Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/7715 E. 2023/899 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/7715
KARAR NO : 2023/899
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

Sanık müdafiilerinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.01.2022 tarihli ve 2020/78 Esas, 2022/11 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.04.2022 tarihli ve 2022/1225 Esas, 2022/1023 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan kurum vekilinin ve sanık müdafiilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca vekalet ücreti yönünden düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Kurum Vekilinin Temyiz Sebepleri
Vekalet ücretine hükmedilmesine, ilişkindir.

B. Sanık Müdafiilerinin Temyiz Sebepleri
1. İstinaf incelemesinin gerekçesiz olduğuna,
2. İkrarın tek başına yeterli bir delil olmadığına, sanığın cezalandırılmasına yeter somut, kesin, inandıcırı, delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine,
3. Sanığın cezai sorumluluğunun tespiti bakımından alınan raporun yetersiz olduğuna,
4. Eksik incelemeyle karar verildiğine,
5. Maktulün kesin ölüm sebebine ilişkin raporun yetersiz ve diğer raporla çelişkili olduğundan Adlî Tıp üst kuruldan rapor alınması gerektiğine,
6. Sanığın savunma hakkının kısıtlandığına,
7. Sanığın SEGBİS sistemiyle savunmasının alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Suç tarihinde sanığın oğlu olan 4 yaşındaki maktulü öksürük şikayetiyle hastaneye götürdüğü, maktulde Covid 19 şüphesi bulunması nedeniyle aynı gün yatışının yapıldığı, sanığın da maktulün refakâtçisi olarak yanında kaldığı, akşam 21.00-21.30 saatleri sırasında sanığın hemşireleri aradığı ve maktulün nefes alamadığını söyleyerek doktoru çağırdığı ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen maktulün kurtarılamayarak vefat ettiği, maktulün iki gün sonra doğal ölüm tanısıyla defnedildiği, sanığın
olaydan yaklaşık 11 gün sonra polis merkezine giderek maktulü hastane odasında yastıkla boğmak

suretiyle öldürdüğünü ikrar ederek teslim olduğu belirlenmiştir.

2. Sanık soruşturma aşamasında üzerine atılı suçu ikrar etmiştir. Doğrudan görgüye dayalı olmayan tanıklar beyanları dava dosyasında mevcuttur.

3. Adlî tıp kurumu … Adlî Tıp Grup Başkanlığı … Morg İhtisas Dairesinin otopsi raporunda, “Kişinin kesin ölüm sebebinin tespiti hususu için, yatarak tedavi gördüğü tüm hastane kayıtları, grafi ve tıbbi raporlarının, tanık ve (varsa) müşteki-sanık ifadelerinin bulunduğu ayrıntılı adli tahkikat dosyasının birarada temin edilerek; Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı (İstanbul) ilgili Adlî Tıp İhtisas Kurulu’na gönderilmesi ve buradan görüş alınması gerektiği” belirtilmiştir.

4. Adlî tıp kurumu 1. Adlî Tıp İhtisas Kurulunun 22.07.2020 tarihli raporunda, “Çocuğun ölümünün babasının 05.05.2020 tarihli ifadesinde belirttiği şekilde ağız ve burun bölgesinin yastıkla bastırılması ile mekanik asfiksi sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği” belirtilmiştir.

5. Sanıklar müdafiileri tarafından dava dosyasında sunulan … Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adlî Tıp Polikliniği Adlî Bilirkişi uzmanlar kurulunun 14.10.2020 tarihli mütalaa raporunda, “çocuğun ölümünün tıbben tespit edilmeyebileceği negatif otopsi olarak değerlendirilmesi gerektiği, küçüğün ölümünün mevcut tıbbi bilgi ve bulgularla alerji-ani kalp ölümü veya asfiksi nedeniyle meydana geldiğinin maddi delillerine rastlanmadığı, küçüğün ölümünün kendinde mevcut bir hastalıktan veya tıbbi olarak tespit edilemeyen başka bir olaydan meydana gelmiş olabileceğinin kabulü gerektiği” belirtilmiştir.

6. Adlî Tıp Kurumu Adlî Tıp 4. İhtisas Kurulunun, “… sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu…” na ilişkin oy birliği ile verilen verilen mütalaası dava dosyasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği ancak katılan kurum lehine, sanık aleyhine vekalet ücreti yönünden düzeltilerek esastan ret kararı verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğnamedeki Bozma Görüşü ve Sanık Müdafiinin SEGBİS Vasıtasıyla Sanığın Savunması alınarak Savunma Hakkının Kısıtlandığına Yönelen Temyiz İstemi Yönünden
5271 sayılı Kanun’un 196 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında “Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim sistemi kullanılması tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir” şeklindeki düzenleme karşısında, süreçte Covid 19 tedbirleri nedeni ile HSK Genel Kurulunun, 30.03.2020 tarih ve 2020/51 sayılı kararı da dikkate alındığında, sanığın savunmasının SEGBİS vasıtasıyla alınmasına ilişkin mahkemece dosya kapsamı, sanık, müdafilerinin sayısı, savunmaların

süresi, tutanağa geçirilmedeki zaman kaybı ile zapta geçirilirken savunmaların eksiksiz olarak kayda alınması, bütünlüğün sağlanması ve bozulmaması zaruretine binaen SEGBİS ve teknik imkanların kullanılması gerektiği şeklindeki gerekçeye, sanığın yargılamanın hiçbir aşamasında itiraz etmeyerek zımnen kabul etmiş olmasına göre, bu yöntemle savunmasının alınması, silahların eşitliği ve yargılama ilkesi çerçevesinde sanığın savunmasında zaafiyet yaratmadığı anlaşılması karşısında, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı belirlenmekle, Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.

B. Katılan Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmolunduğu belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C. Sanık Müdafiilerinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Gerekçeye Yönelen Temyiz Sebepleri
Temel bir insan hakkı olan gerekçeli karar hakkı, gerek uluslararası gerek ulusal hukukî metinlerle güvence altına alınmış olup mahkeme kararlarında gerekçeye yer verilmemesi ya da yetersiz gerekçeye yer verilmesi durumlarında gerekçeli karar hakkının ihlâli gündeme gelecek ise de AİHM tarafından ifade edildiği üzere (… Kück/Almanya, B. No: 35968/97, 12.06.2003, §§ 46,47; Khamidov/Rusya, B. No: 72118/01, 15.11.2007, § 170.) yargılama bir bütündür ve olağan kanun yolları, yargılama sürecinin bir parçasıdır ve adil yargılanma hakkı, yargılamayı bir bütün olarak kapsar. Bu nedenle gerekçeli karar hakkının ihlâl edilip edilmediği, gerekçesizlik ya da kanunî gerekçeden yoksunluğun, bir bütün olarak yargılamayı adil olmaktan çıkarıp çıkarmadığına göre belirlenir. O hâlde, sonuca etki edecek mahiyetteki bir iddianın, derece mahkemesi tarafından gerekçede tartışılmamış olması ya da bu konuda kanunî bir gerekçeye yer verilmemiş olması durumunda söz konusu usûlî eksikliğin Yargıtay tarafından temyiz incelemesi sırasında giderilmesi mümkündür. Zira gerekçe, bağımsız ve tarafsız bir yargılamanın zorunlu bir unsuru olup gerekçede temel hak ve hürriyetler, hukuksal bir metin düzleminde değerlendirilir.

Bu açıklamalar ışığında, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında ayrıntılı bir gerekçeye yer verilmemiş ise de Gerekçe bölümünde yer alan paragraflarda, ilgili temyiz sebeplerine yönelik gerekçeli değerlendirme yapılarak söz konusu eksiklik Yargıtay tarafından giderilmiş olduğundan, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Sübuta ve Eksik İncelemeye Yönelen Temyiz Sebepleri
Sanığın soruşturma aşamasındaki ikrar içeren savunmaları ile uyumlu Adlî Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 22.07.2020 tarihli raporu, tanıklar beyanları karşısında, sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Sanığın Cezai Sorumluluğuna ve Maktulün Kesin Ölüm Nedeninin Tespitine Yönelik Raporlara Yönelen Temyiz Sebepleri
Olay ve Olgular başlığı altında (4) ve (6) numaralı paragraflarda bilgilerine yer verilen Adlî tıp kurumu 1. Adlî Tıp İhtisas Kurulunun 22.07.2020 tarihli raporu ile Adlî Tıp Kurumu Adlî Tıp 4. İhtisas Kurulunun 13.12.2021 tarihli raporunun hükme esas alınacak yeterlilikte bulunması nedeniyle hükümde bu yönlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.04.2022 tarihli ve 2022/1225 Esas, 2022/1023 Karar sayılı kararında katılan kurum vekilince ve sanık müdafiilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, Üye …’ın sanığın savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin karşı oyu ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak sanık müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 16. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.03.2023 tarihinde karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Alt soya veya çocuğa yönelik kasten öldürme suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda sanığa yüklenen suç sabit görülerek eylemine uyan TCK’nin 82/1-d,e maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına, bu karar yönelik katılan kurum vekili ile sanık müdafiinin istinaf istemlerinin ise düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

Bu kararın da katılan kurum vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine incelemeyi yapan Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından sanığa yüklenen suç sabit görülerek yerinde görülmeyen temyiz istemlerinin esastan reddine ve hükmün onanmasına karar verilmiştir. Sayın çoğunluğun bu yöndeki değerlendirmesine usule ilişkin aykırılık nedeniyle katılmamız mümkün değildir.

Şöyle ki;
Sanık hakkında oğlu maktul …’a yönelik alt soya ve çocuğa karşı kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla … Cumhuriyet Başsavcılığının 08.09.2020 tarihli iddianamesiyle açılan kamu davasının … 16. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleştirilen yargılamaları sırasında aynı yargı çevresi içinde … E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan sanık … hiçbir aşamada mahkemede bizzat savunmasını yapmak ve delillerini bildirmek üzere hazır bulundurulmamıştır. Dosyanın incelenmesinde, 28.10.2020 tarihli ilk duruşmada SEGBİS sistemiyle cezaevinden duruşmaya katılımı sağlanıp savunması tespit edilen sanık takip eden oturumların hiçbirinde duruşmada hazır edilmemiş ve nihayetinde hükmün tefhim olunduğu 19.01.2022 tarihli son oturumda da esasa ilişkin son savunması SEGBİS üzerinden tespit edilerek mahkumiyetine karar verilmiştir.

Sanığın yargılanıp mahkumiyetine karar verilen eylem 5237 sayılı TCK’nin 82/1-d,e maddelerinde düzenlenen ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren alt soya ve çocuğa karşı öldürme suçudur. Sanık tutuklu olarak yargılandığı bu dosya kapsamında aynı yargı çevresi içindeki … E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır.

Duruşma tutanakları incelendiğinde ayrıca ve açık şekilde duruşmalardan bağışık tutulmak istediğine ilişkin bir kabulüne rastlanmamış, aksine bu durum ilk oturumda sorgusundan önce mahkemece tutanağa yazılıp bu husustaki açık irade beyanı alınmadan işlem yapılmasıyla yetinilmiştir.

Bu noktada dikkat çekilmesi gereken bir husus da, tüm dünyayı olduğu kadar ülkemizi de derinden etkileyen Covid-19 pandemisi sırasında gerçekleşen yargılama sürecinin sanığın duruşmalara getirtilmemesi yönünden haklı bir gerekçe oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.

Bilindiği üzere Covid-19 salgını sürecinde gerek Adalet Bakanlığı gerekse Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından toplum sağlığı açısından son derece tehlikeli olan bu hastalığın yayılmasının önlenmesi için adliyelerde, duruşma salonlarında, ceza infaz kurumlarında pek çok idari ve yargısal önlemler alınmış ve bunlar titizlikle uygulanmıştır. Bu nedenle özellikle salgının etkili olduğu 2020 yılı Mart ayından başlayarak 2021 yılı sonlarına dek uzanan dönemde bu gerekçeye dayanarak ve haklı olarak duruşmaların olabildiğinde riski azaltacak ve sayıca daha az yargılama sujesinin katılımıyla icra edilmesi makul görülebilir ise de artık 2022 yılına gelindiğinde tüm dünyada ve ülkemizde salgın sonrası normalleşme süreci başlamış ve alınan tedbirlerin önemli bir bölümü de işlerliğini kaybetmiştir. Bu bağlamda sanık hakkında kurulan hükmün 19.01.2022 tarihli olduğu nazara alındığında, bu tarih itibariyle sanığın aynı yargı çevresi içinde tutuklu bulunduğu infaz kurumundan getirtilerek en azından esas hakkındaki son savunmasını yapmasının sağlanması önünde hiçbir hukuki veya fiili engel bulunmamaktadır. Hal böyleyken, işlediği iddia edilen suç nedeniyle Türk Ceza Kanunu sistemindeki en ağır ceza yaptırımının muhatabı olan sanık yargılamanın hiçbir safhasında kendini bizzat mahkeme önünde doğrudan doğruyalık ve yüz yüzelik ilkeleri uyarınca ifade etme olanağını bulamamış ve neticede mahkumiyetine karar verilmiştir. Nitekim, sanık müdafii de temyiz dilekçesinde bir neden olarak ayrıca ve açıkça bu durumu da ileri sürerek hükmün usul yönünden bozulmasını talep etmiştir.
Ceza yargılamasında aslolan sanığın duruşmada hazır olması, hazır bulundurulmasıdır. Hele de sonuçları bu denli ağır olan bir suç yönünden muhatabının bu haktan azami ölçüde yararlandırılması olmazsa olmaz bir zorunluluk olarak düşünülmelidir. Olağanüstü dönemlerden veya süreçlerden geçilmesi bu zorunluluktan vazgeçilmesinin bahanesi olamaz.

Bu nedenlerle, açık kabulü bulunmayan sanığın başından sonuna yargılama sürecinin hiçbir duruşmasında üstelik aynı yargı çevresinde tutuklu bulunmasına rağmen hazır bulundurulmaması, en azından esasa etkili işlemlerin yapıldığı oturumlara bizzat katılımının sağlanmaması tarafımızca önemli bir usul hatası olarak görüldüğü için hükmün esasına dair inceleme yapılmaksızın hukuka kesin aykırılık nedeniyle CMK’nin 289/1-e maddesi uyarınca bozulması gerektiği görüşündeyim.