Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2015/2357 E. 2015/6072 K. 09.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2357
KARAR NO : 2015/6072
KARAR TARİHİ : 09.12.2015

Tebliğname No : 1 – 2014/161293
MAHKEMESİ : Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO : 23/01/2014, 2013/28 (E) ve 2014/25 (K)
SUÇ : Eşini öldürme

TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık S.. Y..’nın eşi olan maktule Emine’yi nitelikli kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç vasfı tayin, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin haksız tahrikte indirim derecesine, takdiri indirim hükmünün uygulanması gerektiğine yönelen, katılanlar vekillerinin herhangi bir nedene dayanmayan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a) Sanık Süleyman ile eşi olan maktule Emine’nin 2010 yılı Nisan ayında yaşadıkları birliktelik sonucu Emine’nin hamile kaldığı, bu olayın ayrı bir yargılamaya konu olduğu, maktulenin evlenme yaşına girmesi üzerine mahkeme izni ile evlendikleri, maktulenin evlilikten kısa bir süre sonra askere giden sanığın ailesinin yanında yaşadığı, müşterek çocuklarının 22/04/2011 tarihinde doğduğu, sanığın askerden dönmesinden sonra ayrı bir eve çıkarak burada yaşamaya başladıkları, aralarında anlaşmazlıklar çıkması nedeniyle 16/05/2012 tarihinde maktule hakkında 6284 sayılı Kanun hükümleri uyarınca koruma kararı verildiği, sanığın bu kararın gerekliliklerine uymaması sonucu 3 gün süreyle tazyik hapsine tabi tutulduğu, bu süreçte çocuğun velayetinin de maktuleye
bırakıldığı, ayrıca 03/06/2012 tarihinde maktuleyi tehdit etmesiyle ilgili hakkında kamu davası açılan sanığın, komşuları olan tanık Y. K. ile eşi arasında ilişki olduğu iddiasında bulunduğu, ancak bu iddiayı doğrulayan bilgi ve belgenin mevcut olmadığı, süreç içerisinde maktuleye ağır hakaretler edip, tehdit dolu ifadeler kullanan sanığın son olarak olay günü kayınpederine ait eve geldiği, bu sırada evde maktulenin kardeşleri Sezgin ve Serkan’ın bulunduğu, maktulenin konuşmak amacıyla sanığı içeri aldığı, maktuleden kızının velayetini kendisine bırakmasını isteyen ancak olumlu cevap alamayan sanığın on altı yerinden bıçaklayarak öldürdüğü anlaşılan olayda,
Maktuleden sanığa yönelen ve haksız tahrik oluşturan herhangi bir söz veya davranış olmadığı gibi, olaydan hemen önce sanığa hakaret ettiği kabul edilse dahi, bu eylemin, sanığın önceki haksız hareketleri de dikkate alınarak, tahrikte dengenin sanık lehine bozulmasını sağlayacak boyuta ulaşmadığı gözetilmeden oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu TCK’nun 29. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
b) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesi son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi uyarınca, 5271 sayılı CMK’nun 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Kanunun 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ve vekil ücretlerinin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretlerin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde tahsiline karar verilmesi,
c) Katılan A.. B..nın kendisini bir vekille temsil ettirdiği anlaşılmakla, adı geçen kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi,
d) 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanık müdafii ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 09/12/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.