Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/6282 E. 2023/611 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6282
KARAR NO : 2023/611
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.04.2019 tarihli ve 2015/283 Esas, 2019/156 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 8 yıl 1 ay 15 gün hapis

cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 29.11.2019 tarihli ve 2019/1381 Esas, 2019/1973 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Suçun sanık tarafından işlendiğine dair şüpheden uzak, kesin, inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine,
2. Eylemin 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesi kapsamında kasten yaralama suçu olduğuna,
3. Meşru savunma hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
4. Eksik inceleme ile karar verildiğine,
5. Sanığın cezasında haksız tahrik nedeniyle azami oranda indirim yapılması gerektiğine,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. 29.09.2015 tarihinde saat 21.30 sıralarında inceleme dışı mağdur …, mağdur … ile tanıklar …’in İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Samatya) önünde bulunan tanık Murat’ın işçi olarak çalışmakta olduğu iş yerine gittikleri, inceleme dışı mağdur … ve beraberindeki 4 kişinin vermiş oldukları dürüm siparişlerini bekledikleri esnada inceleme dışı mağdur …’ın anılan yerden ayrılarak Samatya Hastanesinin bahçesinde beklemekte olan sanığın yanına gittiği, sanık ile inceleme dışı mağdur arasında çıkan tartışma üzerine mağdurun aracın yanına gelerek aracın içinde bulunan silahlardan almaya çalıştığı, inceleme dışı mağdurun yanında bulunan mağdur … ile tanıklar … ‘in araya girip inceleme dışı mağdur …’ı sakinleştirerek aracın arka kısmında bulunan silahları almasına engel oldukları, inceleme dışı mağdur …, mağdur … ile tanıkların vermiş oldukları dürüm siparişlerini bekledikleri esnada sanığın yanlarına gelerek yaklaşık 3-4 metre mesafeden mağdur …’un kafasına doğru nişan alarak bir el ateş ettiği, … Feroz’un çene ve dil altından giren merminin ağzında kalarak mağduru yaşamı tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı, eyleminin devamında tabancayı inceleme dışı mağdur …’ın ayaklarına doğru bir el ateş ettiği, inceleme dışı mağdur …’ın sağ dizinden ve ayağından yaralanmasına neden olduğu belirlenmiştir.

Suç vasfı yönünden; sanığın ateş ettiği mesafenin yakınlığı, sanığın hedef aldığı bölge, sanığın olayda kullanmış olduğu silahın öldürmeye elverişli olması, taraflar arasında geçmişe dayalı husumetin bulunduğunun açıkça anlaşılması, sanık ile mağdurun olaydan kısa bir süre önce tartışmış olmaları ve de anılan tartışmanın hemen akabinde sanığın gelerek eylemini gerçekleştirmiş olması, merminin mağdurun çene kemiğine saplanmış olması hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın mağduru ruhsatsız tabancası ile yakın ve etkili mesafeden öldürmek kastıyla hayati tehlike geçirmesine neden olacak şekilde yaraladığı kabul olunmuştur.

2. Tarafsız tanık……,’nin soruşturma aşamasında “…3-4 metrelik mesafeden…isimli şahsın kafasına doğrultarak bir el ateş etti…” şeklindeki beyanı dava dosyasında mevcuttur.

3. Mağdur hakkında düzenlenen İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 07.10.2015 tarihli raporunda;
“… ağız içinde dilin hemen altında 0.7cm boyutlarında giriş deliği ile uyumlu lezyon bulunduğu, çıkış deliği görülmediği, hayati tehlikesinin mevcut olduğu, entübe edildiği bildirilmekle;
Kişinin yaşamını tehlikeye soktuğu,
Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı,
Kemik kırığı olup olmadığı yönünden şahsa ait tıbbi belgelerin temini gerektiği”
Görüşünü içerir adli muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.

4. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 30.06.2017 tarihli; “Olay tarihli radyolojik tetkiklerinin Kurulumuzda yapılan incelenmesinde boyun bölgesinde C6.vertebra düzeyinde 1 adet mermi çekirdeği imajı görüldüğü, mermi çekirdeğinin forme görünümde olduğu cihetle, bir yüzeyden sekerek gelmesinden ziyade, doğrudan vücuda isabeti ile husule gelebilecek nitelikte olduğu, ancak küçük deformasyonların merminin duruş şekli itibarıyle radyolojik olarak bazen ayırt edilemeyeceği tıbben bilindiğinden, sekerek vücuda isabet edebileceğinin de tıbben reddedilemediği” şeklindeki oy birliği ile açıklanan görüşü içeren rapor dava dosyasında mevcuttur.

5. 01.10.2015 ve 30.09.2015 tarihli teşhis tutanakları, olay yeri inceleme raporu ve krokisi ile İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün İST-BLS-15-16620 numaralı uzmanlık raporunda, olay yerinde ele geçen suç konusu bir adet kovanın, mağdur ve arkadaşlarından ele geçen tabancalardan atılmamış olduğu tespit edilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Yönünden
Sanığın öldürmeye elverişli tabancayla mağdurun hayati öneme haiz baş bölgesini hedef alarak etkili mesafeden bir el ateş ettiği, mermi çekirdeğinin dilin hemen altından isabet aldığı ve bu yaralanmanın mağdurun yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte olduğu hususları dikkate alındığında, teşebbüs nedeniyle 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte gözetildiğinde, tayin olunan ceza miktarının yerinde olduğu belirlenmekle, eksik incelemeye ve teşebbüsün derecesine ilişkin Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.

B. Suç Vasfına Yönelen Temyiz İstemi Yönünden
Sanık ile mağdur arasında önceye dayalı husumetin mevcut olduğu, sanığın öldürmeye elverişli tabancayla mağdurun hayati öneme haiz baş bölgesini hedef alarak etkili mesafeden bir el ateş ettiği, mermi çekirdeğinin dilin hemen altından isabet aldığı ve bu yaralanmanın mağdurun yaşamını tehlikeye

sokacak nitelikte olduğu hususları dikkate alındığında, sanığın mağdura yönelik eyleminin öldürmeye teşebbüs vasıf ve mahiyetinde olduğunun kabulü ile buna göre uygulama yapılmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C. Sübuta ve Eksik İncelemeye Yönelen Temyiz İstemi Yönünden
Sanığın atılı suçlamayı tevilli ikrarı, soruşturma aşamasındaki mağdur ve tanık beyanları ile uyumlu adlî muayene raporları, teşhis tutanakları, olay yeri inceleme raporu ve krokisi karşısında, sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

D. Haksız Tahrik ve Meşru Savunmaya Yönelen Temyiz İstemi Yönünden
Taraflar arasında çıkan tartışma sonucu sanığın atılı suçu işlediğinin anlaşılan olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas – 367 Karar sayılı kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesi uyarınca asgari oranda haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasında ve meşru savunma hükümlerinin uygulanmamasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 29.11.2019 tarihli ve 2019/1381 Esas, 2019/1973 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci uyarınca takdîren İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
22.02.2023 tarihinde karar verildi.