Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2015/3196 E. 2015/4063 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3196
KARAR NO : 2015/4063
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/177526

Başkasını intihara yönlendirme suçundan şüpheli….. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09.06.2014 tarihli ve 2014/30347 soruşturma, 2014/29596 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Bakırköy 2.Sulh Ceza Hakimliğinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/879 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14.11.2007 tarihli ve 2007/9636 esas, 2007/9375 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Kanun’un 160. Maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. Maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. Maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. Maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda;
1)Müşteki …’in belirttiği;
Polis memuru olan şüphelinin atış sesini duymamasının mümkün olmadığı, olaydan hemen sonra 155 yerine çalıştığı yerdeki arkadaşını araması ve olay yerine çağırmasının delilleri karartmak niyetiyle yapıldığı, eşinin ilaç kullandığını bildiği halde silahını muhafaza konusunda daha hassas davranması gerektiği, maktulenin ilaç kullanmasını intihara neden olup olmayacağı konusunda yeterince araştırma yapılmadığı, şüphelinin eşini aldattığı yönündeki kuvvetli şüphelerin araştırılmadığı, bu bağlamda şüpheliye ait telefon kayıtlarının incelenmediği, olay yerine olay yeri inceleme ekibinden önce gelen şüphelinin arkadaşı ve evi temizleyen kişinin ifadelerine başvurulmadığı, dilekçede isimleri yer alan kişilerin tanık sıfatıyla beyanlarının alınmadığı gözetilmeden, itirazın bu yönde kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle Bakırköy Sulh Ceza

l) Olay :
a)Maktül….’ün 20/03/2014 günü şüpheli ölümü ile ilgili olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 2014/30347 soruşturma nosu ile suç tarihinde maktül ile aynı evde bulunan eşi … hakkında şüpheli sıfatıyla soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma sonucunda; “şüpheli beyanları, tanık anlatımları, oluş tarzı, silahı ölenin ateşlediğinin tespiti, atışın bitişik atış olarak yapıldığı, uzun yıllar birlikte yaşadıkları evde polis memuru olan eşine ait silahın yerini kolaylıkla bulabilecek durumda olması karşısında şüphelinin eşi olan ölenin intiharını engelleyebilecek bir tedbir alma imkanı bulunmadığı, bu itibarla şüpheliye atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, izafe edilebilecek intihara yönlendirme suçu açısından da yasanın öngördüğü suç unsurlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı” gerekçe gösterilerek 09.06.2014 tarih ve 2014/30347 soruşturma, 2014/29596 karar nosu ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
b) Bu karara karşı müşteki …. tarafından yasal süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine Bakırköy Sulh Ceza Hakimliğinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/879 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği,
c) Verilen ret kararına müşteki …. tarafından 27.11.2014 tarihli dilekçe ile ret kararının kanun yararına bozulmasının talep edildiği,
d) Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 11.05.2014 gün gün ve 94660652-105-34-0485- 2015/9303/29964 sayılı istemlerine dayanılarak 22.05.2015 tarih 2015/177526 sayılı tebliğnamesi ile Bakırköy Sulh Ceza Hakimliğinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/879 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır.
II) Hukuksal Değerlendirme;
5271 sayılı CMK’nun 170. maddesi uyarınca, “soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler”.
Aynı Kanun’un 172. maddesi uyarınca ise, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir”.
Soruşturma evrakı kapsamından, şüpheli beyanları, tanık beyanları, Adli Tıp Kurumu raporları, Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporları, olay yeri inceleme raporları, ekspertiz raporları, olay yeri ve otopsi görüntüleri ve tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında, şüpheli hakkında kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği anlaşılmakla, Bakırköy Sulh Ceza Hakimliğinin 15.09.2014 tarih ve 2014/879 D.İş sayılı kararında isabetsizlik görülmemiş ve kanun yararına bozma cihetine gidilmemiştir.
III) Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Bakırköy Sulh Ceza Hakimliğinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/879 D.İş sayılı “itirazın reddine” dair kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, haklı nedenlere dayanmayan “Kanun Yararına Bozma” isteminin (REDDİNE), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 23/06/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.