Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/8197 E. 2023/1180 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8197
KARAR NO : 2023/1180
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Cebir, tehdit veya hile kullanarak silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi kararları

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. … 12. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.02.2022 tarihli ve 2021/248 Esas, 2022/51 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
1) Cebir, tehdit veya hile kullanarak silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 8 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,

2) Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 12 yıl 18 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba,
Karar verilmiştir.

B. … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 03.06.2022 tarihli ve 2022/1763 Esas, 2022/1769 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden 5271 sayılı Kanun’un 280 … maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve 303 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Vekilinin Temyiz Sebepleri
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu yerine suç vasfında yanılgılı değerlendirme sonucu kasten yaralama suçundan hüküm kurulduğuna, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda temel cezasının en üst hadden belirlenmesi ve 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin beşinci fıkrasının uygulanması gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun maddi ve manevi unsurunun oluşmadığına, adli yargılama ve lekelenmeme hakkının ihlal edilerek karar verildiğine, mağdurun yanlış ve çelişkili beyanda bulunduğuna, keşif yapılmadığına, mağdurun kokain kullanması nedeniyle kemiklerinde meydana gelen erime sonucu yaralamanın mağdurda iyileşme olanağı bulunmayan hastalığa neden olmadığına, aynı nedenle boynundaki yaranın geç iyileştiğine, aksinin kabulü halinde eylemin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğuna ve mağdurun ifadelerinin hangi nedenle üstün tutulduğunun açıklanmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Mağdurun daha önce genelevde çalışmaktayken oradan ayrıldığı ve olay tarihinden bir yıl öncesinden itibaren sanık ile yaşamaya başladığı ve sanığın Basmane semtinde bulunan otelinde kaldığı, otelde temizlik işlerine baktığı, mağdur ve sanığın 23.11.2017 tarihi saat 19.00 sıralarında kıskançlık nedeniyle sanığın sahibi bulunduğu otelin arka bahçesinden girişi bulunan odada tartıştıkları, sanığın bıçak ile mağdurun boynuna bir kez vurduğu, ayrıca tekme ile de sağ boşluğuna vurduğu, sanığın olaydan sonra mağduru iki gün boyunca hastaneye götürmeyip bahsedilen odaya kilitlediği ve dışarı çıkmasına izin vermediği, 25.11.2017 tarihi saat 04.00 sıralarında mağdurun sağlık durumunun kötüye gitmesi nedeniyle ve onun ısrarıyla sanığın eylemine son vererek mağduru Yeşilyurt Devlet Hastanesine götürdüğü, mağdur hakkında Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen 29.11.2017, 09.03.2020 ve 29.11.2021 tarihli raporlara göre mağdurun boyun sağ tarafında kesici delici alet yaralanması ile sırtında künt tramvatik yaralanması olduğu, boyun sağ yanında meydana gelen kesici delici alet yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokmadığı ve basit bir tıbbî müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu, sırtta meydana gelen künt tramvatik yaralanmasının ise pnömomediastinuma(göğüs boşluğu içerisinde hava kaçağına) neden olduğundan yaşamını tehlikeye soktuğu, basit bir tıbbî müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu, omurunda hayat fonksiyonlarını orta (3) derece etkileyen kemik kırığı meydana geldiği, desteksiz yürüyemediği, idrar ve gaita kontrolünün ortadan kalktığı parapleji durumu tespit edildiğinden iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa ve duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli yitirilmesine neden olduğu anlaşılmıştır.

2. Sanık savunması, mağdur anlatımı, yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanı dava dosyasında mevcuttur.

3. Mağdurun yaralanmasına ilişkin Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen 29.11.2017, 09.03.2020 ve 29.11.2021 tarihli raporlar ile sanıkta darp – cebir izi bulunmadığını belirten Yeşilyurt Devlet Hastanesince düzenlenen 25.11.2017 tarihli adlî muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Görüşü Yönünden
Her ne kadar mezkûr Tebliğnamede sanık ile mağdur arasında husumet olmaması ve olayın bir anlık sanığın kıskançlık krizine girmesi üzerine çıkan tartışma sonucunda meydana geldiği, sanığın elinde bulundurduğu öldürücü etkiye sahip bıçak ile mağdurun öldürücü bölgesi olan boynuna tek el vurmak suretiyle yaralamasından sonra eylemini devam ettirerek mağdurun sırtına tekme ile vurması, bıçak ve tekme ile yaralanan mağdurun tedavisini yaptırmak amacıyla hastaneye götürme yerine otel odasında 2 gün gibi uzunca bir zaman süre ile mağdurun bir yere gitmesine izin vermemesi, mağdurun bu yaralanması sonucunda iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa girmesine neden olunması, hükme

esas alınan adlî rapor içerikleri ile mağdur ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde sanığın eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs etme suçunu oluşturduğu gözetilmediğinden bahisle kasten yaralama suçundan kurulan hükmün, bu yönü ile bozulmasına karar verilmesi talep olunmuş ise de sanığın yaralama eylemini bitirdikten sonra mağduru otelin alt kısmında bulunan bir odaya kilitlediği, iki gün boyunca mağduru bu odada tuttuğu, mağdurun fenalaşması, ayaklarının tutmaz hale gelmesi ve ısrarı ile onu hastaneye götürerek tedavi edilmesini sağladığı dosya kapsamı ile sabit olup her ne kadar sanık başta mağdura karşı öldürme kastı ile hareket etse de eylemi tamamlama imkanı var iken kendi rızası ile vazgeçip neticenin gerçekleşmesini önlemek amacıyla da çaba gösterdiği anlaşılmakla sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesi kapsamında ortaya çıkan gönüllü vazgeçme nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, Mahkemenin kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.

B. Katılan Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Vekili Ve Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Sanık savunması, katılan beyanı, sanık ve katılanın adlî muayene raporları, yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanı, dosyada bulunan tutanaklar ve BTK kayıtları karşısında Mahkemece sübuta yönelik gerekli araştırma ve incelemelerin yapıldığı, dava dosyası tekemmül ettirilerek karar verildiği, ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, her ne kadar sanık, mağduru kasıtlı olarak yaralamadığını, zorla alıkoymadığını, mağdurun olay günü uyuşturucu krizine girdiğini, elinde ekmek bıçağı olduğunu, kendisinin mağdurun elini tutmaya çalışırken beraber yere düştüklerini ve bıçağın mağdurun boğazına saplandığını gördüğünü, bıçakla mağduru yaralamadığını, bıçağı elinden almaya çalışırken bıçağın mağdurun boğazına saplandığını gördüğünü, mağduru hastaneye götürmek istediğini ancak mağdurun uyuşturucu bağımlısı olduğunu, infaz dosyaları olduğundan hastaneye gitmek istemediğini söylediği için hastaneye başvurmadığını, ancak iki gün sonra mağdurun ayaklarının tutmamaya başladığını görünce olayın kaza ile olduğunu söylemek üzere hastaneye götürdüğünü savunmuş ise de Mahkemece “mağdurdaki yaralanmaların niteliği ve hayatın olağan akışına göre mağdurun, sanık savunmasındaki gibi ekmek bıçağının üzerine düşmesi halinde yaklaşık 10-15 cm uzunluğundaki bıçak ile bu şekilde yaralanmasının mümkün olamayacağı, yine sanığın savunmasındaki gibi mağdur kendi kendini yaralanmış ise olay sonrasında mağduru derhal hastaneye götürmek yerine iki gün boyunca odada kilitli tutup hastaneye götürmesinin hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacağı kanaati ile sanık savunmasına itibar edilmediği” şeklindeki gerekçe ile sanığın eylemlerinin sübuta erdiğinin kabulünde, Gerekçe başlığı altında yer alan (A) paragrafında açıklanan gönüllü vazgeçme nedeniyle sanığın eyleminin neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu oluşturduğunun kabulünde, “sanığın mağdurun hürriyetini yoksun kılma suçunu cinsel amaçla işlediği hususunda mağdurun beyanı dışında her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği ve şartları oluşmadığı” şeklindeki gerekçe ile 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmamasında, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca uygulama yapılırken suçun işleniş biçimi, sanığın suç işleme kastının ağırlığı, güttüğü amaç ve saiki, suç konusunun önem ve değeri ile oluşan tehlike nazara alınarak takdir edilen ceza miktarında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümlerde bu yönleriyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 03.06.2022 tarihli ve 2022/1763 Esas, 2022/1769 Karar sayılı kararında katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre göz önüne alındığında, sanık müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 12. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

21.03.2023 tarihinde karar verildi.