YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6242
KARAR NO : 2023/1200
KARAR TARİHİ : 21.03.2023
MAHKEMESİ:Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kan gütme saikiyle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin, hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü;
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.11.2017 tarihli ve 2017/312 Esas, 2017/369 Karar sayılı bozma üzerine verdiği kararıyla sanık hakkında kan gütme saikiyle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. … 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının, katılan vekili ile sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.12.2018 tarihli ve 2018/4123 Esas, 2018/5123 Karar sayılı kararı ile, “yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. … 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.11.2019 tarihli ve 2018/565 Esas, 2019/618 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında kan gütme saikiyle öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 16.05.2022 tarihli ve 2020/48627 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz sebepleri, suçun tasarlanarak işlendiğine, sanık hakkında hükmolunan ceza miktarının az olduğuna,
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri, kan gütme saikinin bulunmadığına, re’sen nazara alınacak diğer sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın olay günü, yaklaşık bir yıl önce amcasının öldürülmesi olayında payı olduğunu düşündüğü katılanı lokalde otururken gördüğü, arkasından yaklaşarak göğüs kısmından 2 kere bıçakladığı, katılanın yüzünü dönmesi üzerine yüzünden de bıçakladığı ve olay yerinden kaçtığı olayda, sanık hakkında kan gütme saikiyle öldürme suçuna teşebbüsten hüküm kurulduğu belirlenmiştir.
2. Sanık üzerine atılı suçlamayı tevil yoluyla ikrar etmiştir.
3. Katılan hakkında Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen 22.11.2013 tarihli raporda, katılanın “vücudunda göğüs solunda iki adet, yüzün sol tarafında bir adet olmak üzere toplam üç adet kesici delici alet yaralanması tarif edildiği, göğüs sol yandaki yaralanmalardan birinin kaburga kırığı oluşturarak kalın bağırsak kesisine neden olduğu, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kırığın hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkilediği, yüzdeki yara izinin ise yüzde sabit iz niteliğinde olduğu” belirtilmiştir.
4. Katılan ve tanıkların beyanları dava dosyasında bulunmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Yönünden
Mahkeme tarafından 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takdir edilen ceza miktarında bir isabetsizlik görülmediğinden, Tebliğnamedeki eksik ceza tayinine yönelen bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
B. Katılan Vekili ile Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden
1. Katılan vekilinin, suçun tasarlanarak işlendiğine ve ceza miktarına yönelen temyiz sebepleri
Suçun tasarlanarak işlendiğinin kabulü için, bir kimseye karşı belli bir suçu işleme kararının verilmesi, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında makul bir sürenin geçmesi, bu süre içerisinde sebat ve ısrar gösterilerek karardan dönülmemesi gerekmekte olup, incelemeye konu somut olayda, sanığın öldürme kararını ne zaman aldığının ve belli bir hazırlıkla eylemini gerçekleştirdiğinin kesin olarak saptanamadığı, oluşan şüpheli durumun sanık aleyhine yorumlanamayacağı, bu itibarla tasarlamanın koşulları bulunmadığı, sanığın eylemi neticesinde katılanda meydana gelen yaralanmaların mahiyeti ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takdir edilen ceza miktarında bir isabetsizlik görülmediği anlaşıldığından, hükümde bu yönleriyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Sanık müdafiinin kan gütme saikine ve diğer sebeplere yönelen temyiz sebepleri
Katılanın, sanığın amcasının öldürülmesi olayında, “sanık” sıfatıyla yargılandığı sırada dosyamıza konu olayın gerçekleştiği, dosyamıza konu olay sonrasında katılan hakkında beraat kararı verildiği ve kararın onanmak suretiyle kesinleştiği, dolayısıyla eylemin suç tarihi itibarıyla “sanık” sıfatı bulunan katılana yönelik gerçekleştirildiği anlaşıldığından, Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, “öldürenin öldürülmesi” hallerinde kan gütme saikinin geçerli olamayacağı, 5237 sayılı Kanun’un gerekçesinde ve haksız tahrikin varlığı halinde kan gütme saikinin söz konusu olamayacağının açıkça vurgulandığı, sanık hakkında bu durumda 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesi uyarınca asgari oranda haksız tahrik hükümleri uygulanarak kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde kan gütme saikiyle öldürme suçuna teşebbüsten hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (2) numaralı paragrafında açıklanan nedenlerle, sanık müdafiinin temyiz istemi, suç vasfı ve haksız tahrik indirimi yönünden yerinde görüldüğünden, … 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.11.2019 tarihli ve 2018/565 Esas, 2019/618 Karar sayılı kararının, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi uyarınca, farklı gerekçeyle Tebliğname’deki düşünceye uygun olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.03.2023 tarihinde karar verildi.
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ:
… 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.11.2017 tarihli ve 2017/312 Esas, 2017/369 Karar sayılı kararıyla sanığın olay günü, yaklaşık bir yıl önce amcasının öldürülmesi olayında payı olduğunu düşündüğü, katılanı lokalde otururken gördüğü, arkasından yaklaşarak göğüs kısmında 2 kere bıçakladığı, katılanın yüzünü dönmesi üzerine yüzünden de bıçakladığı ve olay yerinden kaçtığı olayda, sanık hakkında kan gütme saikiyle öldürmeye teşebbüs suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
Katılanın sanığın amcasının öldürülmesi olayında, “sanık” sıfatıyla yargılandığı sırada dosyamıza konu olayın gerçekleştiği ve katılan hakkındaki beraat kararının onanmak suretiyle kesinleştiği, dolayısıyla suçun olay tarihinde “sanık” sıfatı bulunan katılana yönelik işlendiği anlaşıldığından, Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, “öldürenin öldürülmesi” hallerinde kan gütme saikinin geçerli olamayacağı, sanık hakkında bu durumda haksız tahrik altında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde kan gütme saikiyle öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuş ise de;
Kasten öldürme suçunun kan gütme saiki ile işlendiğinin kabulü için,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2013/1-530 Esas, 2014/1 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere;
a- Olaya neden olan önceki olayın, ölümle sonuçlanmış olması.
b- Failin önceki suçun failini veya onun mensubu bulunduğu grup ya da aileden birisini, öç alma duygusuyla ve bir görev bilinciyle öldürmesi,
c- İlk öldürülen ile ikinci suçun faili arasında kan hısımlığı şart olmayıp, suçun münhasıran kan gütme saiki ile işlenmesinin yeterli olması,
d- İlk öldürme olayı ile ikinci olay arasında çok kısa olmayan bir süre geçmesi, bu süre içinde failin, ilk öldürme olayından duyduğu her türlü acı, kızgınlık ve öfkeden arınarak geleneklerin etkisiyle bir görevi yerine getirme istek ve bilinciyle hareket etmesi gerektiği şeklindeki kıstaslar göz önünde bulundurulduğunda,
Daha önceki suçtan mahkum edilen failinin veya yargılanıp beraat eden failinin öldürülmesi durumunda öç alma duygusuyla ve bir görev bilinciyle öldürme söz konusu olduğu için 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinin uygulanması gerektiği, kan gütme saikinin geçerli olamayacağı, sanık hakkında bu durumda haksız tahrik altında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerektiği şeklindeki içtihadın gerek yasal düzenleme, gerekse Yargıtay Ceza Genel Kurulunun belirlediği ilkelere uygun olmadığı,
Sanığın, halasının eşi olan ve daha önce öldürülen amcası … …’un ölüm olayında payı olduğunu düşündüğü müştekiye, Maltepeli inşaatçılar koruma ve destekleme derneği lokalinde bıçakla saldırarak, arkadan sol boşluğuna 2 bıçak darbesi, yüz kısmına 1 bıçak darbesi daha vurduğu, lokalde bulunanların araya girmesi nedeniyle sanığın olay yerinden kaçtığı, müştekinin hayati tehlike geçirip, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, hayat fonksiyonlarına etkisi (orta) 2 derece kemik kırığı ve yüzde sabit iz oluşturacak şekilde yaralandığı,
Sanığın amcası … …’un kasten öldürülmesi suçundan görülen … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.03.2013 gün ve 2012/177 Esas, 2013/120 Karar sayılı dosyasında, sanıklar … (Mahkememiz dosyasının müştekisi) ve … …’nın beraat ettikleri, …’in yeğeni olan SSÇ … …’nın kasten öldürme suçundan cezalandırıldığı, sanığın soruşturma aşamasındaki savunmalarını değiştirerek duruşmalarda, “eylemi ailesinden gördüğü baskı neticesinde yaptığı, aileden aldığı telkinlerle bu eylemi gerçekleştirdiği” hususundaki müşteki beyanlarını doğrulayan beyanları da dikkate alındığında, müşteki beyanlarına itibar edilerek eylemin ani kast ile gerçekleşen bir eylem olmadığı, sanık ile ailesi arasında bu eylemin konuşulduğu, sanığın da müşteki …,’un yeğeni olan … ‘nın kendi amcası … …’u öldürmüş olması nedeniyle kan gütme saiki ile hareket ederek müşteki … …’a yönelik eylemi gerçekleştirdiği kanaatine varılarak sanık hakkında kan gütme saikiyle öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasına yönelik kararın onanmasına
karar verilmesi gerektiği görüşüyle bozma görüşüne katılmıyorum.
Muhalif Üye
…