Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/6535 E. 2021/1940 K. 22.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6535
KARAR NO : 2021/1940
KARAR TARİHİ : 22.02.2021

Kasten yaralama ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçlarından sanık …’ın, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 15/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 29/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis, 1.500,00 ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.07.2011 tarihli ve 2008/513 Esas, 2011/1156 Karar sayılı kararının 13.02.2012 tarihinde kesinleştirilmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde 03.04.2014 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 15/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 29/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis, 1.500,00 ve 40,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair … 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.03.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/236 Karar sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığının 30.11.2020 tarihli ve 2020/16017 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.01.2021 tarihli ve 2021/2905 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın yokluğunda verilen … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.07.2011 tarihli kararı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 13.02.2012 tarihinde sanığa tebliğ edilerek kesinleştirilmiş ise de, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, ”(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun’un 35. maddesinde yer alan, “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11.01.2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası
eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19.03.2003 – 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır…” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılarak, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, mernis adresinin olmadığının tespiti halinde ancak 35. maddeye göre daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği cihetle, Mahkemesince mernis adresi araştırılması yapılmadan ve daha önce usulüne uygun tebligat yapıldığına ilişkin bir belge de bulunmayan adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu ve kararın kesinleşmediği,
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2019/486 Esas, 2019/1821 Karar sayılı ilâmında “…suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilk kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamayacağı…” şeklinde belirtildiği,
Bu açıklamalar ışığında, somut olayda, sanığın yokluğunda verilen … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.07.2011 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 13.02.2012 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, anılan kararın tebliğ işleminin yukarıda alınan gerekçe dikkate alındığında geçersiz olması karşısında; esasen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararların bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; … 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.03.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/236 Karar sayılı kararlarının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.