Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/713 E. 2022/1078 K. 14.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/713
KARAR NO : 2022/1078
KARAR TARİHİ : 14.02.2022

(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

Basit yaralama suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun’un 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve aynı Kanun’un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine dai… 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2019/882 Esas, 2019/1547 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 23.11.2021 tarihli ve 2021/16491 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2022 tarihli ve 2021/145629 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesinde yer alan “Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, on beş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümler hiç bir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtayca re’sen tetkik olunur. 1. (Değişik: 18.11.1992 – 3842/28 md.) İki milyar liraya kadar (İki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, (1) 2.(Değişik: 18.11.1992 – 3842/28 md.) Yukarı sınırı on milyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri, (1) 3. Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, Temyiz olunamaz. Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz…” şeklindeki düzenlemenin Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarih olan 20.07.2016 tarihine kadar geçerlilik arz ettiği,
Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte 20.07.2016 tarihi itibariyle artık 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun istinaf başlıklı 272. maddesinin yürürlük kazanması ile birlikte anılan maddenin ilk halinde 1412 sayılı Kanun’daki gibi kesin olan hükümlerin tekerrüre esas alınamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmaması sebebiyle kesin nitelikteki adli para cezaları tekerrüre esas oluşturabiliyorken, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272. maddesinde yer alan “(1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, on beş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. (2) Hükümden önce verilip hükme esas

../..

S/2

teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir. (3) Ancak; a) (Değişik: 31.3.2011-6217/23 md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üç bin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine, b) Üst sınırı beş yüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine, c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, Karşı istinaf yoluna başvurulamaz.” şeklindeki düzenlemenin son fıkrasına 14.04.2020 tarihinde 7242 sayılı Kanun’un 17. maddesiyle yapılan değişiklikle eklenen “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.” şeklindeki cümle gereğince, hapis cezasından çevrilen adli para cezaalrı hariç olmak üzere kesin nitelikteki adli para cezasına dair mahkumiyet hükümlerinin tekerrüre esas alınamayacağının anlaşıldığı nazara alındığında,
Tekerrüre esas alınan sanığa ait adli sicil kaydında bulunan Bafra 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.05.2018 tarihli ve 2017/595 esas, 2018/423 sayılı kararıyla verilen 2.240,00 Türk lirası adlî para cezasının, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği ve 5271 sayılı Kanun’un istinafa ilişkin hükümlerinin yürürlüğe girdiği 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kesin nitelikte, doğrudan adli para cezası olduğunun anlaşılması karşısında, Ceza Genel Kurulunun 02.07.2020 tarihli ve 2019/13-123 Esas, 2020/334 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği üzere sanığın tekerrüre esas alınan kesin nitelikteki adli para cezasına dair mahkumiyet hükmünün, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272. maddesinin son fıkrasında yer alan “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.” şeklindeki cümle gereğince, tekerrüre esas alınamayacağı, sanığın adli sicil kaydında başkaca tekerrüre esas alınabilecek nitelikte ilamın da bulunmadığı cihetle, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına dair yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:

TÜRK MİLLETİ ADINA

Ayrıntıları CGK’nin 02.07.2020 tarih, 2019/13-123 Esas ve 2020/334 Karar sayılı kararında açıklandığı gibi, sanığın tekerrüre esas alınan kesin nitelikteki adli para cezasına dai… 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.05.2018 tarihli ve 2017/595 Esas, 2018/423 Karar sayılı kararına konu mahkumiyet hükmünün, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 14.04.2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un 17. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nin 272. maddesinin son fıkrasına eklenen “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.” şeklindeki ibare gereğince aynı maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen ve kesin olmaları nedeniyle istinaf yasa yoluna başvurulamayacak hükümlerin tekerrür uygulamasına da esas alınamayacaklarına ilişkin düzenlemeye göre sanığın adli sicil belgesindeki kesin nitelikteki adli para cezasına dair hükmün tekerrüre esas alınamayacak olması ve başkaca da tekerrüre esas ilamının bulunmaması nedeniyle sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanma koşulu ortadan kalkmıştır.
Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas olabilecek başka bir ilamı da bulunmamaktadır. 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesinde seçimlik ceza olarak adli para ve hapis cezaları öngörüldüğünden Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.09.2018 tarih ve 2015/1066 Esas, 2018/373 Karar sayılı kararı da göz önüne alınarak mahkemece adli para cezası da tercih edilebilir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden…2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2019/882 Esas, 2019/1547 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.