Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/8325 E. 2021/8709 K. 24.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8325
KARAR NO : 2021/8709
KARAR TARİHİ : 24.05.2021

Kasten yaralama suçundan sanık …’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-e, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına dair Ardahan Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2017 tarihli ve 2015/487 Esas, 2017/15 sayılı kararının 08.02.2017 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 12.07.2018 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanması ile adı geçen sanığın, 5237 sayılı Kanun’un 86/2, 86/3-e, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Ardahan Asliye Ceza Mahkemesinin 02.03.2020 tarihli ve 2019/754 Esas, 2020/107 Karar sayılı kararını takiben, 5271 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin d bendinde yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan basit yargılama usulü yönünden Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı üzerine oluşan yeni duruma göre lehe olan hükümlerin uygulanmasına yönelik Ardahan Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan uyarlama talebinin reddine dair Ardahan Asliye Ceza Mahkemesinin 02.10.2020 tarihli ve 2019/754 Esas, 2020/107 Karar sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrası dosyanın basit yargılama usulü yönünden değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Ardahan Ağır Ceza Mahkemesinin 16.10.2020 tarihli ve 2020/324 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 16.02.2021 tarihli ve 2020/18790 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2021 tarihli ve 2021/29287 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
5271 sayılı Kanun’un 251. maddesinde yer alan “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir” ve anılan Kanun’un geçici 5. maddesinde yer alan “(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla; …c) 250 nci maddede düzenlenen seri muhakeme usulü ile 251 ve 252 nci maddelerde düzenlenen basit yargılama usulüne ilişkin hükümler, 01.01.2020

tarihinden itibaren uygulanır. d) 01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklindeki düzenlemeler ile,
Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 sayılı kararı ile geçici 5. maddenin d bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş,…” ibaresinin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde,
Somut dosya kapsamında, sanığın mahkumiyetine konu suçun, 5271 sayılı Kanunu’nun 251. maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğu, hükmün açıklanmasına ve mahkumiyete dair kararın 02.03.2020 tarihinde verildiği, Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı kararının 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, 1982 Anayasasının 153/5. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, anılan kararın kovuşturma evresinin ise iptal kararı yürürlüğe girmeden sona erdiği ve mahkemesince karar verildiği,
Diğer yandan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11-1. cümlesinde yer alan, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, mahkemenin hükmü olduğu gibi açıklamak zorunda olduğu, basit yargılama usulünün uygulanmasının bir zorunluluk olmadığı ve tamamen hakimin takdir hakkına ilişkin olduğu, kaldı ki, 5271 sayılı Kanun’un 251/6. maddesinde yer alan, “Mahkemece gerekli görülmesi hâlinde bu madde uyarınca hüküm verilinceye kadar her aşamada duruşma açmak suretiyle genel hükümler uyarınca yargılamaya devam edilebilir.” şeklindeki düzenlemenin de basit yargılama usulünün uygulanmasının tamamen hakimin takdir hakkında ilişkin bir konu olduğunu teyit ettiği,
Ayrıca anılan Kanun’un Geçici 5. maddesinin 1/d bendinde yer alan, “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklindeki düzenlemenin, “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresi aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ise de, anılan cümlede yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin hükmün açıklandığı tarih itibarıyla iptal edilmediği, Anayasa mahkemesinin iptal kararından önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin dosyalarda yargılamanın sona erdirilerek esasen hüküm kurulduğu, ancak kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı da nazara alındığında, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe girmesinde önce hükme bağlanmış bir kararın mahkemesince olduğu gibi açıklanmasında zorunluluk olduğu hususları da birlikte değerlendirildiğinde,

Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlük tarihinden önce verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların deneme süresi içerisinde işlenen kasıtlı bir suçtan dolayı yine Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli iptal kararının yürürlük tarihinden önce hükmün açıklanması sırasında basit yargılama usulünün uygulanamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
İncelenen dosyada; sanığın mahkumiyetine konu suçun, 5271 sayılı Kanun’un 251. maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğu anlaşılmış ise de; mahkemece 02.03.2020 tarihinde karar verilmiştir. Mahkemenin karar tarihinde basit yargılama usulüne ilişkin 5271 sayılı CMK’nin 251. maddesi yürürlükte bulunduğundan yeniden uyarlama yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Böylece, itirazın reddi yerine kabulüne karar veren mercii kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Ardahan Ağır Ceza Mahkemesinin 16.10.2020 tarihli ve 2020/324 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.