Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/7449 E. 2023/248 K. 02.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/7449
KARAR NO : 2023/248
KARAR TARİHİ : 02.02.2023

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.12.2020 tarihli ve 2019/323 Esas, 2020/326 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, aynı maddenin üçüncü fıkrasının (a) ve (e) bentleri, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir.

2. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 22.02.2022 tarihli ve 2021/730 Esas, 2022/730 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin, katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ile o yer Cumhuriyet savcısının (aleyhe) istinaf başvurularının kabulü kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Vekili Temyiz İstemi
1. Sanığın eyleminin tasarlayarak öldürme suçunu oluşturduğuna,
2. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen teşebbüs, 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen haksız tahrik ve 62 nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takdiri indirim hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
1. Sanığın öldürme kastı ile hareket etmediğine,
2. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık ile katılanın olay tarihinde resmi nikahla evli olup aralarında 22.05.2019 tarihinde açılmış boşanma davasının bulunduğu ve tarafların bir süredir ayrı yaşadıkları, olay gününden bir gün önce sanığın … ilinden … iline geldiği, olay günü sanık ile katılanın aralarındaki anlaşmazlıkları konuşmak amacıyla katılanın ailesi ile ikamet ettiği eve yakın yerde bulunan parkta buluştukları, sorunlarını konuştukları sırada katılanın telefonunun çaldığı, arayanın katılana iş bulmaya çalışan arkadaşı … isimli şahsın olduğu, … ile katılanın konuşması üzerine sanık ile katılan arasında tartışma çıktığı, sanığın üzerinde taşıdığı ve adli emanete kaydedilen bıçak ile katılanı yedi yerinden bıçakladığı ve olay yerinden ayrıldığı, katılanın batında ksifoidden 4 yönünde 3 cm uzaklıkta 1 (bir) adet, sol 7. subkostal midklavikuler hatta bir adet, midaksilla midklavikula ortasında sol 5. subkostal bölgede bir adet, umblikus sol lateral 2 cm uzaklıkta bir adet, umblikusa 11 yönünde 3 cm uzaklıkta bir adet, sol el 5. parmak distal phalanks pulpasında bir adet, sağ el 2. parmakta bir adet, toplamda yedi adet delici kesici alet yaralanmasına neden olduğu, sol 8. kot anteromedialindeki delici kesici alet yaralanmasının trasesinde komşu mezenterik yağlı planda milimetrik boyutlu hava imajı tespit edildiği, batın orta hatta sağ paraumblikal bölgedeki delici kesici alet yaralanmasının trasesinde omentumda lineer kirli görünüm oluşturduğunun tespit edildiği, bu yaralanmalarının batına nafiz olduğu cihetle ayrı ayrı yaşamını tehlikeye soktuğu, batın sol üst kadranda 6. kot anteromedialinde kostokondral lokalizasyonundaki delici kesici alet yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği ve diğer yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinin belirtildiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Sanık hakkında eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kamu davası açılmış ise de Yargıtay Ceza Genel Kurulu 08.07.2008 tarih ve 2008/1-88 esas ve 2008/184 karar sayılı karara göre; öldürme kastının varlığı için fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı öldürmeyi gerektirir bir husumetin olup olmadığı, kullanılan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı, mağdurdaki darbe sayısı şiddeti, darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı, failin fiile kendiğinden mi yoksa engel bir sebepten mi son verdiği ve olay sonrası mağdura yönelik davranışları kriterleri dikkate aldığı kriterlerin hepsinin aynı olayda gerçekleşme zorunluluğu olmadığı dikkate alındığında somut olayda sanık ve katılanın oluşa uygun beyanlarında sanığın katılan ile yan yana otururken konuştukları sırada üzerindeki çakı bıçağını çıkartarak katılana doğru hedef gözetmeksizin rastgele birkaç kez salladığı, katılanın el ve karın bölgesinden yaralanmasına sebep olduğu, sanığın eylemine devam etmeyerek kendi iradesi ile eylemi sonlandırıp olay yerinden ayrıldığı, sanığın öldürme imkanı var iken eylemi devam ettirmediğinin katılan ve sanığın birbiri ile örtüşen beyanları ile sabit olduğu, ayrıca katılana ait darp raporları dikkate alındığında yaralanma her ne kadar basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde meydana gelmiş ise de karın bölgesindeki yaralanmaların öldürücü şiddette ve nitelikte olmadığı zira katılana ait geçici nitelikteki 09.06.2019 tarihli raporda yaralanmanın batına nafiz nitelikte olduğu belirtilmiş ise de 19.07.2019 tarihli genel cerrahi ana bilim dalı başkanlığı kati raporuna göre katılandaki yaralanmanın batına nafiz olmadığının ve herhangi bir organ yaralanmasına neden olmadığının tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu 10.02.2020 tarihli raporunun da bu durumu desteklediği kabul edilerek sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

Katılanın haksız tahriki sabit olmadığından sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmadığı, sanığın kısmi kabulü ve duruşmadaki hali dikkate alınarak lehine 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası takdiri indirim hükmü uygulanmasına karar verildiği belirlenmiştir.

2. Sanığın üzerine atılı suçlamayı ikrar ettiği anlaşılmıştır.

3. Katılanın aşamalardaki beyanlarının istikrarlı olduğu belirlenmiştir.

4. Sanığın teslim olmasına ilişkin tutanak, görgü ve tespit tutanağı ile suçta kullanılan bıçağa ilişkin düzenlenen ön ekspertiz raporu dava dosyasında mevcuttur.

5. Sanığın eylemi neticesinde katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin;
a) Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı’nca düzenlenen 09.06.2019 tarihli;
“Bıçaklanma nedeniyle getirilen hasta sol el 5. parmak distal falanksta pulpasından 2 cm kesi, sağ el 2. parmak distalde cilt kesisi, göbek deliği sağ ve solunda 2 adet 3 cm kama şeklinde kesi, solda subksifoidde 1 cm kesi, sol hipokandriumda 1 adet 2-3 cm kesi mevcut, batın BT’de batına nafiz olarak değerlendirilmiştir, mevcut haliyel hayati riski bulunmaktadır.”
b) Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nca düzenlenen 24.06.2019 tarihli;
“1. EÜTF Acil Tıp Anabilim Dalınca düzenlenmiş Geçici Raporda; yaralanmanın batın BT’ye göre batına nafiz olarak değerlendirildiği yazılmışsa da, EÜTF Radyoloji Anabilim Dalınca düzenlenmiş, Tüm Vücut BT raporunda; yaralanmanın “batına nafiziyet açısından kuşku uyandırmış olduğu, BT limitasyonunda peritoneal yaralanmanın ekarte edilemediği, olgunun klinik muayene bulguları eşliğinde değerlendirilmesinin önerildiği” belirtilmiştir. EÜTF Genel Cerrahi Anabilim Dalına ait epikriz incelendiğinde; şahsın yaralanmasının batına nafiz olup olmadığı hususunda kesin bir ifade yer almadığından ve evraktaki mevcut klinik bulgulara göre batına nafiziyet hususunda kesin kanaate varılamadığından, yaralanmasının şahsın yaşamını tehlikeye sokup sokmadığı (batına nafiz olup olmadığı) hususunda, takip ve tedavi gördüğü EÜTF Genel Cerrahi Kliniğinden görüş alınması uygun olacaktır.
2. Fasya ve kas dokuya penetran bir yaralanma olması sebebiyle basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif OLMADIĞI kanaatine varılmıştır”

c) Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nca düzenlenen 31.01.2020 tarihli;
“1. 09.06.2019 tarihinde delici kesici alet nedeni ile yaralanan kişinin vücudunda batında ksifoidden 4 yönünde 3 cm uzaklıkta 1 (bir) adet, sol 7. subkostal midklavikuler hatta 1 (bir) adet, midaksilla midklavikula ortasında sol 5. subkostal bölgede 1 (bir) adet, umblikus sol lateral 2 cm uzaklıkta 1 (bir) adet, umblikusa 11 yönünde 3 cm uzaklıkta 1 (bir) adet, sol el 5. parmak distal phalanks pulpasında 1 (bir) adet, sağ el 2. parmakta 1 (bir) adet, toplamda 7 (beş) adet delici kesici alet yaralanması tarif edildiği, kişiye ait radyolojik tetkiklerin incelemesinde; batın sol üst kadranda 6. kot anteromedialinde kostokondral lokalizasyonda 1 (bir) adet, sol 8. kot anteromedialinde 1 (bir) adet, batın orta hatta sağ paraumblikal bölgede 1 (bir) adet delici kesici alet trasesi tespit edildiği,

2. Sol 8. kot anteromedialindeki delici kesici alet yaralanmasının trasesinde komşu mezenterik yağlı planda milimetrik boyutlu hava imajı tespit edildiği, batın orta hatta sağ paraumblikal bölgedeki delici kesici alet yaralanmasının trasesinde omentumda lineer kirli görünüm oluşturduğunun tespit edildiği, bu yaralanmalarının batına nafiz olduğu cihetle ayrı ayrı,
a) Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum OLDUĞU,
b) Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte OLMADIĞI,
3. Batın sol üst kadranda 6. kot anteromedialinde kostokondral lokalizasyonundaki delici kesici alet yaralanmasının trasesinin cilt cilt altı yağlı dokuda kas içerisine uzandığının tespit edildiği, toraksa ve batına nafiz olmadığı, trasesinde iç organ ya da büyük damar yaralanması tanımlanmadığı cihetle,
a) Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum OLMADIĞI,
b) Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte OLMADIĞI,
4. Kişide tanımlanan diğer delici kesici alet yaralanmalarının traseleri ayrıntılı olarak tanımlanmamakla birlite, traselerinde kas, damar, sinir, kemik ve organ yaralanması tarif edilmediği, toraksa ve batına nafiz olmadıkları cihetle bu yaralanlamalarının ayrı ayrı ve birlikte,
a) Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum OLMADIĞI,
b) Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte OLDUĞU,
5. Vücudunda kemik kırığı tanımlanmadığı,
6. Yüz sınırları içerisinde cilt bütünlüğünü bozan travmatik lezyon tarif edilmediğinden yüzde sabit iz tayinine mahal olmadığı,
7. Organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk tarif edilmediği

Görüşlerini içerir adlî muayene raporları dava dosyasında bulunmaktadır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1. Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen oluş benimsenmiş ancak eylemin hukukî nitelendirmesine ilişkin görüş farklılığı bulunduğu belirlenmiştir. Buna göre, sanığın katılana beş bıçak darbesi ile saldırdığı, iki bıçak darbesinin kişinin yaşamını tehlikeye soktuğu, suçta kullanılan silahın elverişliliği, vücutta hedef alınan bölgenin özelliği, darbe sayısı, katılanda meydana gelen yaralanma sonucu oluşan tehlike ve zararın ağırlığı dikkate alınarak sanığın eyleme bağlı kastının öldürmeye yönelik olduğu kabul edilmiş ve 5237 sayılı Kanun’un 82 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi maddesi uyarınca cezalandırılması cihedine gidilmiştir.

2. Teşebbüs aşamasında kalan eylem nedeniyle, tehlikenin ağırlığı ve meydana gelen zarar gözetilerek ,sanığın 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 16 yıl hapis cezasını ile cezalandırılmasına karar verildiği, katılandan kaynaklanan tahrik oluşturacak eylem bulunmadığından 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen haksız tahrik indiriminin uygulanmadığı, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takdiri indirim maddesinin uygulandığı belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri
1. Suç Vasfına Yönelik Temyizi Yönünden
Olay tarihinde resmi nikahla evli olan ancak aralarında boşanma davası bulunan tarafların anlaşmazlıklarını konuşmak için buluştukları, bu sırada çıkan tartışma sonrası sanığın, katılanı bıçakla yaraladığı olayda sanığın suç işleme kararını önceden verdiğine, aradan soğukkanlılığa ulaşmasını sağlayacak kadar zaman geçmesine rağmen bu kararında sebat gösterdiğine dair delil bulunmadığından tasarlamanın oluşmadığı ve bu itibarla sanığın eyleminin, 5237 sayılı Kanun’un 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında kaldığının kabulü ile yapılan uygulamada bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Sanık Hakkında Teşebbüs Hükmünün Uygulanmamasına Yönelik Temyizi Yönünden
Olay ve Olgular bölümünün (B-3) paragrafında ayrıntılarına yer verildiği üzere, sanığın eyleme bağlı ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu ve eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Sanık Hakkında Takdiri İndirim Hükümlerinin Uygulanmamasına Yönelik Temyizi Yönünden
Sanığın tüm aşamalarda üzerine atılı suçu ikrar ettiği, duruşmalara yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmadığı, adli sicil kaydında yer alan sabıka kaydının eski tarihli olduğu anlaşıldığından sanık hakkında 5237 sayılı 62 maddesinin birinci fıkrasına göre indirim yapılmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Katılan Vekili ve Sanık Müdafiinin Haksız Tahrike Yönelik Temyizleri Yönünden
Sanığın aşamalardaki savunmalarında katılanın kendisini aldattığını, olay tarihinde buluştukları sırada katılanın telefonunu arayan … isimli şahsın “Eyvah yakalandık” dediğini, eşine arayan şahsın kim olduğunu sorduğunda “Ben bununla evleneceğim, ailemle tanıştıracağım, çocuğuma yeni bir yuva kuracağım” demesi üzerine eşini kıskandığı ve bir anlık sinirle katılanı bıçakladığını beyan etmiş ise, katılanın olay tarihinden önce 22.05.2019 tarihinde sanıktan boşanmak amacıyla dava açtığı, katılanın olay tarihinde aralarındaki anlaşmazlıkları çözmek amacıyla sanık ile buluştuğu, sanığın eylemini kapıldığı anlık kıskançlık ve öfkenin tesiri altında gerçekleştirdiğine ilişkin savunmaları karşısında somut olayda katılandan kaynaklanan haksız bir eylem bulunmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmadığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C. Sanık Müdafiinin Suç Vasfına Yönelik Temyizi Yönünden
Olay ve Olgular bölümünün (B-3) paragrafında ayrıntılarına yer verildiği üzere sanığın, katılanı öldürmeye elverişli olan bıçakla, hayati önem arz eden vücut bölgelerini hedef alarak, Olay ve Olgular bölümünün (A-5) paragrafında ayrıntılarına yer verilen raporlarda da belirtildiği üzere toplam yedi bıçak darbesi ile yaraladığı, bu yaralanmalardan ikisinin katılanın yaşamsal tehlike geçirmesine neden olduğu, katılanın sanığın eylemini elleri ile bıçağı tutmaya çalışarak önlemeye çalıştığı olayda, sanığın eyleme bağlı ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğuna ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan tespitte isabetsizlik bulunmadığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 22.02.2022 tarihli ve 2021/730 Esas, 2022/730 Karar sayılı kararında katılan vekili ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

02.02.2023 tarihinde karar verildi.