Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2022/12603 E. 2023/596 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/12603
KARAR NO : 2023/596
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 29.09.2022 tarihli ve 2022/6907 Esas, 2022/7495 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.11.2022 tarihli ve KD-2020/85667 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, sanık hakkında kurulan hükümde suç vasfının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 inci maddesinin birinci fıkrası ve 35 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında yer alan kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğundan bahisle temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına ilamının kaldırılmasına ve Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

II. GEREKÇE
Sanık ile katılanın daha önce bir süre gönül ilişkisi yaşadıkları, ancak katılanın ilişkiyi sonlandırdığı, ilişkiye devam konusunda ısrarcı olan sanığın olay tarihinden önce de katılana bu hususta baskı yaptığı, katılanın sanık hakkında şikayetçi olması üzerine sanık aleyhine tedbir kararı verildiği, olay tarihinde saat 20:30-21:00 sıralarında katılanın annesi ….,. ve kardeşi…..,. ile birlikte misafirlikten dönüp yürüyerek evlerine gittikleri sırada sanığın yanlarına gelerek durdurduğu ve katılanın annesi ….,.’ye katılan …’i kastederek “Kızını alıp götüreceğim” dediği, …..,’nin “Kız istemiyor” demesi üzerine sanığın, katılana dönerek “Benimle geleceksin” dediği, katılanın istemediğini ve gitmeyeceğini söylemesi üzerine sanığın sinirlenerek belinden çıkardığı tabanca ile katılanın bacaklarına doğru birkaç el ateş ettiği ve motosiklete binerek olay yerinden uzaklaştığı, katılanın ikisi sağ bacağına, ikisi sol bacağına olmak üzere toplam dört isabet aldığı, katılanın yaralanmasına ilişkin Isparta Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 03.12.2019 tarihli raporda belirtildiği üzere hayati tehlike geçirecek ve hayati fonksiyonları ağır (4.) derecede etkiler nitelikte vücutta kemik kırıkları oluşacak şekilde yaralandığı anlaşılmıştır.

Sanığın hedef aldığı vücut bölgesi, eyleme devam etme imkanı varken kendiliğinden sonlandırılmış olması ve katılanın aşamalardaki beyanlarının kısmi çelişkiler içermesi göz önüne alındığında sanığın eyleme bağlı ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğunun anlaşılması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy çokluğuyla REDDİNE,

2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 29.09.2022 tarihli ve 2022/6907 Esas, 2022/7495 Karar sayılı temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

23.02.2023 tarihinde karar verildi.

(Karşı oy)

K A R Ş I O Y

Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin 2022/12603 Esas, 2023/596 Karar sayılı kararının çoğunluk görüşüne, sanık …’un mağdur …’ye karşı gerçekleştirdiği eylemin kasten öldürme suçuna teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden katılmamaktayım.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin uyumlu içtihadına göre, gerçekleştirilen eylem kasten öldürme&kasten yaralama olarak vasıflandırılırken, failin olay öncesi ve sonrasındaki söz ve davranışları, suçta kullanılan alet ve kullanılış şekli, mağdurun vücudundaki isabet yerleri, sayısı ve harabiyetleri, eyleme son veriliş şekli birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.
Dosya içeriğine, mağdur …’in soruşturma ve kovuşturma evresindeki beyanlarına, tanık …’ın uyumlu anlatımlarına, doktor raporlarına ve tutanaklara göre; mağdur … ile sanık … arasında olay tarihinden önce bir gönül ilişkisi yaşandığı, ilişkinin mağdur tarafından sonlandırıldığı, mağdurun kendisinden ayrılmasını ve evlenme teklifini kabul etmemesini hazmedemeyen sanığın olaydan yaklaşık bir yıl önceden olay gününe kadarki süreçte tehditkâr tavır takındığı, tehditler nedeniyle mağdurun şikâyetçi olduğu, gerek 2012 yılında gerekse 2013 yılında sanık … hakkında 6284 sayılı Kanun hükümleri gereğince tedbir kararları verildiği, olay günü mağdurun yanında annesi …ve tanık …olduğu halde sanık …’un silahlı bir şekilde yollarını kestiği, evlenme isteğini yinelediği, teklifin kabul edilmemesi üzerine diz üstü ve diz bölgesini hedef alarak silahını birkaç kez ateşlediği, mağdurun yere düşmesi üzerine silahı başına dayayarak tetiği düşürdüğü ancak silahın ateş almayarak merminin boşa attığı, bu kez diğer ayağının diz bölgesini hedef gözeterek atış etmek istediği, bu sırada çıkan merminin bir kez daha mağdurun dizine isabet ettiği, silahın tutukluk yapması üzerine olay yerinden uzaklaştığı, olay yerinde olan akrabaları tarafından acil hastaneye kaldırılan ve hayati tehlike geçiren mağdura genel anestezi altında operasyon yapılarak hasar gören sağ bacağındaki tibia açık parçalı kırığının (ağır 5 derecede), sol bacağındaki atar ve toplardamarlar ile sinirlerin onarıldığı, operasyon sırasında ortopedi hekimlerinin yanı sıra kalp damar cerrahlarının da müdahale ederek tam kat ayrıldığı tespit edilen sol poplietal arterin ve iki adet tam kat kesik olduğu tespit edilen sol poplietalveninsütüre edildiği, 13 ünite kan ve kan ürünü verilen mağdurun yaşama döndürüldüğü olayda;sanık …’un mağdur …’e yönelen kastı öldürme olarak vasıflandırılmalıdır.
… Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin “soruşturma aşamasında …..,’in kafasına ateş ettiğinden bahsetmemesi ve özellikle olay yerinde 3 adet boş kovan ele geçirilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde” mağdur …’in beyanına itibar edilmediğine ilişkin gerekçesi oluşa ve dosya içerisindeki deliller ile uyuşmamaktadır. Şöyleki; tedavi evrakına ve doktor raporlarına göre 01.07.2013 tarihinde hastaneden taburcu olan mağdurun olaydan bir gün sonra karakolda giderek birkaç cümleden ibaret yazılı şekilde ifade vermesi mümkün değildir. Kanaatimizce bu ifade polis memurlarının mağdurun ölümünden şüphelenerek ölmeden önce ifadesini evraka eklemek, şüphelinin kimliğini belirlemek ve şikâyet bulunup bulunmadığını saptamak amacıyla hastaneye giderek aldıkları bir beyandır. Mağdur …, detaylı bir şekilde ilk ifadesini kovuşturma evresinde vermiş ve olayı anlatmıştır. Mağdurun mahkeme huzurundaki anlatımı tek tanık olan …’ın ve olay yeri incelemede ele geçirilen deliller ile uyumludur. Sanık …, 9 mm çaplı ruhsatsız silahı ile mağdurun vücudunda 8 adet giriş çıkışlı (toplam 4 isabet ile) yara oluşturmuş, başına ateş etmek istemesine rağmen silah ateş almamıştır. Olay yeri inceleme raporuna göre olay yerindeki kan birikintisinin çevresinde 3 adet 9 mm boş kovanın yanı sıra 4 adet ateş almamış 9 mm mermi çekirdeği bulunmuştur. Sanık …’un silahı tutukluk yaptığından baş bölgesine yapmak istediği atış isabet bulmamıştır. Baş bölgesine yapılmak istenen atışın yanında diz bölgesinin tamamen harap olarak kan kaybı oluşması amacıyla atılan en az 4 merminin yanı sıra 3 adet mermi tabanca ateş almadığından boşa atılmıştır. Mağdur …’in dava konusu olan eylem nedeniyle ölmemesi kanaatimizce şansından kaynaklanmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, sanık … ve mağdur … arasında husumet bulunması, olaydan önce mağdurun sürekli sanık tarafından tehdit edilmesi, sanık …’un olaydan önceki davranışları, suçta kullanılan aletin cinsi, kullanılış şekli, hedef alınan vücut bölgeleri ve vücutta oluşan harabiyet, sanığın baş bölgesine ateş etmek istemesine rağmen elinde olmayan nedenle atışın gerçekleşmemesi dikkate alındığında öldürme kastı içinde hareket ettiği kanaatine varılan sanık hakkında ilk derece mahkemesi tarafından kasten öldürmeye teşebbüsten kurulan hükme yönelen istinaf başvurularının reddedilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından duruşma açılarak eylemin kasten yaralama olarak vasıflandırılmasının hukuka aykırı olduğu düşüncesindeyim. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken itirazın reddine ilişkin karar veren çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.