Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2020/164 E. 2021/11082 K. 23.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/164
KARAR NO : 2021/11082
KARAR TARİHİ : 23.06.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
MAKTUL : …
KATILANLAR : …, …, …, …, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,
SUÇ : Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
HÜKÜMLER : 1) Sanık … hakkında; maktul …’e yönelik kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçundan; 5237 sayılı TCK’nın 82/1-d, 83/2-a. maddeleri delaletiyle; 83/3, 62, 53, 63. maddeleri uyarınca; 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna,
2) Sanıklar … ve … hakkında; maktul …’e yönelik kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçundan; 5237 sayılı TCK’nın 81/1, 83/2-a. maddeleri delaltiyle; 83/3, 62, 53, 63. maddeleri uyarınca; 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna,
TEMYİZ EDENLER : Sanıklar …, …, … müdafii ve sanık …, katılan … vekili, katılan … vekili, katılan … Hizmetler Bakanlığı vekili, Kısmen Re’sen

TÜRK MİLLETİ ADINA

Mahalli mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle dosya okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar …, … ve … hakkında maktul …’e yönelik kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun suç niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı nedenin nitelik ve derecesi kabul ve takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, bozma üzerine duruşmalı olarak incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … müdafii ve sanıklar …, … ve … müdafiinin; suç vasfının hatalı olduğuna, ceza miktarının fazla olduğuna yönelen, katılanlar … ve … vekillerinin; bir sebebe dayanmayan, katılan Bakanlık vekilinin; sanıklar hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasının hatalı olduğuna ilişen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Oluşa ve dosya içeriğine göre; maktul …’in sanık …’nin eşi, diğer sanıklar … ve …’in de sanık …’nin anne ve babaları oldukları, sanıklar ve maktulün aynı ikamette yaklaşık 8 yıl birlikte yaşadıkları, maktulün ikinci çocuklarına hamile olduğu sırada rahatsızlıklarının başladığı, söz konusu dönemde sanık …’nin maktulü Kasım 2010 ve Mart 2011 tarihlerinde maktulün belini doğrultamaması nedeni ile Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine tedavi yaptırmak amacı ile götürdüğü, maktule hastanede bir takım tedavilerin uygulandığı, ancak maktulün sağlık durumunun zamanla kötüleşmeye başladığı ve maktulün zaman ile hiç yürüyemez ve sınırlı biçimde hareket edebilecek hale geldiği, aynı evde yaşayan sanıkların maktulün sağlık durumunun iyi olmamasına rağmen herhangi bir tıbbi müdahale uygulatmadıkları, maktulü evin tuvaletine sert bir tahta parçasının üzerine yatırarak söz konusu müdahale anına kadar yaklaşık 3 ay süre ile tuvalette yaşamasına zorladıkları, maktulün tuvalette geçirdiği süre içerisinde “zaman zaman” yiyecek ihtiyaçlarının giderildiği, ancak son 3 ay içerisinde hiç bir şekilde banyo ve diğer temizlik ihtiyaçlarının giderilmediği, bu koşullarda hareketsiz bir yaşam süren maktulün durumunun giderek kötüleşmeye başladığı ve vücudunda ölümü ile nedensellik bağı oluşturabilecek derecede yaralar oluştuğu, olayın ihbarı üzerine kolluk kuvvetlerince maktulün ve Karaaslan soyadlı sanıkların ikamet ettiği yere gidildiği, 18.07.2012 tarihli kolluk kuvvetleri tarafından tutulan tutanağa göre maktulün tuvalette kırmızı renkli bir sandalyede hareketsiz bir biçimde oturduğunun tespit edildiği, maktulün alınan ilk adli muayene raporunda “genel durumunun kötü, yatmaya bağlı ayak üstlerinde, bilek kısımlarında, kalça kısmında yatmaya bağlı oluşan yaraların mevcut olduğu, hayatı tehlikesinin bulunması nedeni” ile … Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavisine devam etmesi için sevk edildiği, ancak maktulün söz konusu hastanede 25.07.2012 tarihinde vefat ettiği, olayda;
Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığı tarafından 04.09.2012 tarihinde düzenlenen otopsi raporunda, ölüm sebebinin “kişinin vücudunda uzun süre hareketsiz kalma sonucu oluşan çok sayıda bası yaraları ile farklı zamanlarda uğradığı künt travmalar sonucu oluşmuş farklı yaşlarda, eski kosla kırıklarının tespit edildiği”, Adli Tıp Kurumu İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunun 20/03/2013 tarihli raporunda; “Mevcut özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybının % 98 olduğunun tespitine kadar geçen yaklaşık 14 aylık süre içinde tedavisi için hastaneye götürüldüğüne dair herhangi bir belge bulunmadığı, hastalığın ilerleyerek yatalak kalmasına kadar geçen süre içinde hastaneye götürülerek tedavi ettirilmeyerek tedaviden yoksun bırakıldığı…” … Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 21/06/2013 tarihli raporunda ise “spastisite ve sfinter kusuruyla seyreden miyelopatik (travmatik, infeksiyoz, post infeksiyoz, vasküler, metabolik, otoümmün etiyolojiye bağlı olabilecek) hastalığının seyri sırasında ortaya çıkan bası yaralarının enfekte olması ve enfeksiyonun tüm vücuda yayılması (sepsis) nedeni ile öldüğü, beslenme, tıbbi bakım ve tedavi ihtiyacının karşılanması halinde iyileşmesi ve ölümle sonuçlanan sürecin engellenmesinin tıbben mümkün bulunduğu, dolayısı ile beslenme, tıbbi bakım ve tedavi ihtiyacının karşılanmaması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu…” şeklinde görüş bildirilmesi karşısında;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 83. maddesinin 3. fıkrası uyarınca yapılan uygulama sırasında, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak sanıklara makul cezalar yerine yazılı şekilde alt sınırdan hapis cezalarına hükmolunması suretiyle eksik cezalar tayini,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafileri katılan … vekili, katılan … vekili ve katılan … Hizmetler Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kısmen re’sen de temyize tabi bulunan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 23/06/2021 gününde oy birliği ile karar verildi.
23/06/2021 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı …’ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar …, … ve …’ın müdafii Avukat … ‘ın yokluğunda 24/06/2021 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.