Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/2371 E. 2023/3173 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/2371
KARAR NO : 2023/3173
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Kasten öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Elbistan Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.03.2017 tarihli ve 2016/117 Esas, 2017/53 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 10.10.2019 tarihli ve 2017/1118 Esas, 2019/1761 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekilinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 … maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde; 5237 sayılı Kanun’un 81 … maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi; meşru savunma ve meşru savunmada sınırın aşılması hükümlerinin uygulanmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanık …’in polis memuru olduğu ve suç tarihi itibariyle 7,5 aylık hamile olan eşi … ile … Merkezi Dedebaba Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Ulu Camii önünde yürümekte oldukları, bu esnada, Ulu Cami avlusu kenarındaki ATM makinesinin önüne geldikleri, bu sırada karşı istikametten dosya kapsamındaki sağlık kurulu raporlarından da anlaşılacağı üzere orta derecede mental retardasyon ve epilepsi rahatsızlığı bulunup %70 oranında özürlü bulunan maktul …’in geldiği, maktulün elinde tek ağızlı, sivri uçlu bir bıçağın bulunduğu, aşamalarda yeminli beyanları alınan tanıklara göre söz konusu bıçağın maktul tarafından göğüs hizasına doğru, yukarı vaziyette, teşhir eder şekilde taşınmakta olduğu, tanıklar …, …, … ve …’in anlatımlarından da anlaşılacağı üzere maktul …’un elinde bıçak ile göğüs hizasına doğru yukarıda tutar ve teşhir eder vaziyette sanık …’in eşine doğru gelmekte olduğu, bunun üzerine sanık …’in üzerinde taşıdığı görev silahını belinden çıkardığı, maktul …’un elinde bıçakla …’na doğru yürümeye devam etmesi üzerine sanık …’in söz konusu silah ile maktul …’un sağ göğüs üst bölgesine doğru bir el ateş ettiği maktulün bu yaralanma sonucu öldüğü anlaşılmıştır.

2. Sanık üzerine atılı suçlamayı ikrar etmiştir.

3. Tanık beyanları dava dosyasında bulunmaktadır.

4. Adlî Tıp Kurumu … Adlî Tıp Grup Başkanlığı tarafından tanzim edilen 16.12.2015 tarihli maktul …’a ait otopsi raporunun tetkikinde; “Maktulün sağ göğüs önde 3. İnterkostal aralık midklavikuler hatta 1 cm çapında ateşli silah yaralanması bulunduğu; söz konusu ateşli silah yaralanmasının müstekilen öldürücü nitelikte olduğu,” belirtilmiştir.

5. Afşin İlçe Devlet Hastanesinin 05.11.2014 tarihli engelli sağlık kurul raporuna göre maktulde orta düzeyde mental retardasyon bulunduğu ve %70 oranında özürlü olduğu anlaşılmıştır.

6. Jandarma Genel Komutanlığı tarafından tanzim edilen 27.10.2016 tarihli 2015/4563 numaralı uzmanlık raporu dava dosyasında bulunmaktadır. Olay yeri inceleme raporu, keşif tutanağı dava dosyasında bulunmaktadır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Polis memuru olarak görev yapan sanığın olay tarihinde … Merkezi Dedebaba Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Ulu Camii önünde 7,5 aylık hamile eşi ile birlikte yürüdüğü sırada elinde göğüs hizasında teşhir eder şekilde bıçak taşıyan orta düzeyde mental retardasyon rahatsızlığı bulunan maktul ile karşılaştıkları, maktulün elinde bıçak ile üzerlerine gelmesi üzerine sanığın yakın mesafeden silahla 1 el ateş ettiği, sanığın silahından çıkan merminin maktulün hayatî bölgesi olan göğüs bölgesine isabet etmesi sonucu maktulün öldüğü olayda; maktul tarafından doğrudan sanığın eşinin yaşam hakkına yönelmiş bir saldırının ya da bıçakla oluşmuş herhangi bir yaralanmanın bulunmaması, sanığın polis memuru olması nedeniyle silahları nerede ne şekilde kullanacağı konusunda tecrübe sahibi olması ve maktulün elinde bıçakla sanık ile eşinin üzerine doğru geldiği olayda silahını çıkaran sanığın maktulün gelmesini, önlemeye yetecek biçimde ve hayatî olmayan bölgelerine yöneltme olanağı bulunmasına rağmen maktulün göğüs bölgesine ateş ederek maktulü öldürmesinde sanık açısından meşru savunma veya meşru savunmada sınırın aşılması hükümlerinin uygulanma imkânının bulunmadığı, ancak maktulün sanık ile eşinin üzerlerine bıçakla gelmesinden dolayı sanığın haksız tahrik altında maktule ateş ettiğinin kabulünün gerektiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Sanık müdafiinin meşru savunma ve meşru savunmada sınırın aşılmasına yönelen temyiz sebepleri yönünden;
İleri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, sanığın olay tarihinde eşi ile yürümekte iken maktul tarafından doğrudan sanığın veya sanığın eşinin yaşam hakkına yönelen bir saldırının bulunmadığı anlaşılmasına karşın silahını çıkaran sanığın maktulün üzerlerine gelmesini engelleyecek, önlemeye yetecek biçimde ve hayatî olmayan bölgelerine yöneltme olanağı bulunmasına rağmen doğrudan maktulün göğüs bölgesine öldürme kastı ile ateş ettiği, alınan raporların yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından anılan temyiz sebeplerinin incelenmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Olay tarihinde polis memuru olarak görev yapan sanığın, eşi ile ilçe merkezinde yürümekte iken orta düzeyde mental retardasyon rahatsızlığı bulunan maktulün göğüs hizasında bıçak taşımak suretiyle

sanık ve eşinin üzerine doğru yürüdüğü, sanığın eşinin 7,5 aylık hamile olması, kendilerine yönelik silahlı saldırı olabileceği yönünde yanılgılı değerlendirmesi, olayın panik ve heyecanı ile hamile eşinin bayılması hususları beraber değerlendirildiğinde, meşru savunmada sınırın aşılması boyutuna ulaşmasa da maktulden sanığa yönelen ve haksız tahrik oluşturan eylemin niteliği ve boyutu dikkate alındığında 12 ile 18 yıl arasında ceza indirimi öngören 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesi ile yapılan uygulama sırasında azami düzeyde bir ceza indirimi belirlenmesi yerine makul olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Sanık hakkında kasten öldürme suçundan verilen cezada kamu görevlisi olan sanığın yüklenen suçu görevi nedeniyle kendisine teslim edilen demirbaş silah ile işlemiş olup olmadığının araştırılması ile sonucuna göre, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 266 ncı maddesi hükümlerinin tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 10.10.2019 tarihli ve 2017/1118 Esas, 2019/1761 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, Üye …’ın olayda meşru savunmada sınırın aşılması koşullarının bulunduğu yönündeki karşı oyu ve oy çokluğuyla BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.05.2023 tarihinde karar verildi.

K A R Ş I O Y

İncelemesi yapılan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 2017/1118 Esas, 2019/1761 Karar sayılı kararında uyuşmazlık konusu olan husus, sanık eyleminin vasıflandırılma noktasındadır.
Olay yeri Afşin ilçesidir. Yaklaşık 4 aydır ilçede görev yapan polis memuru sanık … gündüz saatlerinde yanında 7.5 aylık hamile eşi olduğu halde kaldırımda yürümektedir. Olay yeri çarşı içidir. Olay tarihi 30.09.2015’tir.
Sanık ve eşi bu şekilde yürürken karşı istikametten maktul … elinde bıçakla belirmiştir. Maktul doğuştan %80 oranında zihinsel engellidir. Cami civarında sürekli bıçakla dolaşması ise artık çevre ve ilçe halkı için sıradan bir olaydır.
Tanıklar ve sanığın eşi dahil, tüm beyanlara göre (sanık beyanıyla uyumlu şekilde) maktul elinde bıçak olduğu halde sanık ve eşinin yanına doğru gitmiş, hamile kadın çığlık atmış, sanık da silahını çıkarıp 1 el ateş etmiştir.

Olay günü tanıklarından … Traş, maktulün her gün çay ocağına geldiğini, olay günü akşam üstü geldiğinde elinde bıçak olduğunu ve çantasının çalındığından bahisle sinirli olduğunu, bu sinirle çay ocağından ayrıldığını, zaten 5 dk sonra vurulduğunu;
Tanık …, maktulün elinde bıçakla hamile kadının dibine kadar geldiğini, kadının çığlık attığını sanığın silahını çektiğini, maktulün, tekrar sanık ve eşinin üzerine bıçakla yürüyünce, sanığın ateş ettiğini;
Tanık … Kılıç, aracıyla geçerken bir kadının bağırdığını duyduğunu sonra patlama sesinin geldiğini, dönüp baktığında maktulün elinde bıçakla göğsünü tutup yere düştüğünü;
Tanık … önceden tanıdığı maktulün elinde kağıtlar ve bıçakla bir erkek ve hamile bir kadına doğru yürüdüğünü bıçağı bunlara yönelttiğini ve üzerlerine yürüdüğünü bunun üzerine erkek şahsın maktule 1 el ateş ettiğini söylemişlerdir. Oluşa dair farklı bir beyan veya maddi delil yoktur.
Tüm deliller, oluş ve maddi gerçeklik karşısında sanık eyleminin TCK’nin 27/2. maddesi kapsamında ele alınması gereklidir.
Şöyle ki;
1) Her ne kadar maktulün ilçede bilinen zihinsel durumu bıçakla dolaştığı yolundaki yadırganmayan genel halk bilinirliği var ise de, sanık daha 4 aydır ilçede görev yapmakta olup, maktulün akıl durumunu, bıçakla dolaşsa da zarar verici bir yanının olmadığını bilecek durumda değildir.

2) Objektif bir bakışla, elinde bıçakla birinin üzerine yürüyen bir yetişkin hayatın olağan akışına göre saldırgan ve tehlikelidir.

3) Sanık yanında hamile eşi ile yürümektedir. Kadın 7.5 aylık hamiledir ve fiziksel görünüm de bunu teyit eder. Sanık olay anında sivil de olsa polis olmakla görevi gereği husumete maruz kalması olağandır.

4) İkaza rağmen ve tanık …’in açık beyanı ile karısı çığlık atan, korkan, bu esnada tabancasını çeken ama maktulün bıçaklı hareket halini buna rağmen sonlandırmaması ile TCK’nin 25. maddesi koşulları artık gerçekleşir. Zira karşı taraf saldırıya elverişli bıçakla etkili mesafededir. Sanığın koruma yükümlülüğü de sadece kendine ait değildir. Yanında hamile karısı vardır.

5) Hamile karısının çığlık atması, ikaza rağmen ve hatta tabanca çıkarıldıktan sonra dahi maktulün doğrultulmuş bıçakla eylemsel halinin devem etmesi, oradaki çok kısa mesafe kriterleri ile sanığın eylemi artık TCK’nin 27/2. maddesi kapsamına evrilmiştir.
Sanığın, bu kısa mesafe, bağıran karısı ve mobil maktul yönünden bedensel bir karşı koyuş yükümlülüğü altına sokulması kabul edilemez ve olayın özelliklerine göre de adil değildir.

6) Sanığın polis olması hesabı ile, maktulü, daha az yaralayıcı bir yerinden vurması hususu ise tam da 27/2. madde de tanımlanmış “korku, heyecan veya telaştan” kaynaklı olarak beklenemez. Kaldı ki aradaki mesafe de artık 1-1,5 metre civarında kalmış olup maktul üzerlerine gelmeye devam etmektedir.

7) Sanığın eylemi karşı eylem ile “o anki hal ve şartlar” çerçevesinde orantılıdır. Örneğin sanık tahriki çağrıştıracak hiçbir harekette bulunmaması yani tahrik altında intikam hissi ile davranmamıştır. Sanık tek el ateş etmiş ve eylemine devam etmemiştir. Sanığın amacı kin duygusuna dayalı değil ve fakat saldırıyı defetmeye yöneliktir.

Önemli olan maruz kalınan saldırının sanığı içine düşürdüğü psikolojik durumdur. İşte kastı belirleyen de tam olarak bu psikolojidir.
Tüm bu delil ve veriler ışığında, sanık eyleminin TCK’nin 27/2. maddesi kapsamında tanımlanması gerektiği inancıyla, sanığın tahrik altında kasten adam öldürme suçunu işlediği yolunda görüş açıklayan Sayın çoğunluğa katılmıyorum.