YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5164
KARAR NO : 2021/2926
KARAR TARİHİ : 02.03.2021
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye azmettirme
HÜKÜMLER : 1-Sanık … hakkında maktul …’a yönelik tasarlayarak öldürme suçundan TCK’nin 82/1-a, 62, 53. maddeleri gereğince müebbet hapis cezası.
2-Sanık … hakkında maktul …’a yönelik tasarlayark öldürmeye azmettirme suçundan TCK’nin 38, 82/1-a, 29,62, 53. maddeleri gereğince 15 yıl hapis cezası.
3-Sanık … hakkında maktul …’a yönelik tasarlayarak öldürme suçundan beraat.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemenin kabul ve uygulamasına göre, sanıklar Muammer ve Şükrü’nün suçlarının sübuta erdiğine yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan tebliğnamedeki bozma görüşü benimsenmemiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …’in maktul …’yi nitelikli kasten öldürme, sanık …’nün maktul …’yi nitelikli kasten öldürmeye azmettirme suçlarının sübutları kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına
uygun şekilde suçların niteliği tayin, takdire ve sanık … yönünden tahrike ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık … hakkında maktul …’ye yönelik nitelikli kasten öldürme suçundan elde edilen delillerin 5271 sayılı CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca mahkumiyetine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … müdafiinin sübuta, katılan vekilinin sanık … hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine, sanık …’in suçunun sübuta erdiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 E-2015/85 K sayılı kararı ile TCK’nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiş, ancak; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK’nin 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, sanıklar Muammer ve Şükrü hakkındaki mahkumiyet hükümleri ile sanık … hakkında verilen beraat hükmünün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak ONANMASINA, 02/03/2021 gününde Üyeler … ve …’in tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlerine dair karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık …’un maktul …’ı tasarlayarak öldürdüğüne ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin bir delil bulunmadığından, sanıklar … ve …’ın 5271 sayılı CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine karar verilmesi gerekirken, kurulan mahkûmiyet hükümlerinin ONANMASINA ilişkin çoğunluk görüşüne aşağıdaki gerekçeyle katılmamaktayız.
Maktul … 23.07.2011 günü saat 23:30 sıralarında Kiraz İlçesi Tumbullar Köyü’ndeki evinin önünde av tüfeği ile açılan ateş sonucu baş bölgesinden isabet alarak hayatını kaybetmiştir. Olayı gören kimse bulunamamış, şüphelinin kullandığı av tüfeğinden çıkan boş kartuşların elkonulan tüfeklerle karşılaştırılması sonucunda olayda kullanılan silah ele geçirilememiştir. Soruşturma evresinde şüpheli
olarak savunmaları alınan …, …, …, …, …, …, … ve … suçlamaları kabul etmemiş, 12.08.2011 tarihli ekspertiz raporunda şüpheli …’un sağ el içi svabında atış artığı bulunduğu tespit edilince anılan şüpheli 03.11.2011 tarihinde tutuklanmış, 21.03.2012 tarihli iddianame ile şüpheliler …, … ve …’un tasarlayarak öldürme suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış, diğer şüpheliler ile ilgili kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre; maktul …’ın amcasının oğlu ve yakın komşusu olan sanık …’ın eşi … ile duygusal ilişki yaşadığı, ilişkinin şüpheli … ve bazı vatandaşların dedikodusu üzerine köyde duyulduğu, Ferdi’nin şüpheli …’nu bu nedenle darp ettiği, ilişkilerinin ortaya çıkması üzerine Fatma’nın maktul … ile önce köyden kaçtığı, boşanma sonrasında ise… ile evlenerek yeniden köye yerleştiği, yaşananlar nedeniyle…’nin köyde yaşayanlar tarafından dışlandığı, sanık … ve arkadaşları tarafından maktulün tehditlere maruz kaldığı, olay gecesi köyde düğün merasimi olması nedeniyle aşırı bir kalabalık olduğu, sanık …’un yemekli yapılan düğün eğlencesine katıldığı ve yemek servisinde düğün sahiplerine yardımcı olduğu, maktul …’ın ise düğüne katılmayıp ailesi ile birlikte kendi evinde de bulunduğu, akşam yemeğinden sonra düğüne katılmak için köye gelen tanık …’ı evinde misafir ettiği, bir süre sonra misafirini yolcu edeceğini ve ekmek alacağını söyleyerek kendi aracı ile tesadüfen dışarı çıktığı, kısa bir süre kahvede oturup saat 23:15 sıralarında evine doğru 35 SAU 82 plakalı aracı ile hareket ettiği, saat: 23:30 sıralarında evinin önünde aracından indiği sırada olay yerine bir veya iki adet motorsikletle gelen ve kimliği tespit edilemeyen şahıs/şahıslar tarafından öldürüldüğü anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama neticesinde sanık …’in, beraat eden sanık … ile birlikte 08.05.2011 tarihinde maktule karşı silahla tehdit eylemini gerçekleştirmesi, olay günü maktulün babasının evinin önündeki sokak lambasına müdahale etmesi, avuç içinde atış artığının bulunması, olay günü yapılan düğün sırasında Muammer’i görenlerin olmasına rağmen onu görmeyenlerin de olması, tutuklama kararından sonra kendisini ziyaret etmeyen Şükrü’ye sinirlenen Muammer’in bir arkadaşı ile yaptığı görüşme gerekçe yapılarak sanık …’un tasarlayarak öldürme suçundan mahkûmiyetine karar verilmiş, dosyaya yansıyan tüm şüphe hüküm kurulurken aleyhe yorumlanmış ancak tutuklama tedbiri uygulanırken lehe yorumlanmış ve müebbet hapis cezası verilen sanık … tutuklanmamıştır.
Yerel Mahkemece hükme esas alınan sanıklar Muammer ve …’in 08.05.2011 tarihinde gerçekleştirdikleri eylem ve sanıklar Muammer ve …’in bazı görüşmeleri iddianamede delil olarak gösterilmiş, yargılama neticesinde olay ../..
sırasında düğün yerinde olduğunu kesin olarak ispat edemeyen … mahkûm olmuş, olay sırasında kahvede olduğunu ispatlayan … ise beraat etmiştir. Beraat eden …’de 08.05.2011 tarihli eyleme katılmış ve bazı telefon görüşmelerinde bu olayı kastederek tehditte bulunmuş olmasına rağmen beraat etmiştir. Sanık … olay sırasında kahvede olduğundan beraat etmiş, sanık … ise “düğün sırasında Muammer’i görenlerin olmasına rağmen onu görmeyenlerin de olması” dolayısıyla mahkûm olmuştur. Sanık …’in dosya arasında dökümleri bulunan tüm görüşme kayıtları okunduğunda, Şükrü’nün kendisini ziyaret etmemesinden dolayı serzenişte bulunduğu, öldürme olayı ile bir ilgisinin olmadığını vurguladığı görülmektedir. Gerekçede anılan sokak lambası ise Muammer’in kayınvalidesi ile maktulün babasının evlerinin arasında olup tanık beyanlarına göre bazen yanıp bazen sönmektedir, olay günü kayınvalidesinin ısrarı üzerine akşama doğru Muammer tarafından direğe çıkılarak değiştirilmiş ancak bir süre sonra yine yanmamıştır, Sanık …’in avuç içinde bulunan atış artığı da kesin bir delil değildir. Şöyleki, olay günü düğün yemeğinin servisinde ve kaldırılmasında yardım eden Muammer’in avuç içine atış artığı ellediği herhangi bir eşyadan veya tokalaşacağı herhangi bir insandan bulaşabileceği gibi dosya arasındaki rapordan da anlaşılabileceği üzere olay günü elektrik işiyle uğraşması nedeniyle de bulaşabilir. Kaldı ki ateşli silah kullanılması halinde atış artığının avuç içinde değil el üstünde olması gerektiği bilinen bir gerçektir.
Hayatın olağan akışına, sanık … ile maktul … arasındaki husumetin boyutuna göre, öldürme olayını kuvvetle muhtemel sanık …’nün azmettirdiği şahıs veya şahıslar (tanıklar …, Yıldız Develi ve … beyanları önemlidir) gerçekleştirmiştir. Ancak zayıf bir ihtimal hakkında takipsizlik kararı verilen maktul ile arasında husumet bulunan şüpheli …’da gerçekleştirmiş olabilir. Ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabilecektir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Yukarıda delilleri özetlenen olayın ne zaman/nasıl planlandığına ve fiilin kim/kimler tarafından gerçekleştirildiği belli değildir. Dosya içeriğine göre; maktul …’ı sanık …’un öldürdüğüne ilişkin mahkûmiyetine yeter, kesin bir delil de bulunmamaktadır. Bu nedenle sanık … ve … hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin BOZULMASI gerektiği görüşünde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.
02/03/2021 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı …’ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar … ve … müdafii Avukatlar … ve …’ın yokluğunda 04/03/2021 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.
MCY./TH.(TÖ.)