Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/7173 E. 2021/9078 K. 26.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7173
KARAR NO : 2021/9078
KARAR TARİHİ : 26.05.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1)Sanığın mağdura tüfeği doğrultması üzerine araya girenlerce tüfeğin namlusunun yere doğru yöneltildiği ve tüfeğin patlayarak iş yerinin zemininde hasar meydana getirdiği olayda, hüküm fıkrasında silahla yaralayamaya teşebbüs suçundan hüküm kurulmasına rağmen, hükmün gerekçesinde eylemin silahla tehdit suçunu oluşturduğunun kabul edilerek çelişkiye neden olunması,
2)Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz.” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3)Adli sicil kaydında başkaca tekerrüre esas alınabilecek mahkumiyeti olmayan sanık hakkında, tekerrüre esas alınan Akyazı Asliye Ceza Mahkemesinin 27.03.2014 tarih ve 2014/36 Esas -2014/131 Karar sayılı ilamında 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasından çevrili seçenek tedbirle birlikte 500 TL adli para cezasına hükmolunduğu, TCK’nin 50/5. maddesi uyarınca “uygulamada asıl mahkumiyetin çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğu”, tekerrüre esas alınan ilamda kısa süreli hapis cezasından çevrilen seçenek tedbirin tekerrüre esas olmaması ve yanında hükmolunan 500 TL miktarındaki adli para cezasının 1412 sayılı CMUK’un 305/1.1 maddesi gereğince 3.000,00 TL adli para cezasının altında bulunması nedeniyle kesin nitelikte olduğundan adli para cezasının da tekerrüre esas teşkil etmeyeceği anlaşılmakla, sanık hakkında TCK’nin 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gerektiğinin gözetilmemesi,
4)Sanık hakkında teşebbüs nedeniyle indirim yapılırken uygulama maddesi olan TCK’nin 35/1-2. maddesinin hükümde gösterilmemesi,
5)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi ve 15/04/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesine “ertelenen veya” ibaresinden sonra gelmek üzere “denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen” ibarelerinin eklenmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 26.05.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.