Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/2021 E. 2022/7558 K. 03.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/2021
KARAR NO : 2022/7558
KARAR TARİHİ : 03.10.2022

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/794 E., 2018/2443 K.
SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEMYİZ EDENLER : Katılan vekili, sanık müdafii
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî temyiz isteminin reddi, kısmî temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması

Sanık müdafiinin temyiz istemi yönünden, gerekçeli temyiz dilekçesinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 295 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen 7 günlük kanunî süre geçtikten sonra sunulduğu belirlenmiştir.
Katılan vekilinin temyiz istemine ilişkin olarak İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.11.2018 tarihli ve 2018/794 Esas, 2018/2443 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, aynı maddenin son cümlesi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci fıkrası, 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir.
2. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 30.11.2018 tarihli ve 2018/794 Esas ve 2018/2443 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekili ile sanık ve müdafiinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 266 ncı maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci fıkrası, 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 8 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz istemi; sanık hakkında kurulan hükümde, koşulları oluşmadığı hâlde 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haksız tahrik indiriminin uygulanması suretiyle eksik ceza tayinine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Katılanın, sanığın kayınbiraderi olduğu, olay öncesi sanığın eşi ile aralarındaki ailevi anlaşmazlık nedeniyle ayrı yaşadıkları, olay tarihinde sanığın eşi ile telefonda aralarındaki sorunlar nedeniyle tartışması sonrasında, katılanın telefonla sanıkla görüşüp sanığın aksi kanıtlanamayan ve durşma aşamasında da Mahkememizce dinlenen tanıklar …, … ve … tarafından teyit edilen savunmasına göre katılanın sanığa telefonda hakaret ettiği, bu olay sonrası katılanın, temyiz dışı katılanlar olan babası … ve kardeşi … ile aynı araçla sanığın oturduğu evin önüne gittikleri, evin önüne geldiklerinde sanığı arayarak bina önüne çağırdıkları, sanık bina önüne gittiğinde yine sanığın tüm dosya kapsamına gözetildiğinde aksi kanıtlanamayan savunmasına göre katılanların kendisine hakaret etmeleri üzerine, uzman çavuş sanığın, görevi nedeniyle taşıdığı tabancası ile birden çok kez ateş edip katılan …’i … Adli Tıp Kurumunun, 06.04.2017 tarihli raporunda belirtildiği üzere batın içinde yaygın hemorajik mayiye ve trietzden itibaren 15 cm. tam kat mezo giriş ve çıkış deliğine, yaklaşık 80. cm’de giriş ve çıkış deliğine, retroperitonda hematoma, ince barsakta rezeke edilen perfore alana, proksimale uzanan açık tibia şaft kırığına, sol ayak 3. parmak distalindeki süture edilen kesiye, sağ iliak kanatta hafif deplase ve fragmante fraktürlere, komşuluğunda gluteus minimus kasında ve cilt altı yumuşak dokuda multiple kemik fragmanlarına neden olacak şekilde yaraladığı, katılanın bu yaralanmalar nedeniyle hayati tehlike geçirdiği ve vücudundaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi ağır (6) derecede olacak şekilde yaraladığı anlaşılmıştır.
Sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de suça teşebbüsten söz edebilmek için sanığın eylemine devam etmesine veya sonucun meydana gelmesine kendi iradesi dışında bir başka engelin varlığının tespit edilmesinin gerektiği, ceza hukuku sisteminde suça teşebbüsten söz edebilmek için gerekli olan elverişli vasıtalarla suçu işlemeye yönelik icra hareketlerinin başlaması gerektiği, dosya kapsamına göre öldürmeye teşebbüs eyleminin icra hareketi sayılacak ve sanığın da özgü kastını gösterir icra hareketlerine başladığına yönelik herhangi bir kanıtın bulunmadığı, dosya kapsamından 23/07/2016 günü saat 00.45’te düzenlenen olay görgü tespit yakalama üst arama ve muhafaza altına alma tutanağında sanığın suçta kullandığı tabancada şarjör içerisinde 6 adet dolu mermi bulunduğunun tespit edildiği, bu nedenle sanığın eylemine devam edip öldürme sonucunu elde etmeye elverişli silahı ve yeterli sayıda mermisi bulunduğu hâlde kalan mermileri de kullanıp sonucu elde etmesine kendi iradesi dışında bir engel tespit edilemediğinden, sanığın yaralama kastı ile hareket ettiğinin kabulüne karar verilerek sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan hüküm kurulduğu, sanığın haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlediği kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği cezadan (1/4) oranında haksız tahrik indirimi uygulanmasına karar verildiği belirlenmiştir.
2. Sanığın üzerine atılı suçlamayı tevil yoluyla ikrar ettiği anlaşılmıştır.
3. Katılan ile temyiz dışı katılanlar … ve …’in anlatımlarının birbirleri ile uyumlu olduğu görülmüştür.
4. Tanıklar….’nin beyanları dava dosyasında mevcuttur.
5. Suç tarihinde kolluk güçlerince tanzim olunan olay, görgü tespit, yakalama, üst arama ve muhafaza altına alma tutanağında; olay yerinde 15 adet boş kovun bulunduğu, sanığın suçta kullandığı ve görevi gereği kendisine tevdi edildiğini beyan ettiği … seri numaralı tabancayı kendi rızasıyla teslim ettiği belirtilmiştir.
6. … Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce tanzim olunan, 24.10.2016 tarihli;
“MKE marka fişeklere ait olan on beş (15) adet kovanın, T 0624-05 TE 008881 seri numaralı, 9×19 mm. çap ve tipinde fişek istimal eden, Türkiye yapısı, … marka … 16 compact model, yarı otomatik tabanca ile atıldıklarının tespit edildiği”
Görüşünü içerir kriminal rapor dava dosyasında mevcuttur.
7. Sanığın eylemi neticesinde katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı … Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 06.04.2017 tarihli;
“Batın içinde yaygın hemorajik mayi mevcut olduğu, trietzden itibaren 15 cm. tam kat mezo giriş ve çıkış deliği olduğu, yaklaşık 80. cm’de giriş ve çıkış deliği olduğu, kolon mezosu, dalak, her iki böbrekte patolojiye rastlanmadığı, retroperitonda hematom mevcut olduğu, incebağırsakta perfore alan rezeke edildiği, ucuca anastomoz yapıldığı, hastanın ortopediye devredildiği, ortopedi ameliyat notunda intraop genel cerrahi ekibinden devralındığı, açık tibia şaft kırığı (proksimale uzanan) tibia anterior 1/3 medialindeki açık yaradan faydalanılarak redükte edildiği, sol ayak 3. Parmak distalindeki kesinin primer sütüre edildiği, abdomen BT’de sağ iliak kanatta hafif deplase ve fragmante fraktürler olduğu, komşuluğunda gluteus minimus kasında ve cilt altı yumuşak dokuda multiple kemik fragmanları olduğu kayıtlıdır.
Yaralanmasının;
1. Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu,
2. Kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi bir müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı,
3. Vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi Hafif(1), Orta(2-3) ve Ağır(4-5-6) olarak sınıflandırıldığında ve birden fazla kırık olması nedeni ile skorlama yapılarak; şahısta saptanan kırıklarının müştereken; hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu,”
Görüşünü içerir adlî muayene raporu dava dosyasında bulunmaktadır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1. Sanığın, katılanın kız kardeşi tanık Merve ile evli olduğu, sanığın eşi olan tanık ile aile içi sorunlar yaşayarak fiilen ayrıldıkları ve boşanma aşamasına geldikleri, aralarındaki sorunların devam ettiği, katılanın, kız kardeşini rahatsız ettiği gerekçesi ile telefonda sanık ile tartıştığı, sanığın babasının evinde kalması nedeniyle katılanın, kardeşi ve babası ile birlikte sanığın kaldığı evin bina girişine gittikleri, sanığın da uzman çavuş olarak görev yapması nedeniyle taşıma ruhsatı bulunan suça konu tabanca ile bina girişine inerek üzerine gelmekte olan katılan ve yanındakilere doğrudan ateş ettiği, katılanın karınından 3 adet ve sol uyluğundan 1 adet olmak üzere ateşli silahla yaralandığı, sol tibiada şaft kırığı oluştuğu ve hayati tehlike geçirdiği anlaşılmıştır.
2İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında eylemin hukukî nitelendirmesine ilişkin görüş farklılığı bulunduğu belirlenmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince sanığın öldürmeye elverişli silah ile katılanın yaşamsal bölgelerine birden çok kez ateş etmek suretiyle katılanı, yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı, olayın oluş biçimi ve nedeni, suçta kullanılan aletin elverişli olması, adlî raporlara göre katılanda meydana gelen yaralanmanın niteliği gibi hususlar dikkate alınarak sanığın eyleme bağlı kastının öldürmeye yönelik olduğu kabul edilmiş ve 5237 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması cihedine gidildiği belirlenmiştir.
3. Teşebbüs aşamasında kalan eylem nedeniyle, meydana gelen yaralanmanın niteliği ile zarar ve tehlikenin ağırlığı gözetilerek 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takdîren 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın uzman çavuş olarak görev yaptığı için kendisine taşıma ruhsatı verilen silahı suçta kullanması nedeniyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 2014/631 Esas, 2016/349 Karar sayılı kararı dikkate alınarak belirlenen cezada 5237 sayılı Kanun’un 266 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca (1/3) oranında artırım ve sanığın, telefonda yaşanan tartışmada katılanın kendisine hakaret edip tehdit ettiği yönündeki savunmasının aksinin ispatlanamaması, katılan ve ailesinin toplanarak olay yerine gitmesi nedeniyle sanığın yüklenen suçu haksız tahrik altında işlediği kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haksız tahrik indirimi uygulandığı saptanmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
Sanık müdafiinin, huzurunda tefhim edilen hükme karşı 07.12.2018 tarihinde temyiz sebebi içermeyen dilekçe ile süre tutum talebinde bulunduğu ve gerekçeli temyiz sebeplerini bildirmek üzere gerekçeli kararın tarafına tebliğini istediği, gerekçeli kararın, 14.01.2019 tarihinde usûlüne uygun şekilde tebliğ edildiği ancak sanık müdafiinin 5271 sayılı Kanun’un 295 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir.” şeklinde belirtilen yedi günlük kanunî süre geçtikten sonra 23.01.2019 tarihinde gerekçeli temyiz sebeplerini bildirdiği anlaşıldığından sanık müdafiinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
B. Katılan Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Sanık hakkında kurulan hükme esas olan gerekçeli kararda, sanığın yargılama konusu eylemini, aksi ispat olunamayan savunmasına göre katılanın telefonda kendisine hakaret etmesi, katılanın babası ve kardeşi olan temyiz dışı katılanlar ile sanığın ailesiyle birlikte yaşadığı evin önüne gitmesi ve yine sanığın aksi ispat olunamayan savunmasına göre katılanın burada da kendisine hakaret etmesi şeklinde yöneltilen haksız bir hareketin neden olduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında işlediğinin kabulü ile sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca tahrik olarak kabul edilen fiilin niteliği ve tahrikin derecesi gözetilerek asgari oranda haksız tahrik indirimi uygulanmasına karar verildiği belirtildiği hâlde hüküm fıkrasında haksız tahrik indiriminin (1/3) oranında uygulanması suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişkiye neden olunması hukuka aykırılık bulunmuştur.
V. KARAR
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Katılan Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde yer alan (B) paragrafında açıklanan nedenle katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 30.11.2018 tarihli ve 2018/794 Esas, 2018/2443 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.10.2022 tarihinde karar verildi.