Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/5588 E. 2022/6058 K. 04.07.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/5588
KARAR NO : 2022/6058
KARAR TARİHİ : 04.07.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.05.2016 tarihli ve 2014/684 Esas, 2016/518 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
2. Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.05.2016 tarihli ve 2014/684 Esas, 2016/518 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 10.11.2020 tarihli ve 2020/11342 Esas, 2020/15925 Karar sayılı ilâmıyla;
“a) Adli Tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ila ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 sayılı TCK’nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla (1/2) oranında arttırılması öngörülmüş olması karşısında, mağdurun adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin (4.) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, TCK’nin 3. maddesine göre cezada orantılılık ilkesine aykırı olarak sanığın cezasında (6/12) oranında arttırım yapılması,
b) Sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e maddeleri gereğince belirlenen “1 yıl 6 ay” hapis cezası üzerinden, TCK’nin 87/3. maddesi gereği (6/12) oranında arttırım yapılırken “1 yıl 15 ay” hapis cezası yerine “1 yıl 12 ay” hapis cezasına hükmolunması, devamında TCK’nin 29. maddesi gereği (1/4) oranında indirim yapılırken “1 yıl 8 ay 7 gün” hapis cezası yerine “1 yıl 6 ay” hapis cezasına hükmolunması, devamında TCK’nin 62. maddesi gereği (1/6) oranında indirim yapılırken “1 yıl 4 ay 25 gün” hapis cezası yerine “1 yıl 3 ay” hapis cezasına hükmolunması suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini,
c) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,”
Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.11.2021 tarihli ve 2020/550 Esas, 2021/817 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
1. Eksik inceleme ile mahkûmiyet kararı verildiğine,
2. Vesaire,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık ve mağdurun ortak oldukları, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle mağdurun sanığa borçlu olduğu, olay tarihinde sanığın, borcun ödenmesi hususunda konuşmak için mağduru yanına çağırdığı, mağdur ve tanık E.M.’nin sanığın yanına birlikte gittikleri, tarafların boş bir arazide buluştukları, sanık ile mağdurun bir süre konuştukları, konuşmanın tartışmaya dönüştüğü ve bu tartışma sırasında sanığın üzerinde taşıdığı tabancasını çekerek mağdurun sağ bacağına bir el ateş ettiği, bu yaralanma neticesinde mağdurun sağ bacağında hayat fonksiyonlarına etkisi ağır (4) derecede olan femur şaft kırığı meydana geldiği, olay yerinden 9 mm çapında 1 adet boş kovan elde edildiği anlaşılmıştır.
2. Sanığın, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği belirlenmiştir.
3. Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak; Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Gaziosmanpaşa Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 11.08.2014 tarihli; “Sağ femur şaft kırığına neden olan yaralanma, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı, hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır (4) derece olduğu” görüşünü içerir adlî muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.
4. Tanık E.M. ve mağdurun soruşturma aşamasında tespit olunan beyanlarının birbiri ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
5. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Eksik İnceleme ile Hüküm Kurulduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Her ne kadar sanık üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiş ise de tanık E.M. ve mağdurun soruşturma aşamasında tespit olunan beyanlarının birbiri ile uyumlu olduğu, her ikisinin de eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğini açık bir şekilde beyan ettikleri, kovuşturma aşamasında bu beyanlarını çeşitli nedenlerle değiştirmelerinin söz konusu olduğu, mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak tanzim olunan adlî muayene raporu karşısında sanığın eyleminin sübuta erdiğinin kabulü ile hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Vesaire Yönünden
1. Oluş, iddia, dava dosyası kapsamına göre sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, mağdur tarafından kendisine yöneltilmiş 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği haksız tahrik teşkil ettiği kabul edilebilecek herhangi bir söz ya da eyleme ilişkin bir iddiasının da bulunmadığı, mağdurun sanığa borçlu olduğu kabul edilse de hukukî sözleşmeden kaynaklanan borç ilişkisinin haksız tahrik teşkil etmeyeceği olayda, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek “Sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu kimin başlattığı tam olarak tespit edilemeyen tartışma sırasında oluşan tahrik altında işlediği anlaşılmıştır.” şeklindeki yerinde olmayan gerekçeye istinaden sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği (1/4) oranında haksız tahrik indirimi uygulanmak suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuş ise de temyiz edenin sıfatı karşısında aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
2. Cezanın hafifletilmesi sonucunu doğuran takdirî indirim nedenleri kanunî dayanağını, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinden almaktadır. Mezkûr hükmün birinci fıkrasına göre;
“Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.”
Şeklinde kaleme alınmıştır.
Yukarıda zikredilen hükmün ikinci fıkrası, Mahkemenin takdirî indirim nedeni uygulanıp uygulanmayacağına karar verirken göz önünde bulundurulması gereken kıstasları, bir diğer ifadeyle takdirin şekillenmesinde rol alacak kriterleri belirler. Buna göre;
“Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir.”
İlgili düzenleme incelendiğinde;
a) Failin geçmişi; sanığın suç işleme eğilimi olup olmadığını,
b) Sosyal ilişkileri; failin düzenli bir sosyo-ekonomik statüsünün bulunup bulunmadığını,
c) Fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları; fiilden sonraki davranışları ile hakkındaki soruşturmayı sürüncemede ya da neticesiz bırakma çabası içinde olup olmadığını ve yargılama sürecinde suçun ortaya çıkmasına yardımcı olup olmadığını,
d) Cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri; yargılama neticesinde hükmolunacak sonuç ceza miktarının, cezanın caydırıcılığı yönünden fail üzerinde herhangi bir etkisinin bulunup bulunmayacağını,
İfade eder.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 11.07.1976 tarihli ve 15643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıkça vurgulandığı üzere, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 59 uncu maddesini hüküm altına alan kanun koyucu, hâkime takdirî indirim hükmünün uygulanması konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıyarak uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme olanağı bulunmayan çeşitli hâlleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında hâkimin bu yetkisini kısıtlamaktan özenle kaçınmış ve bu tavrını 5237 sayılı Kanun’da da devam ettirmiştir. Burada sayılan “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar” uygulamada hâkimi sınırlayıcı değil yol gösterici nitelikteki gerekçelerdir. Bunun sonucu olarak da 5237 sayılı Kanun’un, takdirî indirim nedenleri yönünden sınırlayıcı sistemi değil, serbest değerlendirme sistemini benimsediği kabul edilmektedir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 31.01.2012 tarihli ve 2011/4-277 Esas, 2012-4 Karar sayılı kararı) O hâlde takdiri indirim nedeni uygulama/uygulamama yetkisi Mahkemenin takdirindedir. Ancak bu takdir yetkisi, sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdirî indirim nedeninin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dava dosyası içeriğine ve ilgili kanun hükümlerine uygunluğunun Yargıtay denetimine tabi olacağında şüphe bulunmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli yazılması zorunludur. Gerekçe, verilen hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun olarak izah edilmesidir. Yasal ve yeterli olmayan, dava dosyası içeriğine uymayan bir gerekçeyle karar verilmesi, kararın, kanunî bir gerekçeye dayanmaması nedeniyle hem kanun koyucunun amacına uygun düşmeyecek, hem de tarafları tatmin etmeyerek keyfîliğe yol açacaktır.
Kurulan hükümde takdirî indirim nedeninin uygulanmamasının, hukuk kurallarını zedeleyen, Kanun’un maksat ve amacına aykırı düşen, vicdanları rahatsız eden bir yanının olup olmadığı, diğer bir anlatımla takdirî indirim nedeninin uygulanmama sebebinin ‘makul’ ve ‘makbul’ olup olmadığı yürürlükteki mevzuat hükmüne göre irdelenmeli akabinde ise takdirî indirim nedeninin uygulanmama sebebinin, kanunî bir gerekçeye dayanıp dayanmadığı saptanmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın olaydan sonra kaçtığı, hakkında, soruşturma aşamasında ifade alınmasına yönelik yakalama kararı çıkarıldığı, sanığın ilk savunmasının, kovuşturma aşamasında 10.03.2015 tarihli duruşmada, müdafii tarafından hazır edilmesi suretiyle alınabildiği, sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, mağdur ve tanığın soruşturma aşamasında olaya ve faile ilişkin açık ve net anlatımlarda bulundukları fakat kovuşturma aşamasında bu beyanlarını değiştirerek sanığı suçtan kurtarmaya yönelik anlatımlarda bulundukları, bir başka ifadeyle sanık tarafından mağdur ve tanığın maddî gerçeğe ilişkin anlatımlarının etki altına alındığı, kaldı ki sanığın mükerrir olduğu yani gerek geçmişi gerek cezanın caydırıcılığı yönünden sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri karşısında, dava dosyası kapsamı ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi gereği takdiri indirim sebebi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuş ise de temyiz edenin sıfatı karşısında aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının ve yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.11.2021 tarihli ve 2020/550 Esas, 2021/817 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.07.2022 tarihinde karar verildi.