Emsal Mahkeme Kararı Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/741 E. 2023/47 K. 09.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/741 – 2023/47
T.C.
TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/741
KARAR NO : 2023/47

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : 2019/412 – 2021/731 E.K.

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekili ve davalı İpragaz A.Ş. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin annesinin LPG tüpünün patlaması sonucu meydana gelen yangında yaralandığını, tedavi gördüğü sırada vefat etttiğini, patlama sonrası meydana gelen maddi zararın bir kısmınının tespit edilip diğer davalı olan sigorta şirketinden tazmin edilmesininin istendiğini, Sigorta şirketinin cüzi miktarda ödeme yaptığını, ancak maddi-manevi zararın giderilmediğini, müvekkillerinden …’nun annesiyle birlikte yaşadığını, müteveffanın 77 yaşında olduğunu, onun ölümüyle davacı müvekkilinin ev hizmetlerinden yoksun kaldığını, ev kadını yönünden zararın saptanmasında yaşam süresinin göz önüne alınması gerektiğini, davacıların annelerinin ölümüyle derin üzüntüye kapıldıklarını, arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, belirterek şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ile davacıların her biri için ayrı ayrı 75.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 151.000 TL’nin üretici firma olan İpragaz A.Ş. ve zorunlu sorumluluk sigortacısı olan diğer davalı Zürich Sigorta’dan (poliçedeki limit dahilinde) kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve vekâlet müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı İpragaz A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usulden reddini, davacı tarafından dava dilekçesinde ısrarla belirtilenin aksine müvekkili şirketin lpg tüpünün üreticisi değil dağıtıcısı olduğunu, dava konusu olayda LPG tüpünün İpragaz markalı olduğuna dair dosya kapsamından bir bilgiye ulaşamadığını, olaya karışan tüpün İpragaz markalı olması durumunda dahi davacının huzurdaki davaya ilişkin talepleri yalnızca maddi tazminata değil aynı zamanda manevi tazminata ilişkin olduğunu, olayın meydana gelmesinde müvekkili şirketin bir kusuru olmadığını, manevi tazminattan sorumlu tululamayacağını, davacının manevi zarara uğradığına dair bir dayanak gösteremediğini, davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “Dava konusu uyuşmazlık; tüp patlaması sonucu yaşanan yangın nedeniyle meydana gelen zarara yönelik destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Somut olay; LPG tüp kaynaklı evde meydana gelen yangın neticesinde müteveffanın ölümü dolayısıyla oğulları olan davacılara karşı davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespiti için öncelikle olaya ilişkin tarafların kusur durumlarını ortaya koyan teknik kusur raporu alınması gerekmektedir. Mahkememizce bu minvalde dosya olaya ilişkin tarafların kusur durumlarını yüzdelik dilimler şeklinde gösterir kusur raporu düzenlenmesi için alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyete tevdi edilmiştir. Bilirkişi raporunda taraflara herhangi bir kusur paylaşımı yapılmadığı görülmüştür. Bunun üzerine tarafların da itirazları doğrultusunda dosya iş güvenliği uzmanlarından oluşan yeni bir heyete tevdi edilmiş olup, yeni bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 22/02/2021 havale tarihli raporda da tarafların zarara yönelik kusurlarının neler olduğu tespit edilmiş anacak kusur oranlarına ilişkin bir tespit yapılmamıştır. Kusur oranları tespitinin mahkemeye bırakıldığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine, dosya davacıların müteveffa …’nun vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı haklarının bulunup bulunmadığının tespiti için aktüer bilirkişiye tevdi olunmuştur. Aktüer bilirkişi tarafından tanzim edilen 16/07/2021 havale tarihli raporda; kaza gerçekleştiğinde …’nun 77 yaşında, davacı …’nun 49 yaşında, …’nun ise 44 yaşında olduğu; yerleşik Yargıtay kararlarına göre desteklik halinin mevcut olabilmesi için kız çocukların 22 yaş erkek çocukların 18 yaşından küçük olması, eğer üniversite eğitimi görüyorsa bu sınırın 25 yaşa çıkacağı; dosya kapsamında bulunan belgelere göre yaş durumu, eğitim durumu ve sağlık durumu incelendiğinde müteveffanın çocukları olan davacıların desteklik varsayımında bulunulamadığı, ayrıca düzenli ve sürekli desteklik durumuna ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil sunulmadığı gerekçeleriyle davacıların müteveffanın ölümü sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece ilgili aktüer raporunun denetime açık ve hukuka uygun oluşu ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca müteveffanın yukarıda anlatılan nedenlerle davacıların desteği olamayacağı, bu durumun aksine yönelik dosyaya herhangi bir delil de sunulmadığı anlaşılmakla davacıların dava konusu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı haklarının bulunmadığı kanaatine varılarak bu yöndeki maddi tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacıların manevi tazminat davası yönünden yapılan yargılamada ise;
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Bu minvalde yapılan incelemede ise; davacıların müteveffanın çocukları olması müteveffa …’nun dava konusu olayda yanma sonucunda vefat etmiş olmasının davacıları derinden yaralamış olması, bu nedenle davacıların tazmini gerekir manevi acı ve korku çektiği şüphesizdir. Davalı sigorta şirketinden manevi tazminat talebinin bulunmaması nedeni ile sigorta şirketi hakkında manevi tazminat davası yönünden bir karar verilmesi mümkün olmayıp, manevi tazminat kararı sigorta şirketi dışındaki davalılar hakkında verilecektir. Dava konusu olayın yaşanış şekli, kazada tarafların kusur dağılımı (bu noktada mahkemece, bilirkişi raporunda yapılan tespitler uyarınca davalı İpragaz A.Ş.’nin meydana gelen ölüm olayında %70 oranında müteveffanın ise %30 oranında kusurlu olduğu tespit ve kabul edilmiştir.), davacılarda kaza sebebi ile oluşan üzüntü ve acının boyutu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davalı İpragaz A.Ş.’nin maddi yönden hükmedilen manevi tazminatı ödeme gücünün bulunuyor olması, olay tarihinde paranın satın alma gücü dikkate alındığında davacıların her biri için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesi kanaatine varılmıştır” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının her ne kadar zenginleşme aracı olmaması gerekirse de çekilen manevi ızdırabı da bir nebze hafifletmesi gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok az olduğunu, müvekkillerinin annelerinin desteğinden yoksun kaldıklarını, annelerinin evdeki tüm hizmetleri ayni ve hizmet şeklinde gerçekleştirdiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna riayet edilerek maddi tazminat yönünden davanın reddini hatalı olduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı İpragaz A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirkete ait tüplerin sağlam olduğundan emin olunduktan sonra piyasaya sürüldüğünü, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, tüp teslim ve değişimlerinin bayiler tarafından yapıldığını, müvekkili şirket tarafından tüplerin kontrolünün düzenli olarak yapıldığını, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, tüketici işleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun Amaç Başlıklı 1. maddesinde Kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; “kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi”, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
Somut olayda davalı İpragaz A.Ş. tarafından üretilen mutfak tüpünün mutfakta kullanım sırasında patlaması sonucu davacıların murisinin hayatını kaybettiği, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında çözüme kavuşturulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, tüketici mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın görülüp sonuçlandırılarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, kararın HMK’nun 355 ve 353/1-a-3. maddesi uyarınca re’sen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekli gözetilerek davacı vekilinin ve davalı İpragaz Aş. vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 tarih ve 2019/412 Esas, 2021/731 Karar sayılı ilamının HMK’nun 355 ve 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekli gözetilerek davacı ve davalı vekillerinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf başvurusu sırasında alınan harcın taraflara İADESİNE,
5-İstinaf başvurusu sırasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin mahkemesince YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olmak üzere 09/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip