Yargıtay Kararı 1. Ceza Dairesi 2011/5928 E. 2012/7996 K. 07.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/5928
KARAR NO : 2012/7996
KARAR TARİHİ : 07.11.2012

MAHKEMESİ :Ağır ceza Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …’nın kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun niteliği tayin, takdire ilişkin cezayı azaltıcı nedenin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin sübuta vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle, kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunun bağımsız bir suç olması nedeni ile olayda uygulama yeri olmayan TCK.nun 86/1-3-e, 87/1-d-son maddeleriyle ceza tayini yasaya aykırı ise de bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, TCK.nun 86/1-3-e, 87/1-d-son maddeleriyle ceza tayinine ilişkin üçüncü bendinin ilk beş paragrafının tamamen hüküm fıkrasından çıkartılmasına, üçüncü bendin altıncı paragrafındaki, “kasten yaralama sonucu ölüm meydana geldiğinden” ibaresinden sonra gelmek üzere, “TCK.nun 86/1-3-e maddeleri yollamasıyla” ibaresinin eklenmesine karar verilmek suretiyle düzletilen sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, Başkan Vekili … ve üye …’in suçun sübut bulunmadığından hükmün
bozulması gerektiği yönündeki karşı oyları ve oyçokluğu ile hükmün tebliğnamedeki düşünce hilafına (ONANMASINA), 07/11/2012 gününde karar verildi.

KARŞI OY:

Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, delillerin değerlendirilmesi sonrasında sanık … ‘un, maktul … Altınok’un kafasına odunla kasten vurması neticesi ölümüne neden olduğu gerekçesi ile 5237 sayılı TCK.nun 86/1, 86/3-e, 87/4-son, 31/3, 62/1 madde ve fıkraları gereğince neticeten verilen 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin …. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin dairemizin çoğunluk görüşüne, sanığın suçu işlediğine ilişkin delillerin yetersizliği gerekçesi ile beraati gerekir düşünce ve kanaati ile katılmamaktayız.
Şöyleki;
Olaydan dört yıl kadar önce, maktul ailesiyle birlikte geçirdikleri trafik kazası neticesinde bir gözünün tamamen, diğer gözününde, %50 oranında görme kaybına uğradığı, kafatasında ve yüzünde kırıklar nedeniyle platinler bulunduğu, kardeşi tanık…’nin de kazada yaralandığı, bu tarihten beri de, amcası olan sanık …’nın babası Göker’in evinde, onun ailesiyle birlikte yaşadıkları sabittir.
Soruşturma ve kovuşturma evresi bir bütün olarak incelendiğinde, dosya kapsamına göre, maktul …’nin 12/12/2006 tarihinde merdivenden düşme nedeniyle Konya Numune Hastahanesine kaldırıldığı, 16/12/2006 tarihinde ise hastahanede komada iken vefat ettiği, bilahare, 06/03/2008 tarihinde X şahsın ihbarı sonrasında yapılan otopsi raporundan da anlaşılacağı künt kafa travması sonucu beyin doku hasarı sonucu öldüğünün anlaşıldığı, Adli Tıp Kurumu raporunda ise oluşan yaranın direkt kafaya vurulması ile gerçekleşebileceği gibi düşme veya düşürülme ile de meydana gelebileceği, yani bu konuda kesin bir ayırımın yapılmasının mümkün olamayacağı ayrıca belirtilmiştir.
Maktül …’nin erkek kardeşi Nafi’nin olaydan bir seneyi aşkın bir süreden sonra, okul arkadaşlarına ablasının düşerek ölmediğini, düşürüldüğünü söylemesi üzerine ihbar tutanağının düzenlenip soruşturma başlatıldığı anlaşılmakta olup, tanık
sıfatıyla beyanına başvurulan Nafi’nin aşamadaki tüm ifadeleri birbiriyle tamamen çelişir biçimde içerik arzetmekle birlikte, olayla ilgili soruşturma başlatılmasına müteakip….’a teslim edilmesine ve sanığın ailesinin yanında kalmamasına rağmen, bu aşamadan sonrada ilk beyanını kabul etmeyecek biçimde ifadeler vermiştir.
Tüm bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, suç tarihinde henüz on yaşın içerisinde bulunan tanık …’nin aşamalardaki birbiriyle tamamen çelişir beyanları dışında, sanığın maktulü darp ettiğine ilişkin kesin bir delil elde edilememiştir. Aksine, maktulün yukarıda da belirtildiği üzere, önceden geçirdiği kaza nedeniyle kafatasının daha da hassas bir yapıda olması, gözünün birinin hiç görmeyip, diğerinin de kısmen görmesi gibi durumda birlikte değerlendirildiğinde, merdivenden düşme olasığının da yüksek olduğu, tanık Nafi’nin sonradan değişen ve kabul etmediği ilk beyanına bu nedenle tek başına itibar etmenin mümkün bulunamayacağı gibi, Adli Tıp Kurumu raporu da bu hususu doğrulamamakla birlikte, maktul …’nin sanık … tarafından başına sopa ile vurularak dövüldüğüne ilişkin olarak da ayrıca dosya kapsamına göre şüpheden öteye kesin, net ve inandırıcı bir delilde elde edilememiştir. Ceza Yargılamasının “şüphenin sanık lehine değerlendirileceği”ne ilişkin genel prensibi gereğince, sanığın bu şuçtan delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekir iken, yazılı şekilde, mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne bu nedenlerle karşıyız.