YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/4269
KARAR NO : 2012/7902
KARAR TARİHİ : 06.11.2012
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Sanığın, mağdura bıçakla 10 kez vurduğu, göğüs sol ön duvarına isabet eden darbenin diyafragma yaralanmasına, 8.kot kırığına, hemotoraksa ve hayati tehlike geçirmesine; batın sol tarafa isabet eden darbenin dalak yaralanmasına, hayati tehlike geçirmesine, splenektomi (dalagın alınması) nedeniyle organlarından birinin işlevini yitirmesine neden olduğu olayda;
Kasten yaralamanın kişinin duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olması ve bu suçun silahla işlenmesi halinde öngörülen hapis cezasının sekiz yıldan az olamayacağı; olayımızda olduğu gibi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören TCK.nun 86/1. Maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren nedenlerin bulunması halinde bu cezanın üst sınırının on iki yıl on sekiz aya kadar ulaşabileceği (TCY.nın 86/1, 86/3-e, 87/2-b, 87/2-son); on iki yıl on sekiz ay hapis cezasının, kasten yaralama suçları için öngörülen cezanın üst sınırı olduğu, anılan sekiz yıl hapis cezasının bu cezanın yarısından (altı yıl dokuz aydan) fazla olduğu; kasten insan öldürmeye teşebbüs suçu için öngörülen cezanın, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası olduğu (TCY.nın 35/2); anılan suçlar arasında hiyerarşik bir denge (önem sırası, daha ağır bir ceza ile cezalandırmayı gerektirme hali) bulunduğu; uygulamada birliğin sağlanması için, bu dengenin korunması gerektiği, 35. Maddenin uygulanmasında esas alınması gereken tek “ölçüt” ün
“meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” olduğu; 35. madde uyarınca cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesinde yargıca takdir hakkı tanınmış ise de, takdirde yanılgı bulunup bulunmadığını denetlemenin, uygulamada birliği sağlamakla görevli Yargıtay’a ait olduğu; “hayati tehlike” kavramının Adli Tıp sözlüğünde, yaralama ile başlayan ve ölüme yol açabilen, tedavi ile düzelse bile kişiyi ölüme yaklaştırmış olan tablo olarak tanımlandığı konuları gözönünde tutularak; anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında, 35. madde uyarınca, meydana gelen zararın ağırlığına göre, cezanın üst sınırdan tayini gerektiği anlaşıldığı halde, on üç yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, haksız tahrike ve takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin derecesi ve niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin suç vasfına, teşdit sebebi bulunmadığına, haksız tahrikin derecesine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (ONANMASINA), ceza miktarına ve tutuklulukta geçen süreye göre sanık müdafiinin tahliye isteminin reddine, 06/11/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.