Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2021/1817 E. 2021/3103 K. 04.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1817
KARAR NO : 2021/3103
KARAR TARİHİ : 04.03.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM: Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanık hakkında dava konusu suç ile ilgili olarak daha önce CMK’nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme ile hükmün açıklanmasına karar verilerek yeniden hüküm kurulmuş ise de; temyize konu olan ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hükmün yeni hüküm olduğu, bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, Anayasanın 141/3 ve 5271 sayılı CMK’nin 34 ve 223, 230. maddelerine aykırı davranılması,
2)Sanık hakkında kasten yaralama suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içinde işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olması üzerine, dosyayı ele alan mahkemece öncelikle duruşma açılıp sanığın usulüne uygun davetiye ile duruşmaya çağrılarak, sonucuna göre sanık hakkında yeniden yapılacak değerlendirme sonucu 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesine uygun olarak hükmün aynen açıklanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde duruşma açılmaksızın ve davetiye ile çağrılmaksızın tensiple dosya üzerinden hüküm verilmesi suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
3)Müşteki hakkında Urfa Adli Tıp Kurumu tarafından 26.03.2012 tarihinde düzenlenen adli raporda, “sol 6.7. Kostaların kesiştiği yerde dokunmakla hassasiyet olduğu, direkt grafide aynı lokalizasyonda kot fraktürü açısından şüpheli görünüm olduğu, vücuttaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisi konusunda hangi kemik veya kemiklerin kırık olduğunun tespiti için gönderilen grafilerin ve hastahane evraklarının radyoloji uzmanı tarafından raporlandırılıp daha sonra görüş için gönderilmesi gerektiği bildirildiği halde; bu hususta rapor alınmadan hüküm kurulduğu anlaşılmakla; bu hususta müştekide mevcut bir kırık var ise mevcut kırığın hayati fonksiyonlara etki derecesi hususunda tüm tedavi evrakları ile birlikte en yakın adli tıp kururmundan rapor aldırılarak, sonucuna göre müştekide kırık tespit edilmesi halinde, bu hususun temel ceza tayininde sonuca etkili olacak şekilde ve orantılılık ilkesine uygun olarak altı sınırdan uzaklaşılarak hüküm tesis edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4)İddianamede talep edilmediği halde, sanığa 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan TCK’nin 87/1-son maddesi uygulanmak suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No:2544/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No:29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) kararlarında belirtildiği üzere sanığa Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6.maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36.maddesine ve CMK’nin 193.maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,
5)Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 86/1,3-a maddesi uyarınca belirlenen 1 yıl 6 ay hapis cezasının, TCK’nin 87/1-d maddesi uyarınca bir kat artırılmasıyla 2 yıl 12 ay hapis cezası olarak belirlenmesinden sonra, aynı maddenin son fıkrası uyarınca 5 yıl hapis cezasına hükmedilmesi yerine, denetime imkan vermeyecek şekilde TCK’nin 87/1-son maddesi uyarınca doğrudan 5 yıl hapis cezası tayin edilmesi,
6) Öz kardeş olan sanık ile müşteki arasında tarladan toplanan fıstıkların tamamı üzerinde müştekinin hak iddia etmesi üzerine aralarında çıkan tartışma sonucu eylemini gerçekleştirdiği olayda, ilk haksız hareketin müştekiden kaynaklandığı dikkate alınarak sanık lehine 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari (1/4) oranda uygulanması gerektiğinin gözetilmeden daha vahim olaylarda uygulama yeri bulan (2/3) oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini,
7) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı açısından CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 04.03.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.