Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/1293 E. 2023/7061 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1293
KARAR NO : 2023/7061
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2017/766 E., 2017/1029 K.
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık Hakında maktul …’e yönelik eylem bakımından kurulan hükme ilişkin bir temyiz başvurusu bulunmadığı anlaşılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.06.2017 tarihli ve 2017/33 Esas, 2017/88 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 15.12.2017 tarihli ve 2017/766 Esas ve 2017/1029 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili, katılan … vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 … maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan … vekilinin temyiz istemi; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, eksik soruşturma ve kovuşturma ile karar verildiğine, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü verilmesi gerektiğine ilişkindir.

2. Katılan … Hizmetler Bakanlığı vekilinin temyiz istemi; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Maktul …’ın olayın meydana geldiği ….., Kum Ocağının sahibi ve işleticisi olan katılan …’ın annesi olduğu, diğer maktul …’in de söz konusu kum ocağında çalışan olduğu, 03.08.2013 günü maktullerin bedenlerinin tamamen yanarak deforme olmuş vaziyette kısmen toprağa gömülü olduğu halde bulunması üzerine yapılan soruşturma sonucunda kum ocağındaki atölye kısmında bulunan sigara izmariti üzerinde ATK Biyoloji İhtisas Dairesinin 27.09.2013 tarihli rapor içeriğine göre sanık …’ın DNA’sı ile uyumlu bulgular tespit edilmesi ve sanık …’nın cep telefonunun olayın meydana geldiği Küçüksinekli köyü civarında saat 17:54 ile 20:28 arasında sinyal aldığının tespit edilmesi nedeniyle sanık hakkında maktul …’e yönelik kasten öldürme, maktul …’ye yönelik bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme suçlarını işlediği iddia edilerek bu suçlardan cezalandırılması için dava açılmış ise de; olayın meydana gelmiş olduğu… Kum Ocağı’nın olay tarihi itibariyle halen faal ve çalışır vaziyette olduğu, katılan …’ın ve kum ocağında çalışan tanık …’in bu hususta alınan beyanlarında kum ocağındaki çalışmanın olay günü itibariyle akşam 18:00 sıralarına kadar devam ettiği, sanık …’nın cep telefonunun sinyal aldığı söylenen Küçüksinekli köyü bölgesindeki baz istasyonunun sadece kum ocağını değil GSM operatöründen gönderilen haritadan da görüleceği üzere büyük bir alanı kapsadığı, kaldı ki tanık …’ın sanığı iftar saatinde kahvenin önünde bisiklete binerken gördüğü yönündeki beyanı ve takvime göre 02.08.2013 tarihi itibariyle İstanbul ilinde akşam ezanı saatinin 20:29 olması hususu nazara alındığında, sanığın cep telefonunun Küçüksinekli köyü bölgesinde bulunan baz istasyonundan sinyal aldığında sanığın Büyükkılıçlı köyünde olduğunun anlaşıldığı, sanık … ile katılana ait kum ocağından hurda satın almak üzere anlaştığını belirten tanık …’ın; sanıkla hurda alımını konuşmak için olay gecesi Büyükkılıçlı köyüne gittiği, sanığı iftar yemeği sırasında kahvenin önünde bisiklete binerken gördüğü, iftar yemeğinden sonra sanıkla buradaki kahvede saat 21:30-22:00 suraları arasında görüştüğü yönündeki ifadesi nazara alındığında katılan … tanıkların kum ocağından ayrılmasından sonra sanığın Büyükkılıçlı köyünde görülmesi arasında yaklaşık iki buçuk-üç saatlik zaman dilimi olması, bu süre içerisinde her iki maktulün öldürülmesi, cesetlerinin yakılması, kısmen parçalanması daha sonra da yine kısmen gömülmesi işlemlerinin gerçekleşmesi hatta olay yeri inceleme ekibince olay yerinde de tespit edildiği üzere maktullere ait kan lekelerinin maktul …’nin kalmış olduğu barakanın duvarlarından temizlenmiş olması, daha sonrasında da sanık savunması ve tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere aralarında en kestirme patika yoldan yürüme ile yaklaşık bir buçuk saatlik mesafe bulunan Büyükkılıçlı köyüne sanığın yürüyerek varmasının mümkün olmaması, atölyede bulunan ve kriminal incelemede sanığa ait dna bulgusu tespit edilen sigara izmaritlerinin eylemi sanığın gerçekleştirdiğine dair tek başına delil teşkil etmeyeceği, zira sanığın söz konusu olayın meydana geldiği kum ocağına yabancı olmadığı, katılan …’ın beyanından da anlaşılacağı üzere olaydan bir hafta öncesine kadar sanığın söz konusu kum ocağında çalıştığı, bu nedenle atölye kısmında sanığın çalıştığı dönemden sigara izmaritlerinin kalmış olabileceği, kaldı ki sanığın olay günü kum ocağına maktul … ile görüşmeye gittiğine ve bu sigara izmaritlerini bu görüşme sırasında içtiği sigaraların izmaritleri olduğuna dair beyanlarının aksine dosya kapsamında delil bulunmadığı, her ne kadar sanığın daha önce alınan ifadelerinde söz konusu kum ocağına gitmediğini savunmasına rağmen, sigara izmaritlerinin bulunmasından sonra bu yönde savunma yapmış olmasının çelişkili olduğu iddia edilmiş ise de; sanığın olay günü kum ocağına gitmiş olması ve maktullerin aynı gün kum ocağında öldürülmüş olması ve bu olayın kendi üzerine kalabileceği korkusuyla doğruyu söylemediği yönündeki savunmasının aksine de dosyada delil bulunmadığı, her iki maktulün öldürülmesi, parçalanması, yakılması ve gömülmesi, daha sonra olay yerinin temizlenerek delillerin yok edilmesi gibi ancak birden çok kişiyle, profesyonelce ve soğukkanlılıkla yapıldığı kanaatine varılan eylemlerin sanık tarafından yapıldığına dair sigara izmaritinde bulunan sanığa ait dna tespiti dışında başkaca delil de bulunmadığı gibi, sanığın soruşturma aşamasında şüpheli olarak ifadesi alınmasına rağmen serbest bırakılmış olması, buna rağmen kaçmamış olması, tutuklandığı güne kadar olay mahalinden uzaklaşmamış olması gibi davranışları da nazara alındığında mahkememizde sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair savunmasının aksine mahkûmiyetine yeterli delil bulunmadığı kanaati beraatine karar verilmiştir.

2. Sanık savunmaları, katılan … tanık beyanları dava dosyasında bulunmaktadır.

3. 16.12.2013 tarihli Otopsi raporuna göre maktul …’nin ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kosta kesisi ile birlikte iç organ ve büyük damar kesilerinden gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu belirtilmiştir.

4. Olay yeri fotoğrafları, TİB kayıtları, 04.08.2013 tarihli otopsi tutanağı, 21.08.2013 tarihli tutanak-2 başlıklı tutanak, 27.09.2013 tarihli Biyoloji İhtisas Dairesi raporu, olay yeri inceleme raporu, 06.08.2013 tarihli muhafaza altına alma formu, 03.08.2013 tarihli ölü muayene tutanağı, 16.12.2013 tarihli otopsi raporu, olay yeri krokileri, 16.01.2014 tarihli Biyoloji İhtisas Dairesi raporu, 08.11.2013 tarihli İstanbul KPL ekspertiz raporu, 20.12.2013 tarihli Biyoloji İhtisas Dairesi raporu, 18.12.2015 tarihli Vodafone sinyal bilgileri, 15.12.2015 tarihli Turkcell sinyal bilgileri, 13.01.2016 tarihli Avea sinyal bilgileri, sanığa ait nüfus ve adlî sicil kaydı dava dosyasında bulunmaktadır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık hakkında kurulan beraat hükmünde bir isabetsizlik bulunmadığı, eksik inceleme bulunmadığı, çok sayıda kişinin çalıştığı birden fazla kişinin anahtar ve diğer aletlere erişme olanağının bulunduğu kum ocağında ilgili hususların saptanabilmesinin ve bu bağlamda araştırmadan umulan faydanın gerçekleşmesinin mümkün bulunmadığı nazara alınarak tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

2. İleri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, sanığın savunmasının aksine dosyada delil bulunmadığı, her iki maktulün öldürülmesi, parçalanması, yakılması ve gömülmesi, daha sonra olay yerinin temizlenerek delillerin yok edilmesi biçiminde gerçekleştirildiği anlaşılan eylemlerin sanık tarafından yapıldığına dair kum ocağının atölye kısmında bulunan sigara izmariti üzerindeki sanığa ait DNA tespiti dışında başkaca delil bulunmadığı, olay günü iftar vaktinde kahvehanede birlikte oturduğu tanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere sanığın olağan dışı bir davranışının tespit edilmediği nazara alındığında sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair savunmasının aksine mahkûmiyetine yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından anılan temyiz sebeplerinin incelenmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 15.12.2017 tarihli ve 2017/766 Esas ve 2017/1029 Karar sayılı kararında katılan … vekili, katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Silivri Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

21.11.2023 tarihinde karar verildi.