YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2009/2614
KARAR NO : 2010/548
KARAR TARİHİ : 02.02.2010
Gasp suçunu kolaylaştırmak maksadıyla …’ü öldürmekten sanıklar …, … ile …, gasp suçundan sanıklar … ile …’ın yapılan yargılanmaları sonunda: Hükümlülüklerine ilişkin (…) İkinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 17.09.2008 gün ve 491/213 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar müdafii tarafından istenilmiş, sanıklar … ile … duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanıklar Selma ve Mehmet haklarında duruşmalı, diğer sanığın temyizi veçhile incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
1- Sanık … hakkında;
a)Adam öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden; suç tarihinde 17 yaşını tamamlamak üzere olan sanık hakkında yaş küçüklüğü nedeniyle 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngören TCK’nun 31/3. Maddesi ile uygulama yapılırken, sanığın yaşı dikkate alınarak alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza yerine alt sınırdan ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
b) Yağma suçundan kurulan hüküm yönünden; Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında sanığın yağma suçundan TCK.nun 149/1-a-c-d maddeleriyle cezalandırılmasını talep ettiği, duruşmada hazır bulunan sanık ve müdafiinin esas hakkında savunmalarını bu suç yönünden yaptıkları anlaşılmakla, tebliğnamenin bu yönde ek savunma verilmesine ilişkin bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliklerini tayin, cezayı azaltıcı takdire ilişen sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde eleştiri ve düzeltme nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … müdafinin duruşmalı incelemede ve temyiz dilekçesinde sübuta, suç vasfına vesaireye, sanıklar Selma ve Reşat müdafilerinin ayrı ayrı sübuta, suç vasfına, delillerin hatalı takdir edildiğine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
Oluşa, kabule ve dosya içeriğine göre; sanık …’nın birlikte yaşadığı 87 yaşındaki anneannesini, kendi hayatına müdahale ettiğini düşündüğünden öldürmeye
karar verdiği, bu amaçla sanıklar …. ile konuşup maktuleyi 15 bin TL karşılığında öldürmeleri konusunda anlaştıkları, olay günü Selma’dan aldıkları anahtarla maktulenin evine giden Mehmet ve Reşat’ın kapıyı açarak içeri girdikleri, kendini korumaktan aciz maktulenin ellerini ve ayaklarını bağladıktan sonra maktulenin altın ve parası var ise onu da almaya karar verip evi aradıkları ancak bulamayınca maktulenin kafasını sert zemine vurup öldürdükten sonra üzerindeki 40 TL.sını alarak gittikleri olayda;
Sanıklar …’ın, beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak maktuleyi tasarlayarak ve yağma amacıyla öldürdükleri anlaşılmakla, TCK’nun 82/1-a-e-h maddesi gereğince cezalandırılmaları gerekirken yazılı şekilde TCK’nun 82/1-a-e maddesinden cezalandırılmaları yerinde değilse de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkralarındaki “…beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan maktuleyi… taammüden öldürdüğü tüm dosya kapsamı ile anlaşıldığından müsnet suçtan eylemine uyan TCK’nun 37/1. Maddesi delaletiyle aynı kanunun 82/1-a-e madde ve fıkraları uyarınca” ibaresindeki taammüden kelimesinden sonra gelmek üzere “yağma amacıyla” ibaresinin ve “82/1-a-e” ibaresindeki “e” fıkrasından sonra gelmek üzere “h” fıkrasının eklenmesine,
Karar verilmek suretiyle CMUK.nun 322. maddesince tanınan yetkiye dayanılarak DÜZELTİLEN, hükümler ile sanıklar …., …. ve … hakkında kurulan ve kısmen resen de incelemeye tabi hükümlerin kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi (ONANMASINA), sanıklar …’e verilen cezaların miktarı ve tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak, müdafilerinin tahliye taleplerinin reddine, 02.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
02.02.2010 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı … ‘ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık … müdafii Avukat …’nın yokluğunda 04.02.2010 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.