Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/3638 E. 2021/2321 K. 24.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3638
KARAR NO : 2021/2321
KARAR TARİHİ : 24.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adli sicil kaydında, suç tarihinde kasıtlı suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezası olmayan ancak kesin nitelikte olması nedeni ile tekerrüre esas olmayan adli para cezasına ilişkin ilamları olan sanık hakkında, mahkemece kabul edilen “…suç işledikten sonra yargılama sürecinde herhangi bir pişmanlık göstermemesi, dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde olumlu kanaatin oluşamaması nedeniyle sanık hakkında verilen hapis cezalarının ertelenmesine yer olmadığında” şeklindeki gerekçenin yasal ve yerinde olduğu, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 51. maddesinin uygulanmamasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Sanığın yargılama konusu eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylemler yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu, zira 5271 sayılı CMK’nin 251/3. maddesinde yer alan basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda “Mahkumiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile TCK’nin 7. ve CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2) Müşteki Selim’in yaralanmasına ilişkin olarak hükme esas alınacak yeterlilikte rapor alınmadan hüküm kurulduğu anlaşılmakla, müştekinin, geçici ve kesin raporları ile yaralanmasına ilişkin tüm tedavi evraklarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre, rapor aldırılması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz rapor ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3) Sanık hakkında mağdur Selim’in karşı 5237 sayılı TCK’nin 86/2, 86/3-e maddeleri gereğince kasten yaralama ve müşteki Gülten’e karşı TCK’nin 86/2. maddesi gereğince basit kasten yaralama suçlarından kamu davaları açıldığı, TCK’nin 86/2, 86/3-e maddeleri ile birlikte işlenmesi nedeni ile TCK’nin 86/2. maddesindeki basit kasten yaralama suçunun uzlaşma kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile; 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresinin eklenmesi suretiyle yapılan değişiklik nedeniyle, farklı müştekiye (Gülten’e) yönelik basit kasten yaralama suçunun uzlaşma kapsamında kaldığı anlaşıldığından, sanık ile müşteki Gülten arasında 5271 sayılı CMK’nin 253. ve 254. maddeleri gereğince TCK’nin 86/2. maddesinde düzenlenen basit kasten yaralama suçundan uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,
4) Gerekçeli karar başlığında müştekiler … ve ….’ın adlarının … olarak yanlış ve eksik gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 232/2-b maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı açısından sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 24.02.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.