Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/13955 E. 2022/10341 K. 23.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/13955
KARAR NO : 2022/10341
KARAR TARİHİ : 23.12.2022

(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

Teşekkül halinde uyuşturucu maddelerden esrar, eroin ve kokain ticareti yapmak suçundan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. maddesi ile görevli) 26/06/2006 tarihli ve 2004/363 Esas, 2006/177 sayılı kararı ile 15 yıl hapis cezasına hükümlü …’ın bu cezasının infazı sırasında, Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/12/2010 tarihli ve 2010/775 değişik iş sayılı kararı ile 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun hükümleri gereğince 25/12/2010 tarihinden itibaren şartla tahliye edilmesini müteakip, adı geçen hükümlünün bihakkın tahliye tarihi olan 27/12/2019 tarihinden önce 03/10/2016 tarihinde işlediği resmi belgede sahtecilik suçundan … 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/06/2018 tarihli ve 2017/32 Esas, 2018/553 sayılı kararıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılması nedeniyle, infaz savcılığının talebi üzerine şartla tahliyenin geri alınmasına, denetim süresinde suçun işlendiği 03/10/2016 tarihi ile bihakkın tahliye tarihi olan 24/12/2019 tarihleri arasındaki sürenin aynen infazına ilişkin İstanbul( Kapatılan) 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/01/2020 tarihli ve 2004/363 Esas, 2006/177 sayılı ek kararını takiben, bu defa infaz savcılığının hükümlü tarafından 03/10/2016 tarihinde işlenen suçun denetim süresi içerisinde kalmadığı gerekçesiyle yeniden karar verilmesine yönelik talebinin kabulü ile, hükümlünün müddetnamesine göre ceza infaz kurumunda geçirdiği sürenin 2737 gün, bu sürenin yarısının ise 1368 gün olduğu, şartla tahliye tarihine 1368 gün eklendiğinde deneme süresinin 24/03/2016 tarihine tekabül ettiği, bu halde şartla tahliyenin geri alınmasına sebep olan suçun deneme süresinin bitişinden sonra 03/10/2016 tarihinde işlendiği anlaşıldığından İstanbul( Kapatılan) 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/363 Esas, 2006/177 sayılı ek kararının kaldırılmasına dair İstanbul İnfaz Hakimliğinin 23/02/2022 tarihli ve 2022/4148 Esas, 2022/4128 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2022 tarihli ve 2022/266 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/09/2007 tarihli ve 2007/1-214-181 sayılı kararında belirtildiği üzere infaza ilişkin lehe oluşan hataların kazanılmış hakka konu olmayacağı gözetilerek yapılan incelemede,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 22/10/2021 tarihli, 2021/11571 Esas, 2021/13529 Karar sayılı ilamında “…hükümlünün infaza konu cezasından dolayı koşullu salıverilme hakkından yararlanabilmesi bakımından infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin belirlenmesinde 647 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan uygulamanın 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak
uygulamaya göre lehe olduğundan, somut olayda 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre değil, 765 sayılı Kanun’un 17. maddesi hükümlerine göre koşullu salıverilme kararının geri alınmasına karar verilmesi gerektiği, koşullu salıverilme ile ilgili uygulama bakımından 647 sayılı Kanun hükümleri ile 5275 sayılı Kanun hükümlerinin sadece lehe olan bölümlerinin alınıp karma uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlerin bir bütün olarak uygulanmasının zorunlu olduğu, bu haliyle bihakkın tahliye tarihine kadar infaz süreci devam eden hükümlünün bihakkın tahliye tarihinden önce ikinci suçun işlenmesi karşısında ikinci suçu işlediği tarih olan 08/05/2018 tarihi ile bihakkın tahliye tarihi olan 31/12/2018 tarihi arasındaki sürenin aynen çektirilmesine karar verilmesi gerektiği..” şeklinde açıklamaya yer verildiği,
Hükümlü hakkında İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. maddesi ile görevli) 26/06/2006 tarihli ve 2004/363 Esas, 2006/177 sayılı kararı ile 15 yıl hapis cezasına hükmedildiği,
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 647 sayılı Kanun’un 19 ve ek 2. madde hükümleri dikkate alınarak 1/2 oranında ve ayda 6 gün indirim yapılmak suretiyle düzenlenen 29/11/2007 tarihli ve 2007/3510 sayılı müddetnamede bihakkın tahliye tarihinin 27/12/2019, koşullu salıverilme tarihinin ise 28/12/2010 olarak tespit edildiği,
Koşullu salıverilme ile ilgili mevzuat incelendiğinde;
Mülga 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un “Şartla Salıverilme” başlıklı 19. maddesinin 1. fıkrasında “(Değişik fıkra: /11/03/1986 – 3267/1 md.) ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 25 yıllarını; müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 20 yıllarını; diğer şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkum edilmiş olanlar hükümlülük süresinin ½’ni; çekmiş olup da tüzüğe göre iyi halli hükümlü niteliğinde bulundukları takdirde, talepleri olmasa dahi şahsi şartla salıverilirler.”
Aynı Kanun’un Ek 2. maddesinde “Hükümlülerin yarı açık veya açık cezaevlerine seçilmelerine karar verme işlemi, Adalet Bakanlığınca her yılın Ocak ayı içerisinde tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarına bildirilen şartla salıverilme tarihine göre yapılır. Bakanlıkça bildirilen bu tarih aşılmamak ve kapalı kurumlarda çalışanlara öncelik tanınmak kaydıyla; 9, 10 ve 11 inci maddeler gereğince tabi tutulacakları müşahadeleri sonucu yarı açık veya açık müesseselere naklolunan hükümlülerin; anılan müesseselerde kaldıkları her ay için 6 gün, 19 uncu maddenin 1, 2 ve 3 üncü fıkralarına göre tespit edilecek şartla salıverilme tarihlerinden indirilmek suretiyle şartla salıverilme işlemi yapılır.”,
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 17. maddesinin 1. fıkrasında “(Değişik fıkra: 07/12/1988 – 3506/1 md.) şartla salıverilmiş olan hükümlü, geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları yerine getirmez ise, şartla salıverilme kararı geri alınır. Bu takdirde suçun işlendiği tarihten sonraki kısım hükümlünün ceza süresine mahsup
edilmeyerek aynen çektirilir ve şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazı ile ilgili olarak bir daha şartla salıverilmeden yararlanamaz.” şeklinde,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Koşullu Salıverme” başlıklı 107. maddesinin 2. fıkrasında “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmidört yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.” ve 6. fıkrasında “Koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Bu haliyle hükümlünün infaza konu cezasından dolayı koşullu salıverilme hakkından yararlanabilmesi bakımından infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin belirlenmesinde 647 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan uygulamanın 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak uygulamaya göre lehe olduğu, somut olayda 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre değil, 765 sayılı Kanun’un 17. maddesi hükümlerine göre koşullu salıverilme kararının geri alınmasına karar verilmesi gerektiği, koşullu salıverilme ile ilgili uygulama bakımından 647 sayılı Kanun hükümleri ile 5275 sayılı Kanun hükümlerinin sadece lehe olan bölümlerinin alınıp karma uygulama yapılmasının mümkün olmadığı, hükümlerin bir bütün olarak uygulanmasının zorunlu olduğu, bu haliyle bihakkın tahliye tarihine kadar infaz süreci devam eden hükümlünün bihakkın tahliye tarihinden önce kasıtlı birden çok suçtan hapis cezasıyla mahkumiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, 5275 sayılı Kanun’un 107/13. maddesinin hükümlü lehine olduğundan bahisle şartla tahliyenin geri alınmasına ve ikinci suçun işlendiği 03/10/2016 tarihi ile bi hakkın tahliye tarihi olan 24/12/2019 arasındaki sürenin aynen infazına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 24/10/2022 gün ve 94660652-105-34-17940-2022-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

TÜRK MİLLETİ ADINA

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre açıklanan sebeple yerinde görüldüğünden, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2022 tarihli ve 2022/266 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309.
maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23/12/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.