Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/6828 E. 2021/4686 K. 22.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6828
KARAR NO : 2021/4686
KARAR TARİHİ : 22.03.2021

Kasten yaralama suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/1, 86/3-e, 87/3, 29/1 ve 52. maddesi gereğince 8 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair … 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.01.2020 tarihli ve 2019/394 Esas, 2020/15 Karar sayılı kararına karşı katılan vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii … 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.08.2020 tarihli ve 2020/519 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 13.01.2021 tarihli ve 2020/10001 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2021 tarihli ve 2021/12569 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Benzer olayla ilgili olarak, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 06.02.2012 tarihli ve 2010/6468 Esas, 2012/3206 Karar sayılı; 06.02.2012 tarihli ve 2011/850 Esas, 2012/3309 Karar sayılı ilamları ile Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 22.02.2017 tarihli ve 2016/10606 Esas, 2017/1513 Karar sayılı ve 14.04.2016 tarihli ve 2015/6294 Esas, 2016/15295 Karar sayılı ilâmlarında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinde yer alan, “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” şeklinde düzenleme ile diğer objektif ve subjektif koşulların varlığı halinde, anılan Kanun’un 231/5. maddesi gereğince, sanık hakkında aynı Kanun’un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı ilâmında yer alan; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” şeklindeki açıklama da nazara alındığında, her olaya özgü ayrı bir değerlendirme yapılarak maddî zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilmesi ve 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesindeki diğer objektif ve subjektif şartların bulunması halinde, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağı hususunun tartışılması gerektiği, somut olayda mahkemesince yapılan yargılama sırasında, sanığın eylemi nedeniyle katılan sanıkta meydana gelen yaralanmaya ilişkin zarar araştırması yapılmadığı gibi, katılan sanıktan da bu hususun sorulmadığı, bu hâlde 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesindeki şartların bulunduğundan bahisle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.03.2012 tarihli ve 2011/842 Esas, 2012/100 Karar sayılı, 10.04.2012 tarihli 2011/479 Esas, 2012/145 Karar sayılı ve 08.05.2012 tarihli 2011/449 Esas ve 2012/186 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; sanığın katılana yönelik eylemi neticesinde katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralanmasına neden olduğu, bununla ilgili katılan tarafından sarfedilen masrafların ödenmesi yönünde herhangi bir girişimde bulunmadığı, sanık tarafından katılanın zararlarının giderildiğine dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığından sanığın 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından olduğu kabul edilen suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi şartının yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yönelik katılan vekilinin itirazının kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bununla birlikte, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 tarihli 2014/14-102 Esas ve 2014/128 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.10.2009 tarihli 2009/4-169 Esas ve 2009/223 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir hüküm değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar 5271 sayılı CMK’nin 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların kanun yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nin 231/6-c maddesindeki düzenlemeye göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi mümkün olmadığından merciince itirazın reddine dair kararın kanun yararına bozulmasına ve müteakip işlemlerin yerel mahkemece yapılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; … 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.08.2020 tarihli ve 2020/519 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.