Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/3401 E. 2021/1844 K. 18.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3401
KARAR NO : 2021/1844
KARAR TARİHİ : 18.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Basit yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığın yokluğunda verilen hükmün bilinen en son adres yerine doğrudan mernis adresinde 7201 sayılı Kanun’un 21/2 maddesi uyarınca tebliğinin usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla; sanık müdafiin öğrenme üzerine temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edildiğinden, temyiz isteminin reddine dair ek karar kaldırılarak yapılan incelemede:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına” ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “ kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar
yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2) Mağdurun soruşturma aşamasında sıcağıyla alınan ifadesi ile uyumlu 12/05/2010 tarihli doktor raporuna göre mağdurun parmağındaki kesinin silahtan sayılan keskin yüzeyli bir cisim vasıtasıyla meydana getirildiği gözetilerek sanık hakkında ek savunma hakkı da tanınarak CK’nin 86/3-e maddesinin de uygulanması suretiyle TCK’nin 86/2. maddesi uyarınca belirlenen temel cezanın, TCK’nin 86/3 maddesindeki nitelikli hallerden birden fazlasının ihlal edilmiş olması nedeniyle TCK’nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi ve TCK’nin 61. maddesi dikkate alınarak, alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3) Tekerrüre esas alınan Doğubayazıt 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2006 tarihli 2006/63 esas 2006/275 karar sayılı ilamının nitelikli hırsızlık suçundan verilmiş 2 yıl 6 ay hapis cezasını içerdiği ve bu ilamda sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı dolayısıyla bu ilam nedeniyle ikinci kez mükerrir olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde ilama ait suçun “basit yaralama suçundan verilen 5 ay hapis cezası” olduğu ve sanığın “ikinci kez mükerrir olduğu” belirtilmek suretiyle hükmün karıştırılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, CMUK 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 18.02.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.