Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2018/3853 E. 2018/4986 K. 27.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3853
KARAR NO : 2018/4986
KARAR TARİHİ : 27.11.2018

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama, ruhsatsız silah taşıma
HÜKÜM : Sanık … hakkında;
1-) Kasten öldürme suçundan yerel mahkemece kurulan hükmün kaldırılarak, kasten yaralama sonucu ölüme sebebiyet verme suçundan TCK’nin 87/4-2. cümle ve 53. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis cezası,
2-) Ruhsatsız silah taşıma suçundan 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCK’nin 52 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası, 1.200 TL adli para cezasına ilişkin karar yönünden yapılan istinaf isteminin esastan reddi kararı.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık … hakkında kasten öldürme suçundan dolayı yerel mahkemece kurulan hükme yönelik yapılan istinaf başvurusu üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin; CMK’nin 280/2 maddesi gereğince yerel mahkeme hükmünün kaldırılmasına ve sanığın TCK’nin 87/4, 62. maddeleri gereğince cezalandırılmasına dair kararına karşı sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz istemi ile ilgili yapılan incelemede;
1-Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçu yönünden istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararın 5271 sayılı CMK’nin 286/1-a maddesi uyarınca kesin nitelikte olup temyiz kabiliyeti bulunmadığından, sanık müdafiinin bu karara yönelik temyiz talebinin reddine verilmiştir.
2- Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesinde ;
Sanık ile maktulün arasında tam olarak tespit edilemeyen nedenden dolayı husumet bulunduğu; olay günü maktülün dükkanına gelen sanığın önce havaya bir el ateş ettiği, maktulün yanında bulunan tanıkları “gidin burdan” diyerek uzaklaştırdığı, akabinde maktulün bacaklarına doğru 1 el ateş ederek yaraladığı, otopsi tutanağında belirtildiği şekilde ateşli silah yaralanmasının tek başına öldürücü olup; ölümün büyük damar açılması, dış kanama ve hemorolojik şoktan dolayı gerçekleştiği, sanığın kullandığı alet, meydana gelen yaralanma, olay yerinden tanıkları uzaklaştırarak maktulle yalnız kalan sanığın 30.04.2016 tarihli kolluk ifadesinde maktülü vurduktan sonra bir süre olay yerinde beklediğini söylemesi; sanık gittikten sonra yardım için ağabeyi…..’ı arayan maktülün ölmeden önce…..’a “sanığın başında beklediğini, kimseyi aramasına müsade etmediğine” ilişkin anlatımı da hep birlikte değerlendirildiğinde; sanığın eylemleriyle dış dünyaya yansıyan kastının öldürmeye yönelik olduğu bu cihetle; yerel mahkemenin suç vasfına dair kabulünün yerinde olduğu anlaşılmakla; yerel mahkeme kararına yönelik istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5271 sayılı CMK’nin 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA; Başkan … ve Üye …’nın temyiz isteminin esastan reddedilmesine dair karşı oyları ve oy çokluğu ile 27/11/2018 gününde karar verildi.

KARŞI OY:

1) İlk derece mahkemesi kararı Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi 20/10/2016 tarih 2016-273-453 e. k. sayılı kararıyla sanık …’in tehdit suçundan beraatine. 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçu yönünden 273-453 e. k. sayılı ilamıyla sanık …’in tehdit suçundan beraatine, 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan 13/1, 52/2, 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 1200 TL adli para cezası; kasten insan öldürmek suçundan TCK’nin 81/1, 53. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasıyla mahkumiyetine karar verilmiştir.
2) Ankara BAM. 1. Ceza Dairesinin 22/12/2016 tarih ve 2016/74-183 e. k. sayılı kararıyla;
a- Sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hüküm yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine,
b-Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin anılan kararının CMK’nin 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kaldırılmasına,
c- Sanık …’ın yeniden yapılan açık yargılamasında tüm deliller toplanarak ve tartışılarak varılan kanı uyarınca ateşli silahla maktul …’yı bacağından kasten yaralama sonucu ölümüne neden olmak suçunu işlediği sabit olduğundan 5237 sayılı TCK’nin 23. maddesi aracılığıyla TCK’nin 87/4. maddesinin 2. cümlesi gereğince teşniden 14 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına başkaca yasal ve takdiri artırıcı ve indirici neden uygulamasına yer olmadığı içinde karar verilmiştir.

GEREKÇE:

Sanığın evinden görülen maktulün iş yerine kadın getirmesi nedeniyle aile efradının rahatsız olduğunu, maktulü kadın getirmemesi için tanıklar … ve ….. aracılığıyla maktulün bu tutum ve davranışından vazgeçmesi konusunda uyarılmasının sağlandığı, sanığı rahatsız eden, bu davranışların sürdürülmesi sonucu kolluk birimlerine bildirim de bulunmaksızın, kendi mantık süzgecinden geçirdiği ve kendisine ters gelen bu davranışı cezalandırmak saikiyle geceleyin 22.30 — 23.00 arasında maktulün marangoz hanesine giderek yasak tabancayla bacağına bir el ateş ederek yaraladığı, tabancasında başkaca mermi olmasına rağmen öldürücü olmayan bu yaranın sonucunda maktulün otopsi raporunda vurgulandığı üzere bacaktaki büyük damar açılması, dış kanama ve akut hemorojik şok neticesinde maktulün öldüğü açıktır.
Sanığın maktulün marangoz atölyesine geldiğinde önce havaya bir el ateş ettiği, marangoz hanede bulunan tanık … ve …’nın marangoz haneden kaçarak uzaklaştıkları, maktulün başında kısa bir süre kalan sanığın olay yerinden uzaklaştığı, bilahare adı geçen tanıkların maktulü yaralı gördükleri, maktulün telefonla tanık kardeşi …’yı aradığı, kardeşini yaralı gören…..’ın can kurtaran çağırırak hastanaye sevkinin sağlandığı, aynı anda kolluk mensuplarının da olay yerine intikal ettikleri, yaralı kaldırılan maktulün otopsi raporunda belirtildiği gibi ölümün gerçekleştiği,
Sanık, tanıkların çelişkili anlatımlarında vurgulandığı gibi tanıklara açık bir müdahalenin gerçekleşmediği, tanıkların ilk havaya ateş sonucu korkarak olay yerinden uzaklaştıkları, sanığın maktulün başında uzun süre bekleyerek kan kaybından ölümünü murat ettiği her türlü kuşkudan uzak biçimde somutlaşmamıştır. Maktulün olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları bir bütün halinde değerlendirildiğinde kasten bilerek ve isteyerek maktulü öldürücü olmayan bacağına 1 el ateş ederek yaraladığı, öldürmeye yönelik hareketlerin sergilenmediği, maktulün öldürücü nahilerine ateşli silahını yöneltmediği, engelleyici hiçbir negatif olgu mevcut olmadığı delillerin kapsamından anlaşılmaktadır.
Kasten yaralama suçuyla neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu görünüşleri itibariyle birbirine yakın suçlar olmakla birlikte ayırıcı, farklı unsurları bulunmaktadır. TCK’nin 81. maddesinde düzenlenen kasten öldürme suçunun oluşumu için failde hedef alınan kişiyi öldürmek kastıyla hareket ettiğinin dış aleme yansıyan tutum ve davranışlarına bakmak gerekir. Bu suçun manevi unsuru göz ardı edilmemesi gerekir.
Kasten etkili eylem sonucu ağırlaşmış yaralamayla insan öldürme suçu arasında farklı unsurlar mevcuttur. Yaralama eyleminde fail daha hafif sonuç istenmiş olmasına karşı daha ağır sonuç olan ölüm istenilmemektedir. Fail daha ağır olan sonucun gerçekleşmesini istemesi halinde kasten insan öldürme suçundan sorumlu tutulacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve 1. Ceza Dairesinin süre gelen ve uyumlu uygulamalarından varılan sonuç itibariyle işlenen öldürme suçlarında kastın varlığının kabul edilmesi yönünden:
1) Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı öldürmeyi gerektirir ciddi bir husumetin bulunması,
2) Olayda kullanılan aletin öldürmeye elverişli olması,
3) Hedefteki mağdurdaki darbenin sayısı (yara sayısı) ve şiddeti,
4) Darbelerin vurulduğu bölgenin yaşamsal önem taşıması,
5) Failin eylemine kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği,
6) Olay sonrası sanığın mağdura yönelik davranışları, diğer bir ifadeyle olayın kendine özgü tüm nitelikleri dikkate alınması,
Buna karşın; Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunun oluşumu için:
5237 sayılı TCK’nin 87/4-2 maddesinde düzenlenen, suçun TCK’nin 23. maddesinde belirlenen neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun özel bir türüdür.
TCK’nin 87/4 maddesinin olaya uygulanabilmesinin koşulları ise;
1) Failin yaralama kastıyla hareket etmesi,
2) Mağdurun TCK’nin 86. maddesinin 1. veya 3. fıkrasında düzenlenen biçimde yaralanmış olması gerektiği eylem ile ölüm arasında illiyet bağının mevcut olması, failin meydana gelen ölüm neticesi yönünden en azından taksir düzeyde bir kusurunun bulunması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere; 5237 sayılı TCK’nin 87/4 maddesinde düzenlenen neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama sonucu oluşan ölümden sorumluluk ile kasten insan öldürme suçuyla ilgili TCK’nin 81/1 maddesindeki suçun unsurlarının farklı olduğu, karşılıklı sergilenen bilgi notlarından anlaşılmaktadır.

Somut olayımızda sergilendiği üzere, sanık …’in maktul …’ya yönelik oluşan eyleminin kasten insan yaralama suçunu oluşturmaktadır. Sanık önce havaya bir el ateş ettiği, sonra maktulün yanında egemenlik sahası kapsamında bulunan maktulün öldürücü olmayan bacak nahiyesine bir tek el ateş ederek, tabancasında daha mermi varken değil öldürücü nahiyeleri, bacağa bile ikinci kez ateş etmemiştir. İstese idi savunmasında vurguladığı üzere maktulün öldürücü bölgelerine çokca mermi boşaltarak öldürmesini de pekala gerçekleştirebilirdi. Oluşuma uymayan ilk derece mahkemesinin gerekçesi esas alınarak Ankara BAM’ın 1. Dairesinin yukarıdaki kararının BOZULMASI cihetine gidilmesi, hukuki mevzuata uyulmadığı düşüncesi azınlık görüşünde hakim olmuştur. Sanığın eylemine kendiliğinden son vermesi, hiç bir engelleyici neden olmayışı, bir tek atışla yetinmesi, sanığın olay öncesi, olay sırasında, ve olay sonrası hareketlerinin bir arada değerlendirilmesi bizi bu sonucu yöneltmiştir. Başında beklemesi gerekçe yapılarak öldürmek kastının varlığını net biçimde ortaya konulmamaktadır. Bu şüpheli durumu aleyhe yorumlanmamalıdır. Maktulün başında bekleyerek ölümü sağlamamıştır. Merminin damara isabeti sonucu ölümün gerçekleştiği, mermi damara değilde yumuşak dokuya veya kemiğe isabet etseydi, ölüm olgusu gerçekleşmeyecekti.
BAM’ın ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak, duruşma açarak, tüm delillerle temas ederek teşniden kurmuş olduğu hüküm isabetli ve adil görülmüştür. Gerekçeyi çoğaltmak mümkün ise de vurgulanan açıklamaların yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.

SONUÇ: Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında;
Maktulün bacağına tabancayla bir tek el ateş ederek damara isabet sonucu ölüm olayının gerçekleşmesi kasten insan öldürme suçunun oluşumunu sağlayacak düzeyde olmadığı, sanığın kastının kesinlikle yaralamaya yönelik olduğu, engelleyici bir neden olmadan eylemine kendiliğinden son verişi nazara alındığında sayın çoğunluğun istinaf hükmünün bu sebeple bozulmasına karar vermesi yolundaki düşüncesine iştirak edilmemiştir.