Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2015/19 E. 2015/3784 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/19
KARAR NO : 2015/3784
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürme

Oluşa ve dosya kapsamına göre; Sanık … ile maktül …. tanık …. ile birlikteliklerinin olduğu, olaydan yaklaşık bir yıl önce tanık ….’in maktülden gizli olarak sanık ….’nin evine gittiği ve orada … ile birlikte oturdukları esnada maktülün eve gelerek sanık ile tanığın birlikte oturduğunu gördüğü ve sanık ile maktül arasında bu nedenle husumet oluştuğu; Olay günü tanık … ile maktülün birlikte kendisine ait evde oturduğu sırada tanık …’e ait telefona mesaj geldiği, maktülün gelen mesajı tanık …’den sorduğunda……’in teyzesi ile ilgili olduğunu söylediği, ancak maktül ile tanık ….in tartışmaya başladıkları ve maktülün tanık ….’e tokat atması üzerine de tanığın kendisine ait olan evden ayrıldığı, kullanmakta olduğu telefonunu o esnada evde bıraktığı ve maktülün de evde bırakılan bu telefona bakarak biraz önce tanığa gelen telefonla bağlantılı olarak sanık ….’ye cep telefonundan mesaj çekerek “Onun bunun sevdiği insana bulaşmanın elbet bir bedeli vardır, onun yoksa namusu, ben sorarım, ama sonu çok kötü olacak, kart pezevenk görüşeceğiz seninle sen daha…..’i tanımıyon ama son hakkını da kullandın artık af yok sen yalvar hadi” diye tehdit ettiği, akabinde akşam saat 22:00 sıralarında da sanığın evine gittiği, önce zile bastığı ancak sanığın kapıyı açmadığı, bunun üzerine kapıya omuz atarak zorla içeriye girmeye çalıştığı, bu esnada sanığın yaşlı olması ve yalnız yaşaması nedeniyle evde dolu vaziyette hazır bulundurduğu av tüfeğini yanına alarak kapıya yöneldiği,
sonrasında sanığın zorla içeriği girdiği ve elinde bulunan cam parçası ile sanığa saldırdığı sırada sanığın da kendisine yönelen saldırıyı def etmek için av tüfeği ile maktüle ateş ettiği, maktülün elinde bulunan camın kırılarak bir kısmının evin içerisine bir kısmının ise evin dış kapı önüne dağıldığı, maktülün almış olduğu isabet sonucu önce merdivenlerden aşağı indiği, sonra tekrar geri dönerek sanığa yöneldiği ancak yüzüstü yere düşerek öldüğü olayda;
1- Sanığın kendisine mesaj çekerek ölümle tehdit eden, akabinde yaşadığı eve saat 22:00 sıralarında gelip zorla içeriye girerek, elindeki cam parçası ile saldırmaya çalışan maktülü, içinde bulunduğu korku ve endişenin etkisiyle av tüfeği ile ateş ederek öldürmesinde, sanığın maktül için onu bekleyerek yapmış olduğu özel bir hazırlığın bulunmayışı, yine husumet veya intikam duygusuyla hareket ettiğine ilişkin bir delilin olmayışı, olayın yeri, zamanı sanık ile maktülün kullandığı vasıtalar, yaşları ve fiziki durumları nazara alındığında, sanığın kendisine yönelmiş, gerçekleşen ve tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anki hal ve şartlara göre, saldırıyla orantılı bir şekilde defetme zorunluluğunda bulunmasına rağmen, bu sınırı mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaşla aştığı anlaşıldığı halde, TCK.nun 27/2 ve CMK.nun 223/3-c maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerine, yazılı şekilde delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, TCK.nun 81, 29, 62 maddelerinden hüküm kurulması,
2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi gereğince, 5271 sayılı CMK’nun 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Kanunun 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince sanık için baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretlerinin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı biçimde zorunlu müdafii ücretlerinin sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısınını temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebine göre sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değilse derhal serbest bırakılması için yazı yazılmasına 10/06/2015 gününde hükmün onanması gerektiği görüşü ile Daire başkanı … ve üye …’in karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

Sanık ile maktülün evli oldukları, tanıklar … ve ….’nin kendi beyanlarına göre fuhuş yaptıkları, sanığın zaman zaman para karşılığı her iki tanıkla da cinsel ilişkide bulunduğu, maktülün ise yaklaşık 6 yıldan bu yana tanık … ile dost hayatı yaşayıp birliktelikleri bulunduğu, tanık ….’in belirttiği üzere, sanık ile maktülün, adı geçen tanıkların fuhuş yaptıklarını bilmemeleri ve kıskanmalarının mümkün olmadığı, sanığın, tanık …’e 10.000.TL borç para verdiği ve uzun süreden bu yana alamadığı, bu nedenle, sanığın sık sık tanık ….’i telefonla aramakta olduğu, fuhuş yapan ve maktül ile dost hayatı yaşayan tanık …’in, maktül ve ailesi ile yaptığı görüşmelerde ….. nolu telefonu, maktül …’dan gizli yaptığı görüşmelerde ise…….. nolu telefonu kullandığı, olay günü maktül, tanık ….’in evinde iken, maktülün lavabo da bulunduğu sırada, gizli kullanılan telefonla tanık ….’in görüşme yaptığını, maktülün görüp yakaladığı ve ona tokat attığı, tanığın evden ayrıldığı, hususlarından şüphe ve tereddüt bulunmamaktadır.
Maktül ile sanığın buluşmalarından önceki telefon görüşme sırası ve sürelerinin, getirtilen HTS raporları ve olaydan hemen sonra sanığın kullandığı …. telefon inceleme tutanağına göre tespitine gelince;
Dosyadaki HTS raporlarına göre, olay günü ve önceki günlerde sanığın, tanık …’in kullandığı ….. nolu telefonu sık sık aradığı,
Tanık …’in cep telefonlarını ele geçiren maktülün, …… numaradan, sanığın kullandığı ….. nolu telefonu saat: 21.50’de aradığı, 25 saniye görüştükleri,
Hemen ardından, saat: 21.51.20’de bu defa sanığın maktülü aynı telefonla aradığı, bu kez 281 saniye görüştükleri anlaşılmıştır.
Sanığın telefon görüşme tutanağına göre; sanığın, …. adına kayıt ettiği …… nolu telefonu saat: 21.51’de aradığı anlaşılmıştır.
Aynı tutanağa göre, sanığın, olaydan önce ve hemen sonra olmak üzere saat: 22.22 ve 22.23’de tanık …’i, saat: 22.25’de ise polisi aradığı anlaşılmıştır.
Tanık … soruşturma aşamasındaki beyanlarında açıkça; Maktül ….’dan gizli görüşmeleri …… nolu numaradan, ailesi ve ….’la yaptığı görüşmeleri…… nolu numaradan yaptığını, gizli telefonu maktüle yakalatınca evden ayrıldığını, olaydan sonra eve dönüp kontrol ettiğinde, sanık ….’den bu telefona 8 adet çağrı gelmiş olduğunu beyan etmiştir.
Öldürme eyleminin öncesinin aydınlatılmasına katkıda bulunacak telefonlarla ilgili bilgiler böylece ortaya konulmuştur.
Sayın çoğunluğun kabulündeki maktülün, sanığa çektiği belirtilen telefonla tehdit mesajına ilişkin olarak, sayın çoğunluk yanılgıya düşmüştür; Sayın çoğunluğun kararında yazılı tehdit içeren sözleri gönderen dosyamız maktülü veya tanıkları olmayıp, dosyamızla ilgisi bulunmayan …. isimli şahıstır. Tehdit sözlerinin gönderildiği, ….. nolu telefon numarasının da, dosyamız maktülü ve tanıkları ile ilgisi olmadığı, anılan tehdit mesajının olaydan bir ayı aşkın süre önce gönderildiği anlaşılmış, sanıkda açıkça, söz konusu tehditin olayla ilgisi bulunmayan bir şahıs tarafından gönderildiğini, söylemiştir.
Telefon görüşme dökümanları ile bu konuda ki beyanlardan ortaya çıkan tartışmasız sonuca göre; Maktülün, saat: 21.50’de sanığı arayıp 25 saniye görüştükleri, saat: 21.51.20’de bu defa sanığın maktulü arayıp 281 saniye görüştükleri, daha sonra da sanığın 8 kez maktule çağrı yaptığı, anlaşılmıştır.
Bu itibarla, bu aşamaya kadar ortaya konulan deliller ve dosya kapsamına göre; Maktül, gayri resmi birliktelik yaşadığı tanık Sevin’in kendisinden gizlediği telefonu ele geçirince, bu telefonun geçmiş arama listesinden çokça arayan maktülü aramış, 25 saniye görüşmelerinden sonra bu defa sanık, maktülü aramış, 281 saniye görüşmenin hemen sonrasında bu defa sanık 8 kez maktüle çağrı yapmıştır.
Buna göre maktül, sevgilisini sıklıkla arayan ve daha önce de evinde gördüğü sanığı arayarak görüşmüş, sanık, maktülü telefonla arayıp 8 kez çağrı bırakmasının ardından, maktül, motosikletle sanığın evine gelmiştir.
Yerel mahkemenin de kabulünde geçtiği üzere, telefon görüşmelerindeki tartışmadan sonra taraflar kavga etmek üzere buluşmak için anlaşmışlardır.
Sanık, elinde tüfek, cebinde bıçakla artık maktulü beklemektedir.
Atış anının ortaya konmasına gelince; Bu konuda tanık …’in beyanı ile, sanığın telefon inceleme tutanağı devreye girmektedir.
Tanık …, sanık ile telefonda görüşürlerken telefonda kapı zil sesi duyduğunu, aradan 2 dakika sonra, sanığın tekrar kendisini arayarak …’ı öldürdüğünü söylediğini, beyan etmiş, sanığın kullanımındaki telefon görüşme tutanağına göre, sanık, tanık ..’i saat: 22.22 ve 22.23’de aradığına göre, sanığın ..’le konuşması, telefonla konuşma esnasında kapı zilinin çalması, sanığın ateş ederek …’ı vurması ve tekrar telefonu araması yaklaşık 1 dakikalık zaman süresi içerisinde gerçekleşmiş, 3 dakika sonra da sanık, polisi aramıştır.
O halde, sanık, kavga için anlaştığı maktülü, silahla hazır şekilde beklemektedir. Sanığın, kapı zili çalar çalmaz kapıyı açarak hemen ateş etmesi ve onu vurması ile tekrar tanık …’i araması bir anda olmuştur.
Sanık, poliste susma hakkını kullanmış, ilk savunmasını Savcılıkta yapmıştır.
Sanık savunmasında; Kendisi ile para karşılığı cinsel ilişkide bulunan … ile ilişkilerini inkar ederek, onu kardeşi gibi bildiğini söylemiş, yine tanık ….’in
beyanına göre, maktül daha önce, sanığın evine geldiği halde, maktülü tanımadığını beyan etmiştir.
Sanık savunmasında; Saat: 22.15 sıralarında maktülün telefonla kendisini tehdit ettiğini, meskenine tecavüz edeceğini, parasını da alıp yiyeceğini, söylediğini, dışarıdan gelen ses üzerine, elindeki tüfekle dikkatli bir şekilde kapıyı açmak isterken, maktülün kapıyı omuzlayarak içeri girdiğini, binanın girişine istiflemiş olduğu 1 cm kalınlığındaki yuvarlak masa camını eline almış olduğu halde, elini kaldırarak evin içine 1,5 metre civarında girmiş şekilde kendisine vurmak istediği sırada ateş ettiğini,
Duruşmada ise; Maktülün eve girdiğini, içerde bulunan masaya ait yuvarlak camı eline aldığını, diğer elinde de bıçak bulunduğunu, kapıyı kırarak içeri girdiğini beyan etmiştir.
Görüldüğü gibi, sanığın bu yöndeki savunmaları gerçeğe aykırı olup, delillerle bağdaşmamaktadır; Sanığın savunmasının aksine, maktülde ve olay yerinde bıçak bulunamamış, bıçak, sanığın cebinde bulunmuştur.
Yine, sanık ilk savunmasında, maktülün kapıyı omuzlayarak açtığını; Duruşmadaki savunmasında ise, kapıyı kırarak içeri girdiğini söylediği halde, polis tarafından tutulan tutanakta; Kapının kırılarak açıldığı veya zorlandığına ilişkin bulgu bulunmadığı gibi, tanık … beyanında, sanık ile telefon görüşmesi yaparken kapı zilinin çaldığı, kısa süre sonra tekrar arayan sanığın maktülü vurduğunu söylediğini, beyan etmiştir.
Bu itibarla; Maddi bulgular ve tüm delillere göre, sanıkla buluşmak üzere onun evine gelen maktülün üzerinde hiçbir şey bulunmadığı, yine sanığın savunmasına göre söz konusu 1 cm kalınlığındaki yuvarlak masa camını daha önceden sanığın kapı yanına istiflemiş olduğu, zil sesi üzerine, sanığın kapıyı açar açmaz yaptığı ateş sonucu maktülü vurduğu ve söz konusu camın da bu sırada ve bu nedenle kırıldığı açık ve net bir şekilde anlaşılmıştır.
Olaydan hemen sonra saat: 23.45’te tutulan tutanakta, sanığın savunmasının aksine maktülde değil, sanığın ceketinin sol iç cebinde ekmek bıçağı bulunmuştur. Diğer bir anlatımla, sanık cebinde ekmek bıçağı, elinde dolu av tüfeği ile maktülü bekleyerek zil sesi üzerine kapıyı açıp, ona ateş etmiştir.
Tanıklar … ve….’un beyanlarına göre, maktülün motosikletle olay yerine gelmesi ile, tanık sırasına göre 1-2 dakika, 20-25 saniye, 30 saniye-1 dakika sonra 1 el silah sesi gelmiştir. Adı geçen tanıkların beyanlarına göre, maktül, olay yerine gelir gelmez 1 el ateş edilmiştir.
Bu nedenle, sayın çoğunluğun, maktülün cam parçası ile sanığa saldırdığı yönündeki kabulü de hatalıdır.
Sanık olay yerine geldiğinde, olay yerinde cam parçası bulunmamaktadır. Sanığın kapı önünde istiflediği yuvarlak bütün halindeki 1 cm kalınlığındaki masa camı bulunmaktadır. Bu durum, sanığın soruşturma aşamalarındaki savunmalarında
açıkça anlaşılmıştır. Bütün halde bulunan cam, sanığın yaptığı atış ile parçalanmıştır.
Olaydaki atış yeri, atış sayısı ve mesafesini belirlemek önem arz etmektedir; 10/05/2013 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında, baş bölgesinde 3 adet ekimotik sıyrık, göğüs sağ tarafta birbirine yakın 9 adet saçma girişi, sağ ayakta ekimotik sıyrıklar olduğu belirtilmiş, Adli Tıp Kurumu …. Grup Başkanlığının 11/06/2013 tarih 1585 nolu raporunda; Sağ meme başı dış yanda 1 adet, iç kısmında 8 adet olmak üzere 17×7 cm’lik alanda 9 adet Şevrotin tanesi giriş yarası, sağ ayak iç malleoli çevresinde 2 adet Şevrotin tanelerinin sıyırması ile oluşmuş yanık alanı görüldüğü, göğüs bölgesine ve ayak bölgesine olmak üzere 2 el ateş edilmiş olduğu belirtilmiştir.
Bu raporun ayak bölgesine ilişkin kısmı dosya kapsamına uymamaktadır.
Olay yerinde 1 adet kartuş bulunmuş ve bu kartuş sanığın av tüfeğinden atılmıştır, sanık, tek el ateş ettiğini söylemiş, tanıklar ….’ta tek el silah sesi geldiğini beyan etmişlerdir. Dosyadaki maktüle ait fotoğraflar ve dış muayene bulgularına göre, maktülün ayaklarında tıpkı yüzündeki gibi ekimotik alan bulunmuştur. Göğüs bölgesindeki 9 adet Şevrotin 17×7 cm’lik alanda bulunduğuna göre, yüzdeki ekimotik alan ve ayaktaki ekimotik alanın aynı özellikleri taşıması nedeniyle, bu ekimotik alan olay öncesine aittir. Bununla birlikte gerçekten ayaklara veya yüze atış yapılmış olsaydı, bitişiğe yakın atış nedeniyle ayaklarda ve yüzde de saçma giriş yerleri bulunurdu.
Meşru savunmanın şartları olarak;
A- Saldırıya ilişkin şartlar:
1- Bir saldırının varlığı,
2- Saldırının fil hal olması,
3- Saldırının haksız olması,
B- Savunmaya ilişkin şartlar:
1- Savunmada zorunluluk bulunması,
2- Saldırı ile savunma arasında oran bulunması gerekmektedir.
Dosyaya konu olayımızda, tarafların telefon ile tartışarak buluşmaya karar verdikleri, sanık, maktülü evinde buluşmaya çağırdığı, bıçak ve tüfeği alarak hazır beklediği, maktülde ise herhangi bir silah ve alet olmaksızın buluşma yerine geldiği açıktır.
Meşru savunmanın şartlarından biri de savunmada zorunluluk bulunmasıdır. Başka bir ifade ile, saldırıya uğrayan kimsenin başka çaresinin bulunmamasıdır. Bu nedenledir ki, müdafaa olmadan da saldırıyı def etme imkanı varsa, meşru müdafaa kabul edilemez. Sanık, maktulü kavga için çağırmama imkanı varken onu çağırmış, ısrarla 8 kez çağrı yapmış, yine sanığın bütün buna rağmen polisi çağırma imkanı varken, o nu bekleyip tüfekle vurma yolunu seçmiştir.
Meşru savunmanın şartlarından biri de, saldırı ile savunma arasında oran bulunmasıdır. Kural olarak, saldırıda kullanılan araç ile savunmada kullanılan araç arasında bir oran, bir ölçü bulunmalıdır. Bununla birlikte, savunma aracının da ölçülü kullanılması gerekir. Olayımızda, elinde hiçbir şey olmaksızın olay yerine gelen maktülün, aniden av tüfeği ile göğsünden vurulmasında, bunlardan hiçbirinin bulunmadığı görülmektedir. Sanık da savunmasında, maktülün istiflemiş olduğu bütün halindeki masa camını tüfeğe vurması nedeniyle tüfeğin ateş aldığını ve maktülün bu nedenle vurulup yaralandığını beyan etmiştir.
Olayımızda sanık, meşru savunma zemininde bulunmadığından, TCK.nun 27/2 maddesinde belirtilen meşru savunmada sınırın aşılmasından bahsetmekte mümkün değildir. Sonuç olarak, sanık, telefonla tartıştığı maktulü kavgaya davet etmiş, elinde hiçbir şey bulunmayan ve motosikletle gelen maktulü, tüfekle kapı arkasından hazır beklemiş, maktülün, kapının zilini çalması üzerine kapıyı açarak onun göğüs kısmına ateş ederek öldürmüş olduğundan, sanığın eyleminin meşru savunmada sınırın aşılması olarak kabul eden sayın çoğunluğun görüşüne katılmadığımızdan, yerel mahkemenin haksız tahrik altında kasten insan öldürmeye dair hükmünün onanması düşüncesindeyiz.