Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/724 E. 2021/3680 K. 10.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/724
KARAR NO : 2021/3680
KARAR TARİHİ : 10.03.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyetlere dair

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Katılan sanıklar … ile … müdafiilerinin sanık müdafii sıfatıyla ve sanık …’nin sanık sıfatıyla temyiz süre tutum dilekçeleri sundukları ve sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümlerini temyiz ettikleri, bu nedenle sanık … hakkında müşteki …’e yönelik tehdit suçundan verilen beraat hükmünün temyiz kapsamında bulunmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Sanık … ile sanıklar … ve … müdafiilerinin temyiz talepleri üzerine sanıklar hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara yönelik temyiz taleplerinin, itiraz olarak kabulü ile 5271 sayılı CMK’nin 231/12. maddesince gereğince Artvin Ağır Ceza Mahkemesince incelenip, 16.10.2017 tarih ve 2017/393 Değişik iş sayılı kararı ile sonuçlandırıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları temyiz incelemesi dışında tutulmuştur.
1) Sanık …’ın müşteki …’yi kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Hükmün, sanığın 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca temel cezasının belirlendiği paragrafında müşteki Tülay’ın Tıryaki olan soy adının Tiryaki olarak gösterilmesi suretiyle maddi yazım hatası yapılması,
b) Sanığın kasten yaralama eylemi nedeniyle Rize Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim edilen 06.03.2012 tarihli adli rapora göre müşteki Tülay orta (2.) derecede kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmış olup, sanığın 18.06.2012 tarihli duruşmada, suç sebebiyle varsa müştekide oluşan zararları karşılamaya hazır olduğunu belirttiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre basit bir araştırmayla tespit edilebilecek nitelikteki zarar miktarı belirlenerek sanığa tespit edilen bu zarar miktarını gidermeyi kabul edip etmeyeceğinin sorularak, müştekinin zararını karşılayıp karşılamaması durumuna göre sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b) 5237 sayılı TCK’nin 50/6. maddesi seçenek tedbirlere uyulmaması halinde yapılacak uygulamayı düzenlemiş olup, seçenek yaptırım olan adli para cezasının yerine getirilmemesi halinde 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesi ile uygulama yapılacağı, seçenek tedbirlerinin yasal süresi içerisinde yerine getirilmeye başlanmaması ya da başlandığı halde devam edilmemesi halinde TCK’nin 50/6. maddesi uyarınca hükmü veren mahkemece hapis cezasının kısmen ya da tamamen infazına dair bir karar verileceği, adli para cezasının yerine getirilmemesi halinde ise 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesi gereğince Cumhuriyet savcısı tarafından hapis cezasına çevrileceği gözetilmeksizin, hakkında adli para cezasına hükmolunan sanığa TCK’nin 50/6. maddesine göre ihtarat yapılmasına karar verilerek infazı kısıtlayacak şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA,
2) Sanık … hakkında müşteki …’ı kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
a) Sanıklardan …’ün müşteki … …’ı bıçak ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanması eylemi sırasında olay yerinde bulunan sanık …’ın sanık …’a suçta kullanılan bıçağı vermek suretiyle yardım ettiğinin iddia ve kabul edildiği olayda, sanığın müsnet suçu inkar ettiği, diğer müşteki sanıklardan …’ın aşamalardaki beyanı dışında suçta kullanılan bıçağın sanık tarafından olay esnasında sanık …’a verildiğine dair şüpheden uzak bir delil olmadığı, dosya kapsamı ve oluşa göre olayın iki aile arasında önceye dayalı ve halen devam eden bir husumetten kaynaklandığı, önceden yaşanan olaylar sebebiyle derdest ve sonuçlanmış davaların mevcut olduğu, dolayısıyla sanık …’in bu husustaki beyanının sanık …’ın mahkumiyete yeter derecede kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak bir delil mahiyeti arzetmediği, müşteki …’a yönelik sanık …’ın kasten yaralama eyleminde, sanık …’ın TCK’nin 37 veya 39. maddeleri kapsamında bir katılımının olduğuna dair dosya kapsamı ve oluşa göre mahkumiyet açısından yeterli, şüpheden uzak bir delil olmadığı gözetilmeden 5271 sayılı CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü verilmesi,
Kabule göre;
b) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 tarih ve 2015/1167 Esas – 2017/247 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) sayılı kararları ile, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve yine 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
c) Sanığa TCK’nin 86/1 ve 86/3-e maddeleri uygulanarak verilen “1 yıl 6 ay hapis cezası”nın TCK’nin 87/1-d maddesi gereğince bir kat artırılmasına karar verildiği halde, artırım sonucu uygulanan ceza miktarı olan “2 yıl 12 ay hapis cezası” hükümde gösterilmeksizin, sanığın doğrudan TCK’nin 87/1-ikinci cümlesi uyarınca “5 yıl hapis cezası” ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
d) İki aile arasında önceye dayalı ve halen devam eden husumetten kaynaklanan ve karşılıklı çok taraflı kavga şeklinde gelişen olayda, olayın başlangıcı, çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması, bunun mümkün olmaması halinde ise, “ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde şüpheli kalan bu durumun sanık lehine değerlendirilerek 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiğine” ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238-367 sayılı kararı ve Ceza Dairelerinin duraksamasız uygulamaları da dikkate alınarak, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışmasız bırakılması,
e) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA,
3) Sanık … hakkında müşteki …’ı kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 tarih ve 2015/1167 Esas – 2017/247 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) sayılı kararları ile, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve yine 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
b) Sanığa TCK’nin 86/1 ve 86/3-e maddeleri uygulanarak verilen “1 yıl 6 ay hapis cezası”nın TCK’nin 87/1-d maddesi gereğince bir kat artırılmasına karar verildiği halde, artırım sonucu uygulanan ceza miktarı olan “2 yıl 12 ay hapis cezası” hükümde gösterilmeksizin, sanığın doğrudan TCK’nin 87/1-ikinci cümlesi uyarınca “5 yıl hapis cezası” ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
c) İki aile arasında önceye dayalı ve halen devam eden husumetten kaynaklanan ve karşılıklı çok taraflı kavga şeklinde gelişen olayda, olayın başlangıcı, çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması, bunun mümkün olmaması halinde ise, “ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde şüpheli kalan bu durumun sanık lehine değerlendirilerek 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiğine” ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238-367 sayılı kararı ve Ceza Dairelerinin duraksamasız uygulamaları da dikkate alınarak, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışmasız bırakılması,
d) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA,
4) Sanık … hakkında müşteki …’ı kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
a) Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama niteliğindeki “yüzde sabit iz” in basit tıbbi müdahale giderilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilip, sanığın temel cezanın 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi gereğince tayin olunması gerekirken TCK’nin 86/2. maddesinin esas alınması suretiyle ceza tayin edilmesi,
b) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 tarih ve 2015/1167 Esas – 2017/247 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 86/1 ve 87/1-son maddelerinin uygulanması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) sayılı kararları ile, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve yine 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
c) Müşteki…’i yüzünde sabit iz oluşur nitelikte TCK’nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan bıçakla yaralayan sanığın TCK’nin 86/1 ve 86/3-e maddeleri uyarınca belirlenen temel cezası TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca bir kat artırıldıktan sonra, TCK’nin 87/1-son maddesi uyarınca cezanın alt sınırı 5 yıldan az olamayacağından, sanığın 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, verilen ceza 5 yıla çıkartılmaksızın, yazılı şekilde uygulama yapılması suretiyle sanığa eksik ceza tayini,
d) İki aile arasında önceye dayalı ve halen devam eden husumetten kaynaklanan ve karşılıklı çok taraflı kavga şeklinde gelişen olayda, olayın başlangıcı, çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması, bunun mümkün olmaması halinde ise, “ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde şüpheli kalan bu durumun sanık lehine değerlendirilerek 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirdiğine” ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238-367 sayılı kararı ve Ceza Dairelerinin duraksamasız uygulamaları da dikkate alınarak, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışmasız bırakılması,
e) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
f) Kabule göre, sanığa TCK’nin 86/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca verilen “6 ay hapis cezası”nın TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca bir kat artılması sırasında sanığın “12 ay hapis cezası” ile cezalandırılması yerine, “1 yıl 2 ay hapis cezası” ile cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle hesap hatası yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 10.03.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.