YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/2148
KARAR NO : 2021/5652
KARAR TARİHİ : 31.03.2021
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesince tanzim olunan 01.09.2014 tarihli raporda, mağdurun “sol frontotemporal 4-5 ve 7-8 cm’lik iki adet sütüre kesinin mevcut olduğunun” belirtilmesi karşısında, mağdurun tüm tedavi evrakları, varsa film ve grafileri ile geçici ve kesin raporları ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, özellikle meydana gelen yaralanmanın yüzde sabit iz niteliğinde olup olmadığı hususunda ve 5237 sayılı TCK’nin 86 ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor temini ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit
yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu, zira 5271 sayılı CMK’nin 251/3. maddesinde yer alan basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda “Mahkumiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile TCK’nin 7. ve CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, ceza miktarı açısından CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 31.03.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.