Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/4661 E. 2022/4113 K. 30.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/4661
KARAR NO : 2022/4113
KARAR TARİHİ : 30.05.2022

B O Z M A Ü Z E R İ N E
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/408 E., 2021/585 K.
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Doğanşehir (kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin, 12.03.2009 tarihli ve 2009/49 Esas, 2009/19 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilerek 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 13.04.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
2. Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.06.2016 tarihli ve 2016/17 Esas, 2016/202 Karar sayılı kararı ile sanığın, tabi tutulduğu denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlediğinin ihbarı üzerine 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanması ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmolunan netice cezanın, 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ertelenmesine, aynı maddenin üçüncü fıkrası gereği sanık hakkında 1 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verilmiştir.
3. Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.06.2016 tarihli ve 2016/17 Esas, 2016/202 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 22.10.2020 tarihli ve 2020/9537 Esas, 2020/14454 Karar sayılı ilâmıyla;
“1)Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana geen yaralanmaya ilişkin olarak Doğanşehir Devlet Hastanesince tanzim olunan, 21.12.2008 tarihli raporda, “Yutak alt kısımda 3-4 cm. uzunluğunda 0,5 cm. derinliğinde kesi” bulunduğunun belirtilmesi karşısında, söz konusu yaralanmanın yüz bölgesi dahilinde olduğu gözetilerek, mağdurun, tüm tedavi evrakları, varsa film ve grafileri ile adli muayene raporları ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, yapılacak muayenesini müteakip, bahse konu yaralanmanın yüzde sabit iz niteliğinde olup olmadığını da belirtir şekilde 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirtilen tüm kriterlere uygun rapor temini ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz rapora istinaden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Kabul edilen suç vasfı yönünden, sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz.” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3)Sanık hakkında, 5271 sayılı CMK’nin 231/11. maddesi gereği hüküm açıklanırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Hadjianastassiou/Yunanistan, 16.12.1992; … de Hurk/Hollanda, 19.04.1994; Hiro Balani/İspanya 09.12.1994; Ruiz Torija/İspanya, 09.12.1994) kararlarında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. maddesinde, 5271 sayılı CMK’nin 34, 230 ve 289. maddeleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/05/2015 tarih ve 2014/145 Esas sayılı kararında belirtildiği üzere, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirebilmesi için, sonuca etkili tüm argümanların, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken bu ilkelere uyulmadan gerekçeden yoksun olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule ve uygulamaya göre de;
4)Sanığa 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi gereği ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 86/3-e maddesinin uygulanması suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) kararlarında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
5)Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından sonra, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle, önceki hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hükümdeki cezanın 5237 sayılı TCK’nin 51. maddesine göre ertelenmesine karar verilmesi sureti ile 5271 sayılı CMK’nin 231/11. maddesine aykırı hareket edilmesi,
6)Hükmolunan hapis cezası, 5237 sayılı TCK’nin 51. maddesi uyarınca ertelenen sanık hakkında, TCK’nin 51/7. maddesi gereği, “denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine” ve TCK’nin 51/8. maddesi uyarınca, “denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği takdirde cezanın infaz edilmiş sayılacağına” karar verilirken, uygulama maddelerinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 232/6. maddesine aykırı davranılması,
7)Adli emanette kayıtlı olduğu belirtilen suçta kullanılan meyve bıçağının 5237 sayılı TCK’nin 54. maddesi gereği müsaderesine karar verilmemesi,”
Nedenleriyle bozulmasına, aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına karar verilmiştir.
4. Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2021 tarihli ve 2020/408 Esas, 2021/585 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve müsadereye karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
1.Sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2.Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğine,
3.Sanık lehine olan hükümlerin uygulanması gerektiğine,
4.Vesaire,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mağdur ile sanığın kardeş oldukları, olay tarihinde evin geçim masrafları nedeniyle tartışmaya başladıkları, tartışma sırasında sanığın, mağduru meyve bıçağı ile boğazından, basit tıbbi müdahale ile tedavi edilebilecek şekilde kasten yaraladığı anlaşılmıştır.
2. Sanık, aşamalarda ikrara yönelik savunma yapmıştır.
3. Mağdur beyanı, sanık savunmasına ve kabule uygundur.
4. Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak;
a) Doğanşehir Devlet Hastanesince tanzim olunan, 21.12.2008 tarihli;
“Yutak alt kısımda 3-4 cm. uzunluğunda 0,5 cm. derinliğinde kesi, basit tıbbî müdahale ile giderilir.”
b) Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı … Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan, 28.05.2021 tarihli;
“Yapılan fiziki muayenesinde olayla ilgili travmatik lezyon veya klinik bulgu izlenmedi.
1) Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı,
2) Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu,
3) Kişinin vücudunda kemik kırığı tarif edilmediği,
4) Yüzünde sabit iz niteliğinde olmadığı,”
Görüşlerini içerir adlî muayene raporları dava dosyasında mevcuttur.
5. Sanık ile mağdurun kardeş olduklarına dair resmi nüfus kayıt örneği dava dosyasına eklenmiştir.
6. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (3) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafiinin Beraate İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Sanığın üzerine atılı suçlamayı samimi şekilde ikrara yönelik savunması, mağdur beyanı ve mağdur beyanı ile uyumlu adlî muayene içerikleri kapsamından sanığın eyleminin sübuta erdiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Sanık Müdafiinin Haksız Tahrike İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Sanık savunması, mağdur beyanı, dava dosyasının kapsamı, oluş ve kabule göre mağdur tarafından sanığa yöneltilmiş ve 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında haksız tahrik teşkil edebilecek herhangi bir söz ya da davranışın bulunmadığı tespit edilmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
C. Sanık Müdafiinin Lehe Hükümlere İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
1. Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak tanzim olunan ve Olay ve Olgular başlığı altında (4) numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen adlî muayene raporlarına göre sanığın, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kalan eylemi için kurulan hükmün birinci paragrafında uygulama maddesinin, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası yerine 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası olarak gösterildiği, ilgili madde hükmü ile öngörülen cezanın alt sınırının “4 ay hapis veya adlî para cezası” olduğu, ancak; “suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer, sanığın kastı, güttüğü amaç ve saiki, meydana gelen zararın ağırlığı maddede öngörülen cezanın asgari sınırından tayinini gerektirir görüldüğünden” ifadesine yer verildikten sonra; “sanığın takdiren ve teşdiden 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği belirlenmekle hükümde çelişkiye yol açılması, hukuka aykırı bulunmuştur.
2. Sanığın, yargılama konusu eylemini kardeşine karşı ve 5237 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi kapsamında silahtan sayılan bıçakla işlediği anlaşılmakla, sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendinin uygulama maddesi olarak gösterilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.06.2016 tarihli ve 2016/17 Esas, 2016/202 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticeten hükmolunan 7 ay 15 gün hapis cezası ile mahkûmiyetin, 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin birinci fıkrası gereği ertelenmesine karar verildiği, bu kararın sadece sanık tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 22.10.2020 tarihli ve 2020/9537 Esas, 2020/14454 Karar sayılı ilâmıyla; “aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına” karar verilerek Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verildiği gözetilmeyerek bozma üzerine kurulan hükümde, erteleme müessesesinin uygulanmaması suretiyle 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği sanığın kazanılmış hakkının ihlâli, hukuka aykırı bulunmuştur.
D. Sanık Müdafiinin Vesaire İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe başlığı altında (C) bölümünde açıklanan nedenlerle Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2021 tarihli ve 2020/408 Esas, 2021/585 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2022 tarihinde karar verildi.