Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2015/1374 E. 2015/5380 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1374
KARAR NO : 2015/5380
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Tebliğname No : 1 – 2014/87626
MAHKEMESİ : Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi
KARAR VE NO : 13/06/2013, 2012/65 (E) ve 2013/149 (K)
SUÇ : Tasarlayarak ve töre saikiyle öldürme, bu fiile azmettirme

1-Katılan vekilinin yokluğunda verilen ve 23.07.2013 tarihinde tebliğ olunan karara karşı bir haftalık yasal süreden sonra 01.08.2013 günü gerçekleşen temyiz talebinin CMUK.nun 310-317 maddeleri uyarınca reddine karar verilmiş, re’sen de temyize tabi olan hükümler hakkındaki inceleme sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
2-Toplanan deliller karar yerinde incelenip,sanıklar Yusuf ve Kadir’in tasarlayarak öldürme suçlarının sübutu kabul, düzeltme nedeni dışında oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, takdire ilişen cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık Kadir müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede eksik incelemeye, hukuka aykırı delil kullanıldığına, sübüta, suç vasfına, haksız tahrike, vesaireye; sanık Yusuf müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede hukuka aykırı delil kullanıldığına, sübuta, tasarlama şatlarının oluşmadığına, vesaireye; yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
A-Sanık Kadir hakkında kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Sanığın tasarlayarak işlediği öldürme eyleminin koşulları oluşmadığı halde ayrıca töre saikiyle öldürme suçu olarak nitelendirilmesi yasaya aykırı ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasında temel cezanın belirlendiği bentte yer alan “tasarlayarak ve töre sakiyle” ibaresinin “tasarlayarak”; “TCK’nun 82/1-a-k” ibaresinin ise “TCK’nun 82/1-a” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (ONANMASINA),
B-Sanık Yusuf hakkında tasarlayarak ve töre saikiyle öldürme suçundan, sanıklar İbrahim, Nesim, Ahmet, Necmettin, Yakup ve Fahrettin hakkında bu fiile azmettirme suçlarından kurulan hükümler yönünden ise ;
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanık Yusuf ile kardeşleri olan sanıklar Nesim, Ahmet ve Fahrettin, yeğeni sanık Kadir ve amcasının oğulları sanıklar Yakup ve İbrahim’in çalışmak amacıyla İstanbul’da bulundukları, yine kardeşi olan sanık Necmettin’in ise Doğubeyazıt’ta oturduğu, köyde çobanlık yapan maktülün, sanık Yusuf’un eşi Ağbegi ile gönül ilişkisi yaşamaya başladığı ve 03.01.2012 tarihinde Yusuf’un evine bu amaçla girdiği,Yusuf’un akrabaları olan kişilerin bu durumu fark etmesi üzerine buraya girerek saklanan maktülü yakalayıp dövdükten sonra alıkoydukları, jandarmanın maktülü kurtararak Ağrı Devlet Hastahanesine kaldırdığı, İstanbul da olan ve bu durumu öğrenen sanıkların Doğubeyazıt’a geldikleri, sanıklardan Yusuf ve Kadir’in yaptıkları plan doğrultusunda 05.01.2012 günü öğlen saatlerinde hastahanede tedavi gören maktülü bıçaklamak ve tabancayla ateş etmek suretiyle tasarlayarak öldürdükleri anlaşılan olayda;
a-Her ne kadar sanık Yusuf hakkında “tasarlayarak” ve “töre saikiyle öldürme” suçundan hüküm kurulmuş ise de;
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’nde “töre” kelimesinin; “bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, adet, bir topluluktaki ahlaki davranış biçimleri, adap” olarak tanımlandığı, ayrıca “saik” kelimesinin, “sebep, güdü, kasta öngelen ve onu hazırlayan düşünce”, “öldürmenin töre saikiyle gerçekleştirilmesinin” ise “öldürmeye yönelik kastın, töre anlayışının etkisi altında şekillenmesi” anlamlarına geldiği, genelde iyi davranış biçimlerini ifade etmek için kullanılan “töre” kavramının zaman zaman “kötü” davranış biçimlerini ifade etmek amacıyla da söz konusu edildiği,bu anlamda, Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin konusunu oluşturan “töre”nin, “belli bir davranışı gerçekleştirenin veya belli bir yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesini gerektiren”, “kötü bir töre’yi ifade ettiği, bir davranışın töreden kaynaklandığını söyleyebilmek için, bu davranışın “bir toplulukta genel olarak benimsenmiş, yerleşmiş yaşam biçimlerinden veya değer yargılarından kaynaklanmasının” gerekli olduğu, yasal düzenlemede geçen “saik” kelimesinin, öldürme fiilinin fail tarafından “başka her türlü etkiden uzak olarak sırf toplumda benimsenmiş olan genel bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranılmış olmasını cezalandırmayı görev addedip onun etkisiyle ” işlenmesini, başka bir deyişle, “öldürme kastının, kötü törenin etkisiyle oluşması lüzumunu” ifade ettiği, bu durumdaki failin “öldürme eylemini” gerçekleştirirse toplum tarafından “saygınlık” ile ödüllendirileceğini, gerçekleştirmediği takdirde ise “kınanacağını” düşünmesi ve bu eylemi saygınlık kazanmak ya da kınanmamak için işlemesi gerektiği, dolayısıyla “töre saikiyle öldürme”den bahsedilebilmesi için, öncelikle maktülün “toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın “ölümle” cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin” şart olduğu, burada “toplumdan” kastedilenin “tüm ülke” olabileceği gibi “köy, mahalle, geniş aile gibi” küçük bir topluluk da olabileceği, “töre saikiyle öldürme” suçunun oluşması açısından bunlar arasında fark bulunmadığı, “töre” kavramıyla sık sık karıştırılan “namus” kavramının ise “bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük” olarak tanımlandığı, bu anlamda, töre ile namusun benzer ancak farklı kavramlar oldukları,törenin belli koşullarda namusu da içine alan üst bir kavram olarak ortaya çıkabileceği durumlar var ise de, diğer koşulların bulunmadığı hallerde, sırf kişilerin sübjektif namus anlayışından, kıskançlıktan, cinsel arzu ve isteklere karşılık alamamaktan, kınamaktan, hoşlanmamaktan, tasvip etmemekten, söz geçirememekten kaynaklanan öldürme fiilerinin “töre saikiyle öldürme” olarak nitelendirilemeyeceği,aynı şekilde, toplumun tasvip etmediği veya kınadığı davranışları işleyenlerin ya da yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesi” biçiminde gerçekleştirilen her fiilin de toplumdaki öldürme beklentisi açıkça ortaya konulmadan”, sırf bu nedenle “töre saikiyle öldürme” olarak değerlendirilemeyeceği, buna göre, “töre cinayeti ile namus cinayetinin” aynı kavramlar olduğunun söylenemeyeceği, zira, suçta ve cezada kanunilik prensibi ile ceza hukukundaki kıyas yasağının, “töre saikiyle öldürme” suçunun uygulanma alanını bu şekilde genişletmeye izin vermeyeceği nazara alındığında;
Sanık Yusuf’un, maktülün cinsel amaçla evine girmesi ve konut dokunulmazlığını ihlal etmesi nedeniyle öldürme suçunu işlemesi ve maktülün sanığın evinde yakalanmasıyla suç tarihi arasında toplumdan yasak ilişki yaşayan maktülün öldürülmesi gerektiği konusunda sanığa yönelen bir baskı oluştuğunun her türlü kuşkuyu bertaraf edecek şekilde anlaşılamaması karşısında tasarlayarak öldürme suçundan ve asgariye yakın düzeyde haksız tahrik indirimi yapılmak suretiyle cezalandırılması yerine yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-Sanıklar Necmettin, Fahrettin, Nesim, Ahmet, İbrahim ve Yakup hakkında töre saikiyle tasarlayarak öldürmeye azmettirme suçlarından kurulan hükümler yönünden;
aa- İletişim tespitlerine göre;sanık Yusuf’un olay sırasında bacağından yaralanması nedeniyle hastahanede bulunduğu dönemde kendisiyle telefonda konuşan ve ismi Aziz olarak geçen kişinin kim olduğunun ve sanıklardan biri olup olmadığının ayrıntılı biçimde araştırılarak bulunması halinde dinlenmesinden,
bb-Sanık Yusuf ‘un sanık Nesim ve ismi Aziz olarak geçen kişi ile yaptığı telefon görüşmelerinde yer alan İstanbul’dan Doğubeyazıt’a geldikleri sırada yol boyunca aralarında geçen konuşmalarla ilgili olarak Yusuf, Nesim ve Aziz olarak bilinen kişinin beyanlarının alınmasından ve biz ifadesinden ne kastedildiğinin açıklattırılarak değerlendirilmesinden,
Sonra hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık Yusuf müdafii ile sanıklar Yakup, İbrahim, Ahmet, Fahrettin, Necmettin ve Nesim müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin (BOZULMASINA), 10/11/2015 gününde “A” bendi yönünden üye Dilaver Kahveci’nin sanık Kadir hakkında amcasının eşiyle maktül arasındaki ilişkiye bağlı olarak TCK’nun 29. maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki karşı oyu ve oyçokluğu ile diğer yönlerden ise oybirliği ile karar verildi.
10/11/2015 gününde verilen iş bu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Metin Kaan Baran’ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar Y.. S.., K.. S.. müdafiileri Avukat M. K.’ın yokluğunda, Av. M.. İ..’nun yüzüne karşı, 19/11//2015 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.