YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14807
KARAR NO : 2023/1242
KARAR TARİHİ : 22.03.2023
MAHKEMESİ:Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR :Kasten Öldürmeye Teşebbüs Etmek, 6136 Sayılı Yasaya Aykırılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sanık hakkında 6136 sayılı Yasa’ya aykırılık suçundan açılan davaya katılma ve bu suçtan kurulan hükmü temyize yetkisi bulunmadığından vekilinin bu hükme yönelik temyiz isteğinin 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 317 nci maddesi uyarınca REDDİNE, karar verilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un
310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2016 tarihli, 2013/128 Esas ve 2016/158 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs etme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına, sanık hakkında 6136 sayılı Yasa’ya aykırılık suçundan, 6136 sayılı Yasa’nın 13 üncü maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikici ve üçüncü fıkraları ve 58. maddenin altıncı fıkrası uyarınca 10 ay hapis ve 500 TL. adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına, karar verilmiştir.
2. Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2016 tarihli, 2013/128 Esas ve 2016/158 Karar sayılı kararının sanık müdafii ve müşteki Kurum vekili, tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.12.2018 tarihli ve 2018/3630 Esas 2018/5135 Karar sayılı kararı ile müşteki Bakanlık hakkında katılma hakkı verilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.09.2020 tarihli, 2018/546 Esas ve 2020/271 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak, müşteki Bakanlığın yargılamaya katılması sağlanmış ve sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına, sanık hakkında 6136 sayılı Yasa’ya aykırılık suçundan, 6136 sayılı Yasa’nın 13 üncü maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikici ve üçüncü fıkraları ve 58. maddenin altıncı fıkrası uyarınca 10 ay hapis ve 500 TL. adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Bakanlık vekilinin; ”kasten öldürmeye teşebbüs suçundan alt sınırdan ceza verilmesine ve takdiri indirim uygulanmasına ve Bakanlık lehine vekalet ücreti takdirine” ilişkindir.
Sanık ve müdafiinin; ”sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine, atılı suçu işlemediğine, eksik incelemeyle karar verildiğine,” İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık ile mağdur arasında önceden duygusal ilişki olduğu, olay anında ise her ikisinin de başka kişilerle evli oldukları, sanık ile mağdurun ailesi arasında ise adli merciilere yansıyan dosyalar olup husumetin mevcut olduğu, sanık olay günü saat 11:00 sıralarında sokakta arabayla gitmekte iken mağdur ile karşılaştığı, aralarında geçen konuşma sonrası sanığın mağdurun kolundan tutup arabaya bindirmek istediği, mağdur binmek istemediğinden direndiği, bunun üzerine sanığın üzerinde taşıdığı ve ele geçirilemeyen ruhsatsız tabancasını çekerek katılanın karın bölgesine dayamak suretiyle bir kez ateş ederek mağduru karnından vurarak hayati tehlike geçirmesine (ATK raporuna göre “umblicus 5 cm üzerinde kurşun giriş deliği ve etrafından nekrotik barut izi olduğu, sol lonber kurşun çıkış deliği olduğu, hayati tehlike geçirdiği,) neden olduğu, mağduru yaraladıktan sonra da olay yerinden kaçarak uzaklaştığı, anlaşılmıştır.
2. Sanığın inkar içeren savunması, mağdur beyanı, olay yeri inceleme raporu, İstanbul Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 09/09/2013 tarih ve 6752 karar sayılı raporu, sanığa ait güncel adlî sicil kaydı dava dosyasında bulunmaktadır.
3. Mağdur … ile ilgili İstanbul Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 09/09/2013 tarih ve 6752 karar sayılı raporuna göre;
”S O N U Ç;
Kişide batın bölgesinde tarif edilen ve batına girip mide, ince ve kalın barsakta lezyona neden olan ateşli silah yaralanmasının,
1. Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum OLDUĞU,
2. Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte OLMADIĞI,
3. Vücudunda kemik kırığı tespit edilmediği,
4. Yüz sınırları içerisinde cilt bütünlüğünü bozan travmatik lezyon tarif edilmediğinden yüzde sabit iz tayinine mahal olmadığı
5. Organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk tespit edilmediği oy birliği ile mütalaa olunur.”
Görüşünü içerir raporu dosya içerisinde mevcuttur.
4.Mağdur …’in beyanlarının dosya içeriği ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
5.Mahkemece Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.12.2018 tarihli ve 2018/3630 Esas 2018/5135 Karar sayılı bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
A.Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz Sebepleri
1. Katılan Bakanlık Vekilinin Ceza Miktarına İlişkin Temyizi Yönünden
Mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak tanzim olunan Olay ve Olgular başlığı altında (3) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Adlî Tıp Rapor içeriği karşısında sanığın eyleminin
sübuta erdiğinin kabulü ile hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmediği, anlaşıldığından, hükümde ceza miktarı yönünden hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Katılan Bakanlık Vekilinin Takdiri İndirim Sebebine İlişkin Temyizi Yönünden
Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiri indirim sebebi uygulanmasının Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında olduğu, ancak bu takdirin sınırsız ve denetime kapalı bir yetkiyi barındırmadığı, Yargıtay tarafından yapılacak değerlendirmenin, Mahkemenin takdirinin dava dosyasında mevcut veriler ile uyumlu şekilde şekillenip şekillenmediği ve yerinde ve yeterli gerekçeye dayanıp dayanmadığı ile sınırlı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece; “Sanığın yargılama süresindeki iyi halli davranışları sanık lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek cezasından TCK nın 62 maddesi hükümleri uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak…” şeklindeki gerekçeye istinaden sanık lehine takdiri indirim sebebi uygulanmasına karar verilmesi karşısında, Mahkemenin takdirinin dava dosyası kapsamına uygun şekillendiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Katılan Bakanlık Vekilinin Vekalet Ücretine İlişkin Temyizi Yönünden
Katılan Kurumun kendisini vekille temsil ettirdiği ve sanığın yargılama konusu suçtan mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmakla, buna rağmen katılan Kurum lehine vekâlet ücretine hükmolunmadığı anlaşılmakla, bu husus hukuka aykırı görülmüş ise de bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
B. Sanık ve Müdafiinin Temyizi Sebepleri
1. Sanık ve Müdafiinin Sübuta İlişkin Temyizi Yönünden
Mağdurun olayın başından beri mevcut istikrarlı beyanları, Olay Olgu (3) başlığı altında yer alan ayrıntısı belirtilen adli muayene rapor içeriği karşısında sanığın eyleminin sabit olduğu belirlenmekle, hükümde sübut yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Sanık ve Müdafiinin Eksik İncelemeye İlişkin Temyizi Yönünden
İleri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, alınan raporların yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, anlaşıldığından, anılan temyiz sebebinin incelenmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
C.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan Bakanlık vekili ile sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde (A-3) paragrafında açıklanan nedenle katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29/09/2020 tarihli, 2018/546 Esas ve 2020/271 Karar sayılı kararının, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince, hüküm fıkrasının mahsus bölümüne; “Karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi gereğince 6.810,00 TL maktu vekalert ücretinin sanıktan alınarak kendisini vekille temsil ettiren katılan Kuruma ödenmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
22.03.2023 tarihinde karar verildi.