Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2020/5572 E. 2021/2199 K. 23.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5572
KARAR NO : 2021/2199
KARAR TARİHİ : 23.02.2021

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : Sanık … hakkında kasten öldürme suçundan TCK’nin 81, 62, 53, 58. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, sanık müdafiinin yasal süresi içinde istinafı üzerine, CMK’nin 280/1-a maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair

TÜRK MİLLETİ ADINA

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 23.10.2020 tarih ve 2020/473 Esas, 2020/1246 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından 5271 sayılı CMK’nin 291. maddesinde belirtilen süre içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanık … müdafii, sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz isteminde bulunmuş ise de; hükmün miktar itibariyle kesin nitelikte olmasından ötürü, temyiz isteminin CMK’nin 298. maddesi gereğince REDDİNE karar verilmiştir.
Sanık hakkında ilk derece mahkemesince hükmedilen kasten öldürme suçuna ilişkin hapis cezasının beş yılın üzerinde olması nedeniyle, kararın temyize tabi olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Sanık …’in maktulün evine girip telefon çalması iddiasıyla ilgili soruşturma yapılmasının sağlanması, soruşturma sonucu dava açılması halinde iş bu dava ile birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2) Dosya kapsamında mevcut 28.11.2017 tarihli görüntü alma ve izleme tutanağının son paragrafında belirtilen maktulün evine giren şahıs ile sanık …’in aynı kişi olmadığına ilişkin tespitine dayanak olan görüntünün kriminal inceleme laboratuvarına gönderilip usulüne uygun şekilde rapor aldırılarak sanık …’in maktulün evine giren şahıs olup olmadığının tespiti ile hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi yerine yazılı şekilde eksik inceleme sonucu hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirdiğinden, sanık müdafiinin yerinde görülen temyiz sebeplerinin kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 23.10.2020 tarih ve 2020/473 Esas, 2020/1246 sayılı hükmünün CMK’nin 302/2. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA,
Dosyanın, 28.02.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 304/1. maddesi gereğince “İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2021 gününde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

Tüm dosya kapsamından;
Maktulün kaçak yollardan Afganistan ülkesinden ülkemize gelerek diğer göçmenlerle birlikte bir evde kaldığı, olay gecesi eve birisinin girerek maktule ait cep telefonunu çaldığı, maktul ve arkadaşlarının hemen dışarı çıkarak kaçan şahsı aradıkları, maktulün, sanık ve kardeşi ile karşılaştığı ve hareketlerinden şüphelenerek bozuk Türkçesi ile telefonunu alıp almadıklarını sorduğu, sanığın da telefonu almadığını belirterek elinde bulunan tabanca ile ateş edip maktulü öldürdüğü anlaşılmıştır.
Emniyet görevlileri tarafından tutulan tutanakta; maktulün evine giren şahsın sanık olmadığı tespit edilmiştir. Her ne kadar sayın çoğunluk kamera görüntülerinin Kriminal Laboratuvarına gönderilerek eve giren şahsın sanık olup olmadığı hususunda rapor alınması ve sanık hakkında hırsızlık suçundan dava açılması sağlanmak suretiyle sonucuna göre hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına hükmetmiş ise de, bu karara katılmıyorum, şöyle ki;
Emniyet görevlileri tarafından gerek maktulün evindeki güvenlik kamerası gerekse çevrede bulunan pek çok güvenlik kamerasında bulunan çok sayıdaki görüntüler incelenmek suretiyle 28.11.2017 tarihli tutanağın düzenlendiği, tutanakta eve giren şahsın belirgin fiziki özellikleri ile üzerindeki kıyafetler, yine sanığın kameraya yansıyan fiziki özellikleri ile kıyafetleri ayrıntılı tespit edilmiş olup fiziki özellikleri benzemediği gibi sanığın sokağa çıkar çıkmaz kıyafetlerinin değişme ihtimali de bulunmadığına göre eve giren şahıs ile sanığın ayrı kişiler olduğu hususunun net olduğu, bu konuda ayrıca bir rapor alınmasının gereksiz olup sonuca bir etkisinin olmayacağı, soruşturma makamlarının bu nedenle sanık hakkında hırsızlık suçundan bir işlem yapılmadığının anlaşıldığı, yargılama aşamasında da bu konuda tereddüt oluşturacak bir iddianın ileri sürülmediği, sanığın hırsızlık suçunun faili olmadığı anlaşıldığından, bu suçtan hakkında dava açılmasını gerektiren bir durum bulunmadığı, maktulün dışarı çıkar çıkmaz eve yakın bir mesafede gece saat: 04.30’da sanığı elinde silahla ve şüpheli hareketleri nedeniyle fark ettiği ve haklı olarak sanıktan şüphelenip telefonunu sorduğu, başkaca bir tartışma olmaksızın sanığın elindeki tabanca ile maktulü öldürdüğü olayda, maktulün sanığa yönelik haksız haraket oluşturan bir söz ya da davranışı bulunmadığından haksız tahrik hükümlerinin de uygulama olanağının bulunmadığı, bu nedenle kararın onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun görüşüne muhalefet ediyorum.