Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/8125 E. 2022/6782 K. 12.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8125
KARAR NO : 2022/6782
KARAR TARİHİ : 12.09.2022

(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

Kasten yaralama suçundan sanık …’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251/3. maddeleri gereğince 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun’un 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.09.2021 tarihli ve 2021/550 Esas, 2021/1786 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 08.06.2022 tarihli ve 2022/951 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.07.2022 tarihli ve 2022/88934 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
… 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.09.2021 tarihli kararının kesinleşmesini müteakip, infaz savcılığının tekerrür hükümleri yönünde yeniden değerlendirme yapılmasına yönelik talebi üzerine, 01.09.2021 tarihli kararın ortadan kaldırılmasına ve sanığın mahkumiyetine ilişkin … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/550 Esas, 2021/1786 sayılı ek kararının hukuki değerden yoksun olduğu düşünülerek yapılan incelemede,
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 8/1. maddesinde, ”Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326’ncı maddeleri uygulanır.” şeklinde yer alan hüküm gözetildiğinde, 1412 sayılı Kanun’un 305/son maddesine göre miktar itibariyle kesin olan adli para cezalarının tekerrür uygulamasına esas alınamayacağı,
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesinde yer alan “Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, on beş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümler hiç bir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtayca re’sen tetkik olunur. 1. (Değişik: 18.11.1992 – 3842/28 md.) İki milyar liraya kadar (İki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, (1) 2. (Değişik: 18.11.1992 – 3842/28 md.) Yukarı sınırı on milyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri, (1) 3. Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, Temyiz olunamaz. Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz…” şeklindeki düzenlemenin Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarih olan 20.07.2016 tarihine kadar geçerlilik arz ettiği,
Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte 20.07.2016 tarihi itibariyle artık 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun istinaf başlıklı 272. maddesinin yürürlük kazanması ile birlikte anılan maddenin ilk halinde 1412 sayılı Kanun’daki gibi kesin olan hükümlerin tekerrüre esas alınamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmaması sebebiyle kesin nitelikteki adli para cezaları tekerrüre esas oluşturabiliyorken, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272. maddesinde yer alan “(1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, on beş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. (2) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir. (3) Ancak; a) (Değişik: 31.3.2011-6217/23 md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine, b) Üst sınırı beş yüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine, c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, Karşı istinaf yoluna başvurulamaz.” şeklindeki düzenlemenin son fıkrasına 14.04.2020 tarihinde 7242 sayılı Kanun’un 17. maddesiyle yapılan değişiklikle eklenen “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.” şeklindeki cümle gereğince, kesin nitelikteki adli para cezasına dair mahkumiyet hükümlerinin tekerrüre esas alınamayacağının anlaşıldığı nazara alındığında,
Somut olayda; tekerrüre esas alınan sanığa ait adli sicil kaydında bulunan Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2020 tarihli ve 2019/504 Esas, 2020/196 sayılı kararıyla verilen 2.240,00 Türk lirası adlî para cezasının, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği ve 5271 sayılı Kanun’un istinafa ilişkin hükümlerinin yürürlüğe girdiği 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kesin nitelikte, doğrudan verilen adli para cezası olduğunun anlaşılması karşısında, Ceza Genel Kurulunun 02.07.2020 tarihli ve 2019/13-123 Esas, 2020/334 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği üzere sanığın tekerrüre esas alınan kesin nitelikteki adli para cezasına dair mahkumiyet hükmünün, 5271 sayılı Kanun’un 272. maddesinin son fıkrasında yer alan “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.” şeklindeki cümle gereğince, tekerrüre esas alınamayacağı, sanığın adli sicil kaydında başkaca tekerrüre esas alınabilecek nitelikte ilamının da bulunmadığı cihetle, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:

TÜRK MİLLETİ ADINA

… 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.09.2021 tarihli kararının kesinleşmesini müteakip, infaz savcılığının tekerrür hükümleri yönünde yeniden değerlendirme yapılmasına yönelik talebi üzerine, 01.09.2021 tarihli kararın ortadan kaldırılmasına ve sanığın mahkumiyetine ilişkin … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/550 Esas, 2021/1786 Karar sayılı ek kararının hukuken yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Ayrıntıları CGK’nin 02.07.2020 tarih, 2019/13-123 Esas ve 2020/334 Karar sayılı kararında açıklandığı gibi, sanığın tekerrüre esas alınan kesin nitelikteki adli para cezasına dair Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2020 tarihli ve 2019/504 Esas, 2020/196 Karar sayılı kararına konu mahkumiyet hükmünün, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 14.04.2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un 17. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nin 272. maddesinin son fıkrasına eklenen “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.” şeklindeki ibare gereğince aynı maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen ve kesin olmaları nedeniyle istinaf yasa yoluna başvurulamayacak hükümlerin tekerrür uygulamasına da esas alınamayacaklarına ilişkin düzenlemeye göre sanığın adli sicil belgesindeki kesin nitelikteki adli para cezasına dair hükmün tekerrüre esas alınamayacak olması ve başkaca da tekerrüre esas ilamının bulunmaması nedeniyle sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanma koşulu ortadan kalkmıştır.
Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas olabilecek başka bir ilamı da bulunmamaktadır. 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesinde seçimlik ceza olarak adli para ve hapis cezaları öngörüldüğünden Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.09.2018 tarih ve 2015/1066 Esas, 2018/373 Karar sayılı kararı da göz önüne alınarak mahkemece adli para cezası da tercih edilebilir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.09.2021 tarihli ve 2021/550 Esas, 2021/1786 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.