kararı verdikten sonra aradan soğukkanlılığa kavuşacak kadar makul bir süre geçmesine rağmen öldürme kararlarında sebat ettiğine ilişkin dava dosyasına yansıyan bir durumun bulunmadığı, sanık savunmalarından olayın ani bir kastla geliştiği sonucuna varılmakla, taraflar arasında önceye dayalı husumet olduğu, tarafların bir çok kez gürültü nedeniyle tartışmalarının olduğu, hem akraba hem de komşu olmalarına rağmen konuşmadıklarının da sabit olduğu, bu şekilde gerekçenin (A) kısmında açıklanan nedenlerle sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu, ani gelişen olayda sanığın ne zaman öldürme kararını verdiği kesin olarak saptanamadığından dolayı, tasarlamanın koşullarının somut olayda bulunmadığı anlaşılmakla, Mahkemece sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 81 … maddesinin birinci fıkrası kapsamında kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Haksız Tahrik Yönünden
Gerekçenin (B) kısmında ayrıntısıyla açıklandığı üzere, önceye dayalı husumet bulunan taraflardan sanığın gürültü sebebiyle maktulün evine çıkmasıyla başlayan tartışmanın tanık …’nin aralamasıyla sonlandığı ancak daha sonra sanığın evine giderek bıçak alması ve maktulün de bıçak alarak sanığın ikametinin önüne gelmesiyle tartışmanın kavgaya dönüştüğü, her iki tarafında bıçaklı olduğu kavgada maktulün aldığı bıçak yaraları sonucu öldüğü, sanığın da maktulden kaynaklanan bıçaklı saldırı sonucu adli raporla belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralandığı olayda, sanık yönünden haksız tahrik hükümlerinin uygulanma koşulları oluştuğu anlaşılmakla, katılan vekilinin sanığa tahrik indirimi uygulanmaması gerektiğine yönelen beyanlarına itibar etmeyen Mahkemece kurulan hükümde, bu yönüyle bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (B) bölümünde açıklanan haksız tahrik uygulanmasında fazla cezaya hükmolunması nedeniyle sanık müdafinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 11.05.2022 tarihli ve 2021/2307 Esas 2022/691 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oybirliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca takdîren Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir sûretininde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.02.2023 tarihinde karar verildi.